”nasıl oldu sizce?” diyerek hevesle bize dönen chae’ye yalandan bir gülümseme ile karşılık vermişti lalisa.
bana dönüp dudaklarını oynatırken sessizce fısıldamıştı.
“aslında içimdeki şeytan al kırmızı boyayı karıştır dedi ama işte.. başımıza yeni karma yasaları açmak istemiyorum.”
gülerek ona karşılık verdiğimde ceketimi koluma asıp neredeyse yapışmak üzere olduğumuz bekleme koltuğundan kalkmıştım.
“beklentinizi karşılamadı mı saçım? pek tepki vermediniz?” diyen chae ile biraz duraksamıştım.
“bizim beklentimizle ne ilgisi var ki? sonuçta senin istediğin gibi olması önemli.” demiştim kendimden beklemediğim bir sakinlikle.
“seninki gibi olsun istemiştim.” diyerek söylendiğinde ise şaşkınca dudaklarımı aralayıp ona dönmüştüm, ancak lalisa benden önce davranıp fevri bir tavırla üstüne yürümüştü.
“yine yapıyorsun.”
“neyi?” demişti chae.
“jennie’yle arkadaş olmak istiyormuş gibi davranıp o olmaya çalışıyorsun roseanne.”
dudakları titrerken konuşmaya çalışan chae'yi dikkatle dinliyordum.
“bu ne demek oluyor? ben yalnızca sizden biri olmaya çalışıyorum.” demişti ağlamaklı bir sesle.
ancak bu yalnızca bir oyundan ibaretti.
lalisa öne attığı adımları geriletip yeniden az önce oturduğumuz yere gömülürken alaycı bir ifadeyle arkasına yaslanıp konuşmuştu.
“jennie yazı seviyor diye yaza ilgili gibi davranıyorsun, jennie'nin sosyal medya hesaplarını kopyalıyorsun, pozlarını çalıyorsun, sevdiğin markayı jennie gibi olmak için değiştiriyorsun. jennie gibi görünmeye çalışıyorsun ama üzgünüm, asla jennie gibi yaratıcı olamayacaksın roseanne.”
beklemediğim kadar fazla detay vardı bu konuşmalarda. kaşlarım çatılırken öylece dinliyordum.
“b-ben.. sadece ark-..” konuşmaya çalışan chae yeniden bölünmüştü.
“sen arkadaş falan olmaya çalışmıyorsun, kendini kandırma. bak bize, biz böyle miyiz? ben celine severim, o chanel. ben limonata içerim, o diet mountain dew. onun saçları kahverengi, benim saçlarım karamel. birbirimize benzemeden de arkadaşlığımızı sürdürebiliyoruz.” sözlerini tamamladığında yeniden yerinden kalkmıştı lalisa.
“lalisa haklı roseanne, bundan sonra beni kopyalamaya devam etmesen iyi olur. yoksa beni hiç istemediğim bir şeye teşvik ederek bir zorbaya dönüştüreceksin.” diyerek noktayı koymuştum.
