◈Bölüm 5◈

86 7 44
                                    

(Türkiye'nin anlatımıyla)

Mutfaktan kahvemi aldığım gibi evden hızlıca çıktım. Ailemi kaybetmemin üzerinden bir gün geçmiş, ancak çok da bir gelişme olmamıştı. Yapacak bir şeyim kalmamıştı ki zaten?

Onların cesetlerini, yerde o şekilde yatışlarını gördükten sonra depresyona girdim, ya da hislerimi kaybettim sanırım. Onları görüp biraz ağladıktan sonra ormandan çıkmıştım ve o zamandan beri de hiçbir şey hissetmiyordum. Üzüntü dahil. Çok da kötü bir şey değildi aslında... Sonuçta onların cesetlerinin görüntüsü aklıma geldikçe "gözlerimden akmayı bekleyen yaşları tutmak" diye bir sıkıntının içine girmiyordum. Bu da bence iyi bir şeydi.

Şimdi ise yavaşça NATO toplantısına gidiyordum. Yürüyerek. Evet NATO binası uzaktaydı, ancak yürümeyi seviyordum. Kulaklarıma kulaklıklarımı geçirip LP- Lost on You şarkısını açtım. 

"Let's raise a glass, or two, to all the things I've lost on youu!"

Şarkının bu kısmı gelince hafifçe gülümsedim. Azerbaycan'ın en sevdiği bölüm buydu...

Yoldan geçen insanlar bazen garip garip baksalar da onları umursamadım. Biraz da kendilerine bakmaları gerekiyordu ancak bunu anlamıyorlardı. Kahvemden bir yudum alıp yürümeye devam ettim.

Sonunda NATO binasına vardığımda etrafta birkaç ülke daha vardı. Binadan içeri girerken onlar da gözlerini bana dikti. Niye herkes bana bakıyor aq?

Toplantı odasının önüne geldiğimde kahvemi kafama dikip bitirdim ve çöpe attım. Klasik Amerika... Toplantı odasında değil kahveye, su getirmemize bile izin vermiyordu. Kapıyı tıklatıp üçeri girdim, sandalyeme oturdum. 

Amerika: Türkiye?

Türkiye: ANANI- Bismillahirrahmanirrahim Amerika napıyon?

Amerika: Oturuyom...

Türkiye: Onu görebiliyoruz herhalde bir anda niye Türkiye diyosun yav?

Amerika: Ya ne diyeyim? Hem bir anda söylemedim ki odaya girdin ben de sana seslendim.

Türkiye: Sen odada mıydın?

Amerika: Yok uzaydaydım aq BAŞKA NERDE OLABİLİRİM?

Türkiye: Sakin- Tamam bir şey demedik

Amerika: Neyse... İyi misin?

Türkiye: Evet...De niye ki?

Amerika: Şey..

Amerika: Deprem oldu ya..

Türkiye: Haa- evet evet iyiyim sen?

Amerika: Ben de iyiyim...

Bu biraz garip davranıyor? Yani, genelde onunla resmi konuşmadığım için biraz kızardı ama şimdi nedense hiçbir şey yapmadı... Neyse çok sorgulamıycam.

Neredeyse 5 dakika sonra toplantı başladı. Herkes bana garip garip bakıyor amk. Ben onlara baktığımda ise başka yerlere bakarmışçasına kafalarını çeviriyorlardı. N'oluyo lan?

Bu sefer ilk defa bir toplantıya odaklanabildim. İlk defa toplantıda fikirlerimi öne sürdüm ve ilk defa sorulan sorulara cevap verdim. Eh.. Sonuçta bir şey hissetmiyordum...

Toplantı çıkışında Almanya'nın yanına gittim ve onu dürtükledim. Çantasına birkaç kağıt sıkıştırmakla meşguldü.

Almanya: Türkiye?

Türkiye: Selam Almanya... Bir şey sorabilir miyim?

Kağıtları çantasına aceleyle koydu ve bana döndü.

Ailemi İstiyorum! - COUNTRYHUMANSWhere stories live. Discover now