→Lanya' dan
Daha önce saraydan hiç çıkmamıştık. Her ne kadar Clara 'dan büyükte olsam o benim kadar cesur değildi. Geri dönmemiz için yalvarıyordu. Yaptığımız yanlış mı bunu ilerleyen zamanda görecektik ancak şimdilik başka bi seçim yolumuz yoktu. Babam Kral Aedan kuzenimi evlendirme kararı almıştı. İkimizi de o cehennemden kurtarmamız için başka seçenek yoktu.
Clara 40'lı yaşlarda olan güçlü bir vampir kont ile evlendirilecekti. Göz göre göre bunu ona yapamazdım ki Clara evlense bile çok değil 2 veya 3 yıl sonra beni de evlendirecekti. Ormanda durmadan koşuyorduk. Önümüze ne çıkacak belli değildi. Ya da bu saatten sonra nasıl yaşayacağımız. Güçlüydük ancak gücümüzü tanımıyorduk. Güçleri kullanma sadece prenslere öğretilirdi. Kadınların güçlerine ihtiyaç duymayacağı düşünülürdü. Düşüncelerimden kurtulup Clara 'yı çekiştirmeyi bıraktım. Ağlamaktan gri gözleri kızarmıştı. Bakışlarından aç olduğu anlaşılıyordu. Avlanmak sorun değildi , iç güdülerimizle halledebilirdik .Etrafta avlayacak hiç bi şey yoktu sebebi ise bariz Clara 'nın ağlama sesiydi. Korkuyordu orman geceleri tehlikeliydi saraydan çok uzaktık .
''Sus artık Clara'' dedim ve sadece yeşil gözlerime ağlamaklı bakmakla yetindi. Yakınlarda bir kurt klanı vardı ve sesimizi duyup bizi öldürmeleri sadece dakikalar alırdı. Clara ' ya söylememiştim , korkuyordu ve gergindi daha fazla korkmasına gerek yoktu. Ne olabilir ki alt tarafı büyük kurtlar tarafından parçalara ayrılabilirdik. Yaklaşık 15 dakika sonra bir geyik göründü. Evet karnımızı doyurmak için belki son fırsattı. Clara' ya susmasını işaret ettim ve kafa salladı. Clara 'yı geride bırakarak sessizce geyiğe yaklaştım. Geyiğin üzerine atlayın dişlerimi yere devrilinceye kadar boynuna sapladım. Clara çekinerek yanıma geliyordu. İhtiyacım olan kanı içtikten sonra hayvanı Clara 'ya bıraktım. Clara korkunç bir şekilde bana bakıyordu.
'' Üzgünüm prenses şartlar gereği size bu kanı aldın kadehlerde ikram edemiyorum . Affedin lütfen.'' sesimde ki alayla ona göz devirdim
''Lanya bundan sonra hep böyle mi yaşayacağız.'' Alay dolu bir sırıtış yüzüme otururken onu cevapladım.'' Eğer senden 30 yaş kadar büyük kocanla uyanmak istemiyorsan evet.''
Yavaşça geyiğe doğru diz çöktü ve hayvanın kanını içmeye başladı. Çocuğunun ilk kelimesini duyan anne gibi gururla ona baktım. Kafasını kaldırıp bakışımı görünce kıkırdamadan edemedi.
Clara'nın kıkırdaması olmadığına emin olduğum sesle arkamı yavaşça döndüm . Gördüğüm görüntü karşısında dilim tutuldu. Clara' nın kafası geyiğe gömülmüş olduğu için göremiyordu. Adımlarım yavaş yavaş arkaya doğru gitti.
Karşımızda oldukça tehlikeli olan klaus canavarı vardı. Ürkütücü başı ve gövdesiyle iki katımdı, sivri dişleri ve pençeleri vardı. Canlı kalacak mıydık. Evet zorundaydım Clara bana güvenmişti onun güvenini kıramazdım.
Clara geyiğin son kan hücrelerine kadar emerken onu bileğinden tuttuğum gibi koşarak ilerdeki göle koştum. Uzaktı . Clara'ya kaçmasını söyledim ve kılıcımı kınından çıkarıp canavarı uzaklaştırmaya çalıştım .
Bir yandan da geriye doğru gidiyordum. Canavar pençesini karnıma geçirince ağzımdan çıkan çığlıkla Clara bana baktı . İyi değildim ama göle kadar gitmeliydim.
Clara göle girmişti ve olması gereken gibi bayılmıştı. Kızıl göl ona sığınanları korurdu. Ancak bayıltırdı. Bir süre sonra ise kıyıya vurur ve uyanana kadar korumasına alırdı.
Yarama baktım , çok kanamam vardı. Kan sadece güçlü vampirlerden akardı ve bu pek iyi bir şey değildi.
Canavar hala üstüme geliyordu. Göle az kalmıştı dayanabilirdim. Dayanmalıydım. Ve evet ayaklarım suya değince kılıcımı atıp koştum bayılmadan önce Clara' nın elini sıkıca tuttum .Yaşayacaktım , yaşayacaktı , yaşayacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Göldeki Vampir
VampireKızıl Gölde WİNK klanı tarafindan bulunan Lanya'nın hayatı