²

22 6 136
                                    

Bu şehrin beni anlamaya
Benim seni unutmaya
Rakının ısınmaya niyeti yok
Adı "Çilingir" olsa da
Bu sofra bi' sen kapısına
Diz çöker, çare bulamaz, of

Şarkı: Çilingir

π

Yaşadığın hayat zorlu olacak

Yolların taşla bezeli

Kolların diken izleri dolacak.

Ama korkma çocuk!

Her yaranın bir merhemi vardır.

Kendi merhemini bulmak yerine kendine merhem olandım ben. Adım Çiçek ama her bir tarafı dikenlerle kaplı olandım.

Kendi annesinin bile yüzüne bakmak istemediği o çocuktum.

Sabahın nurunda okula gitmek için hazırlanmıştım. Annem koltukta hala uyurken uyanmaması için parmak uçlarımda gidiyordum. Mutfakta bir şeyler atıştırırken sessiz olmaya çalışıyordum. Yeterince uykusunu almadığında fazla sinirli oluyordu.

Kendimi doymuş hissettiğim de masadan kalkarak dış kapıya sessiz adımlarla yürümeye başladım. Kapının ağzından çantamı alarak ardımdan kapıyı çektim. Ayakkabılarımı da giydikten sonra dolmuş durağına doğru yola koyuldum. Bu sırada iç içe girmiş olan ve karma karışık olan kulaklığımı açmaya çalışıyordum. Sonunda açtığımda kulağıma takarak en sevdiğim şarkıyı açtım. Madrigal-Dip. Bir yandan da sokakta tek tük insanın olmasını fırsat bilerek şarkıyı mırıldanıyordum.

Tam moda girmiş yürürken önüme siyah bir kedinin atlaması ödüm bokuma karışmıştı.

"Ananı."

Diyerekten bulunduğum zelzenişten sonra hemen ardından dünkü iki lira beğenmez(!) çocuk çıkıverdi karşıma. Sabah sabah gerçekten mükemmel bir karşılaşmaydı. Konuşmak istemiyordum ki. Umursamazca derin bir nefes alıp yolumda ilerlemeye devam ettim. Sanırım aynı düşünceye sahip değildik. Şarkı devam ederken önüme geçerek bir şeyler söylemeye başladı. Şarkının sesi çok açık olmadığı için yarım yamalak duymuştum kulaklığın tekini kulağımdan çıkarttım.

"Anlamadım."

Karşımda otuz iki diş sırıtmaya başladı. Sabah için fazla neşeliydi. Beğenmedim.

"Kedime ayıp ettin diyorum. Ananı falan yakışmadı yani."

Gözlerimi devirdim.

"İnan, kedi senin dert ettiğin kadar dertlenmemiştir."

Onu hiç takmadan önüme dönerek yürümeye başladım dolmuş durağına yetişmem gerekiyordu. Zaten zar zor geliyordu dolmuş bir seferi kaçırırsam ikinciye ne zaman gelir bilemiyordum.

"Neden dertlenmesin ben kedi olsam....Kırılırdım."

Sonlara doğru kısılan sesi ile kısa bir an duraksadım. Ses tonu buruktu.Aynı yerden yara alan insanı tanırdım. Adını hatırlamadığım bu çocukta anneden yaralıydı anlaşılan. Yine de yarayı göstermemeliydi insan zira herkes saf ve temiz değildi. Bazı gaddarlar yaraya tuz basmaktan gocunmazdı. Karşımdaki çocuğun yarasını görmüştüm buna kör kalmayı tercih ettim.

Vazgeçmek Zamanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin