5

404 63 119
                                    

Edgar's pov
Yaklaşık 4 saatlik cadde turu sonrası ikimiz de laboratuvara geri döndük, Fang ile konuşmak bu sefer canımı sıkmamıştı fakat bu onunla arkadaş olacağım anlamına gelmiyordu.

Salona girdiğimiz gibi odama döndüm ve uyudum. Rüyamda Fang ileydik, sadece birbirimize bakıyorduk.

Garipti.

Derken uyandım ve saatin 18.38 olduğunu gördüm, odamdan ayrıldım ve ortak alana doğru ilerlemeye başladım.

Girdiğimde ise beni Sandy karşıladı ve "Profesör Fang ile aranızda bir şey mi var..?" diye sordu, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim ve kafamı hayır anlamında sallayarak diğerlerinin yanına gittim.

"Edgar ve Profesör Fang mi? Hahaha! Hiç tahmin edemezdim gerçekten."

Gittikçe sinirleniyordum, kim bu boku ortaya attıysa onu öldürecektim.

Ablam yanıma geldi ve bana bakarak "Edgar duyduklarım doğru mu?" diye sordu ben ise "Ne duydun Bibi?" dedim. Ablam bir süre bana baktı ve "Profesör Fang sırf üstünde deney yapmasın diye onla yatıyormuşsun." dedi. Duyduklarıma inanamamıştım, böyle bir iftirayı kim neden ortaya atardı ki?

Sinirlerime engel olamadım ve "Hayır o siktiğimin profesörüyle aramda hiçbir bok yok sizi siktiğimin salakları!" diye bağırdım, herkesin sessiz kalıp bana korkuyla baktığını gördüğümde ise Fang'in arkamda olduğunu anladım.

"Ben de arkadaş olduğumuzu sanmıştım Edgar." dedi Fang, yüzündeki hayal kırıklığı okunabiliyordu. Hiçbir şey diyemedim ve koşarak odama giderek kapıyı kitledim, Bibi bu gece başkasıyla kalabilirdi.

Odama geleli 3-4 saat olmuştu ve bir anda birisi kapımı tıklattı, açtığımda ise karşımda Profesör Fang duruyordu. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı, ne oluyordu amına koyayım?

"Fang.. Ne yapıyorsun?"

Cevap gelmedi, sadece sarılışını sıkılaştırdı.

"Alo, Fang!"

"Edgar.."

İsmimi o kadar acınası söylemişti ki nedense bir acıma duygusu hissetmiştim ona karşı. Kafasını omzuma gömmüş, ağlayacak gibi duruyordu. Hiçbir şey demedim ve bir süre öyle kalmasına izin verdim.

Birkaç dakika sonra Fang kendini toparladı ve "Deneylerin yarından itibaren devam edecek." diyerek odadan çıktı. Üzülmüştüm açıkçası, bir denek olmaktan kurtulduğumu sanıyordum. Tekrardan kapımı kitledim ve uyumak için yatağıma geçtim.

Sabah kalktığımda ise uzun süre sonra ilk deneyimin yapılması için Fang'in yanına gidiyordum, kapıyı açtım ve karşımdaki manzara ağzımın açık kalmasını sağladı. Fang koluna bir şey enjekte etmeye çalışıyordu ve beni göründe elleri titremeye başlamıştı.

"Fang? O ne öyle?!"

Cevap gelmeyince koştum ve elindeki iğneyi alıp çöpe attım, cidden intihar mı edecekti? Bir süre yüzünü inceledim, hüzün ve korku tüm yüzünü kaplamıştı. "Fang..? İstersen konuşabiliriz." dedim ve o ise "Arkadaşım değilsin." diye karşılık verdi. Ofladım ve yüzüne bakmaya devam ettim, gözleri dolmaya başlamıştı, isteksizce kafasını çekip boynuma bastırdım ve karşımdaki mor saçlı bir anda göz yaşlarına boğuldu.

Fang'in duygusallığı sona erince konuşmaya başladık, son günlerde deneylerinde bazı şeyler ters gittiği için morali bozukmuş. Bana da bir şey olmasını istemediğinden deneylerime ara vermiş, neden sadece benim ara verdiğimi sorduğumda da "Çünkü benim için özelsin." demişti. Fang'i biraz daha sakinleştirdikten sonra balkona çıkmayı teklif ettim ve o da kabul etti.

Balkona çıktığımızda derin bir nefes aldı, çökmüş gibi gözüküyordu. Her zaman düzenli ve bakımlı saçları bugün darmadağındı, göz altları mordu. Cebinden bir sigara çıkardı ve içmeye başladı, göz kırpmadan karşıya bakıyordu. "Fang, ben de bir tane alabilir miyim?" dedim, kafasını bana döndürdü ve gülümsedi. "Sana biraz ağır gelebilir."

Boş boş yüzüne bakmaya başladım ve en son kendi içtiği sigarayı bana doğru çevirerek dudaklarımın üstüne koydu, içime bir kez çektim ve keşke çekmez olsaydım gerçekten de hayatımda içtiğim en ağır sigaraydı.

Öksürmeye başladım, Fang ise sigarasını tekrar dudaklarının ortasına koydu ve sırtımı sıvazlamaya başladı, artık daha iyi hissediyordum. Sahi, Fang neden beni herkesten daha öte tutuyordu? Sormaktan zarar gelmez herhalde.

"Fang, neden bu kadar üstümde duruyorsun? Yani.. sorun yok tabii ama-"

Fang duraksadı ve yüzünü bana çevirdi, cevabını vermeden önce biraz düşündü ve,

"Ben de bilmiyorum Edgar, sempati olsa gerek."

diye cevapladı, beklediğim cevabın yanına bile yaklaşamazdı ama bir şey demedim.

"Peki ya sen bugün neden beni kurtardın Edgar?"

Fang'in sorusu karşısında şaşırmıştım, sahi neden kurtarmıştım ki onlarca kez öldürmeye çalıştığım adamı?

"Bilmiyorum, kim olsa aynısını yapardı."

Diye cevapladım ve dışarıya bakmaya devam ettim. Fang de dışarıyı seyrediyordu, ikinci sigarasını yaktı ve oflamaya başladı.

"Fang, neden dışarıdaki insanlara senden bahsetmemizi istemiyorsun?" diye sordum, göz bebekleri küçülmüştü anında bana doğru döndü.

"Kimseye söylemeyeceğini düşündüğüm için sana anlatabilirim herhalde. Yaptığım şeyler Brawlhalla'da aslında yasal değil fakat ben silahlı kuvvetlerle yaptığım bir anlaşma sayesinde bir şekilde yapıyorum. Eğer öğrenilirse başımız derde girer." diye cevapladı, illegal olduğunu biliyordum zaten. Anladım anlamında kafamı salladıktan sonra karşımızda duran terk edilmiş oyun parkını incelemeye başladım. Kaydırağın altında bir sürü yavru kedi vardı, görünce gülümsedim.

Fang de fark etmiş olacaktı ki bana "İstersen aşağı inebiliriz." dedi, kabul ettim ve beraber parka indik.

Sayabildiğime göre tam tamına 7 tane yavru kedi vardı ve hepsi de birbirinden oyuncuydu, bir tanesini elime aldım ve gözünün çevresinde beyaz tüylerinin olduğunu fark ettim. Simsiyah tüylerine güzel bir renk katmıştı.

"İstersen odana çıkarabilirsin." dedi Fang, gözlerim parlamıştı. Ona doğru baktım, elleri diz kapağına kadar gelen ceketinin cebindeydi ve gülümseyerek bana bakıyordu. "Hatta istersen boş odalardan birine hepsini alabiliriz, kilidini sana veririm." dedi ve cevabımı bekledi. Anın verdiği heyecan ve sevgiyle sıkıca sarıldım karşımdaki adama, o da şaşırmış olacak ki sadece bir elini cebinden çıkarıp saçımı karıştırmaya başladı. Teşekkür ettikten sonra yavru kedileri tek tek boş bir odaya taşıdık, odada hiçbir eşya yoktu.

"İsteklerini bir kağıda yazıp bana verirsin, bugün içinde getirtirim." dedi Fang ve gülümseyerek odadan çıkıp kendi odasına girdi. "Not.. ne lazım ki bunlara?" diye konuştum kendi kendime ve bir kağıt çıkarıp yazmaya başladım.

Mama, su kabı, tuvalet kabı, kum, biraz oyuncak

...

Aklıma başka hiçbir şey gelmediğinden Fang'in odasının kapısını çaldım ve kağıdı ona verdim. Okuduktan sonra "Bu kadar mı?" diye sordu, şaşırmış gözüküyordu. Bense evet anlamında başımı salladım ve o ise "Başka bir isteğin olursa söylemekten çekinme." dedi ve not kağıdının fotoğrafını birine attıktan sonra "1-2 saate gelirler." dedi. Birkaç kez teşekkür ettikten sonra odadan çıktım ve tekrardan yavru kedilerin yanına gittim.

Acaba anneleri var mıydı?

Burda bitireyim dedim
30 yıldız geldikten sonra yeni bölümü atarım(gelirse)

Fikir verebilirsiniz bu bölümün fikirlerini veren arkadaşa teşekkür ederim

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Forbidden Hall [ fangar ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin