-1-

81 8 1
                                    

--- multi olayda geçen elbise---

9 SENE ÖNCE

Titreyen ellerime son kez bakarak anneme döndüm.

-Anne be... ben korkuyorum. Diyerek gözümdeki yaşları serbest bıraktım. Korkuyordum hemde fazlasıyla.

"Yanında ben varım tatlım." diyerek gözlerimi narince sildi. Göz yaşlarım annemin elini ıslatırken, içimde kötü bir his oluştu, ikimizde bu hayatı haketmiyorduk.

Minik ellerimi avucunun arasına alarak güven verircesine tebessüm etti.

"Hadi kızım gitmemiz gerek" diyince 'nereye' diyemedim. Anneme güvenim sonsuzdu, ama babam o olay biraz karışıktı.

Elimden tutup kapının eşiğine doğru ittirdi beni, kendiside hemen arkamdan hızlı adımlarla gelmeye başladı. Başka birisi bizi görse büyük ihtimal 'anne kız dışarı çıkıyorlar' diyebilirdi. Ama bu aslında o kadar basit bir olay değildi.

Çünkü biz herhangi bir nedenle evden çıkmıyorduk. Bizim sebebimiz babamın hergün kumar oynayıp eve gelmesiydi. Varımız yokumuz babamın oynadığı kumar oyunlarında
harcanmıştı.

"Hadi bebeğim" dedi annem, o sırada evin bahçe bölümünden çıkmıştık.

"Tamam anne" diyerek elini normalden daha fazla sıktım.

"Bebeğim biraz daha hızlı." Diyerek annem adımlarını hızlandırdı. Benim adımlarım annemin adımlarına göre küçük kalıyor, o yüzdende koşmam gerekiyordu. Ara sokaklara girmiş, evden oldukça uzaklaşmıştık.

Git gide içimdeki korku beni daha fazla rahatsız etmeye başlamıştı. Bir iki sokak ilerlemiştik ki birden kolumda annemin o yumuşak elleri yerine sert ve acımaksızın beni kendine doğru çeken bir el hissettim.

Ne kadar dirensemde beni annemin yanından çeken o el bir anda beni karanlık bir ara sokağa soktu. Tam bağıracağım sıra ağzım yine o elle kapandı yüksek, tiz çığlıklarım artık alçak ve boğuk çıkmıştı. Direndim ama hiçbir işe yaramadı.

Annemin adımı seslenişi yanaklarımdan süzülen yaşlar kadar ıslaktı belkide...

Sesleniş uzaklaşırken umudum da bir o kadar uzaklaşıyordu benden. Ağzımı kapatan el ise sanki seslenişe ve umutlarıma
nispeten hala sımsıkıydı.

Annemle geldiğimiz yolun gerisine gitmeye başlayınca beni tutan adamın, babamın düşmanı olduğunu sanmıştım. Evin bahçesinden girip kapıyı serice açan adama baktım. Nasıl onda bizim evin anahtarı vardı?

Gözlerimdeki yaşlar kendini belli ediyor ve teker teker birbirlerini kovalıyordu, adam beni hızlı bir şekilde öne itti. Bacaklarım beni taşıyamazken yere düşmem bir olmuştu.

Kafamı hafifçe kaldırdım. Yoksa beni öldürecek miydi bu adam?
Kafamı adama çevirdiğimde, ağlamam şiddetlenmişti. Ne yani bunların hepsini babam mı yapmıştı?

"Bir daha böyle birşey yapma Alinya. Sakın" diyerek mutfağa girdi. Normal günlere göre yüzü solgundu. Umursamadım. Umursamıyacaktım zaten. Babam yoktu artık benim için.

Mutfağın kapısının kapanma sesi duyulunca babamın mutfaktan çıktığını anlamıştım. Adımları benim olduğum yere doğru gelmeye başlayınca, ellerimle kendimi duvara itmeye başladım, sırtım duvara değdiğinde başım dizimin üstünde yerini almıştı bile.

Bir yada iki dakika sonra yanımda bir hareketlilik hissetmiştim.
Başımı kaldırdığımda babam yanıma oturmuş bir elinde viski diğer elinde su vardı.

Yap-Boz #Wattys2016#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin