öğlen yemeği yemek için yemekhaneye gelmiştik ve bugün lalisa ile ortaklaşa kombin yaparak beyaz tişört, siyah jeans giymiştik. bu beni mutlu ediyordu. onunla sürekli kakao talk üzerinden konuşur ve anlaşmalar yapmadan önce anket atar, ardından arkadaşlarımızdan aldığımız fikirler ile birer kombin seçerdik.
lalisa benim çocukluk arkadaşımdı. hatta kimileri bizim için ikizler bile derdi. lalisa'nın saçları sarı alt tonlu kahvelerden oluşuyordu. geçen sene yaz tatilinde bakıra boyatmıştı ve yıpranınca üzerine kendi renginde bir cila attırmıştı ama o da akmıştı ve şimdi kendine has bir rengi vardı.
ortalarda chae’yi görmediğimi fark etmişken yemek tepsisi ile beraber masamıza yaklaştığında yine şok içinde kalmıştım.
bu kızı görmek bana iyi gelmiyordu.
kıskanç değildim, hiç değildim.
o yalnızca ben olmaya çalışıyor ve psikolojimle oynuyordu.
"rosie, düşündüm de böyle makyaj yapmıyordun eskiden.. gözlerindeki makyaj cat eyes makeup tutorial videolarından alınmış gibi sanki? ama saçların eksik kalmış, kahverengiye boyatsaydın ya." diyen lalisa’nın sözleriyle üstündeki beyaz tişört ve altındaki siyah kota bakakalmıştım.
chae yalandan bir gülüşle gözlerini kırpıştırıp dudaklarını büzdü ve hemen ardından konuştu.
“boyatmak için okul çıkışına randevu almıştım zaten. birlikte gitmek ister misiniz?”
