-2-

38 6 1
                                    

---multi Alinya---

Gözlerimi yavaşça araladım ve vücuduma tarif edilemez bir acı yayılmaya başladı. Başım çatlarcasına ağrıyor , gözlerim yanıyordu.

Saçlarımı gözlerimin önünden çekip , ellerimden destek alarak doğruldum. Yatmış olduğum yer tek kişilik ve yumuşacık bir yataktı. Üstümde dün akşamdan kalan büyük bir mutlulukla giydiğim ama geleceği görebilseydim giyerken lanetler okuyacağım , benim hayatıma aksin bembeyaz elbisem duruyordu.

Ellerimi elbisenin kırışıklarında gezdirdim , sanki düzeltebilecekmişim gibi.

Bir anda kapının arkasında sesler gelmeye başladı. Topuklu bir ayakkabının sesine benziyordu. Kapı açıldı içeri bakımlı ve orta yaşlarda bir kadın girdi.

" Günaydın efendim." Dedi ve yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirdi. Garipsemiştim bana böyle hitap etmesini cevap veremeden bana doğru yaklaştı.

" İsterseniz kalkmanıza yardımcı olabilirim." Dedi ve tekrar gülümsedi. Gerçekten bu kadar gülümseme ve özellikle bu haldeyken bana fazlaydı.

" Teşekkürler." Diyip nazikçe teklifi reddettim. Kadın tekrar gülümseyip.

" Peki efendim. Umut Bey sizi aşağıda bekliyor." Diyip kapıdan çıktı.

İlk başta gitmek istemedim ama sonradan bunun kötü bir fikir olduğunu düşündüm. Çünkü beni kaçıran pislikle tanışmak istiyordum.

Sinirle yataktan kalktım ve odayı incelemeye kalmadan kapıdan dışarı çıktım. Sağ tarafımda odalar sol tarafımda ise merdiven bulunuyordu. Hızlıca merdivenin bulunduğu tarafa gittim ve trabzanlara tutunaraktan aşağı inmeye başladım.

Yavaş bir şekilde indiğim için duvardaki saçma sapan tabloları inceleme fırsatı bulmuştum. Ama ne hikmetse hiçbirinden anlam çıkaramamış bir şekilde merdivenin sonuna gelmiştim.

İlk olarak etrafımda göz gezdirdim. Sağ tarafta amerikan tarzı bir mutfak , sol tarafta ise geniş bir salon ve solanda da şık birkaç koltuk , şömine , duvar kadar bir televizyon bulunuyordu. Çok güzel bir şekilde dizayn edilmişti. Hayran kalmadım desem yalan olurdu.

Ben daha salon hakkındaki görüşlerimi tamamlayamamıştım ki yanıma yine o kadın geldi.

Gülümsemesini yaparaktan bana gelmemi işaret etti. Başta tereddüt ettim ama sonra istemsizce peşinden gitmeye başladım.

Ağzım sulana sulana anlattığım o salona girdik ilk önce , sonra salonun sol tarafında bulunan bir kapıya geldik. Kapıyı tıklattı kadın.

"Gel." Dedi yumuşak ama erkeksi bir ses.

Kadın kapıyı açtı ve kendisi odaya girmeden bana yol verdi. Çekingen adımlarla odaya girdim.

Gözlerim hemen odayı analiz etmeye başladı. Duvarlar gri renkti ve tablolarla çok güzel bir uyum sağlıyordu. Sağ duvarda bir klima , sol duvarın bitiminde ise görsel olarak bir şömine vardı. Şöminenin üstünde küçük bir kitaplık , önünde ise siyah renkte iki tane büyük yastık vardı.

Bunların yanı sıra odanın tam ortasında bir masa bulunuyordu. Siyah renkli ve modern bir masaydı...

" Acaba o gözlerin ne zaman beni bulacak?" Dedi yine o ses. Odanın büyüsüne kapılıp masanın yanında elleri siyah kot pantolonunun cebinde , lacivert bir tişörtün üstüne siyah ceket giymiş olan tahminen benden 2-3 yaş büyük duran gence baktım.

Hoş bir görünüme sahipti açıkçası. Ama bu benim ona olan nefretimi azlatamamıştı maalesef. Bu sinirden güç alarak gence doğru yürümeye başladım ve tam önünde durdum.

Yap-Boz #Wattys2016#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin