BALO

12 0 0
                                    

Alara Samru

"Başka bir arzunuz var mı Alara Hanım?"  diye sordu Zetas lideri Pars'ın benim için ayarladığı özel hizmetçi Dina.
"Teşekkür ederim. Fakat bi şey sormak istiyorum. Ben neden burdayım? Beni neden kaçırdınız?"

" Bunun cevabını benim verebileceğimi düşünmüyorum. " dedi Dina. " Tamam teşekkürler." dedim.

Ufak bir reverans tarzı bir selam verip eğilerek odadan çıktı. Bu kadar saygı bana fazlaydı. Çünkü ben daha 18'ini yeni doldurmuş bir kızdım sadece.

Her şey baya hızlı gelişmişti. Geçirdiğim otobüs kazasından sonra gözümü depo gibi bir yerde açmıştım ve karşımda benden nerdeyse 30 santim uzun, vücutlu bir adam vardı ve bir depodaydım. Sonra bir arabaya bindirilmişken bi anda ordan da kaçırılmıştım. Kafam allak bullak olmuştu. Aklım sadece ailemdeydi. Annem, babam, abim hepsi benim için ne kadar da endişelenmişlerdir. Belki polise bile gitmişlerdir kayıp ilanı için.

Bu işi bir an önce çözmeliydim. Tuğrul denen adam benim bir asker gibi yetiştirileceğimi söylemişti. Çok diktatör birine benziyordu. Ama o kadar değildi sanırım çünkü beni yakaladığı ilk seferde kaçırtmayı başarmıştı.

Beni kaçıran adamı daha sadece bir defa görmüştüm. Zetas çetesi lideri Pars. Beyaza çalan sarı saçalrı vardı ve sivri bir çene hattı. Bİ anda daldığım düşüncelerden sıyrıldım çünkü daha fazla düşünürsem ergenlik duygularımı aşamadan onlara daha çok kapılıcaktım.

Oturduğum yataktan kalkıp odayı incelemeye başladım. Her şey çok eski görünüyordu. Yatağın üstünde Dina'nın getirmiş olduğu bir elbise vardı. Elbiseyi görünce elime aldım fakat elbise fazla abartılıydı koyu bir yeşil renginde göğüs dekolteli mini bir elbiseydi. Çok şıktı fakat insanın zihninde başka şeyler uyandırıyordu. Onu geri yatağın üstüne bırakıp odayı incelemeye devam ederken bi anda kapı vuruldu ve hemen ardından açıldı. 

İçeri onların çete diye tabir ettiği ama krallığı andıran bu yerde nasıl bir çete olabileceğini düşündüğüm kişilerin lideri Pars girdi. Üstünde beyaz bol bir gömler ve deri bir pantolon vardı. Karşımda gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bakamsından rahatsız olup odanın içinde gezinmeye başladım. Bi anda arkadam '' Neden hala üzerini değiştirmedin? '' diye sordu. Sesinde çok değişik bir ton vardı. Sanki biraz hayal kırıklığına uğramış gibiydi. 

Ona dönerek '' Sadece neden burda olduğumu sorguluyordum ve artık sorgulamayı bırakıp sormaya karar verdim. Ben neden burdayım? '' diye sordum. Yüzünde garip bir sırıtış peyda oldu ve yakında öğrenirsin diyip kapıya doğru gitti tam çıkma üzereyken '' Bir an önce giyin yarım saate seni almaya gelicem. '' deyip kapıyı kapattı. 

Burda neden kimse sorularıma doğru düzgün cevap vermiyordu ki. Sinirlenmiştim ve bilinmezlikler içindeydim. Burdan bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Ama şuan Pars denen adamı dinlemekten başka yapacak bir şeyim yoktu o yüzden odanın köşesinde bulunan banyo olarak tahmin ettiğim ve tahminimde de yanılmadığım odaya girdim. Su biraz olsun rahatlamamı sağlamıştı. Havluya sarılıp banyodan çıktım ve burda giyebileceğim tek şey olan o mini yeşil elbiseyi giydim fakat hem kısa hem göğüslerimi fazla ortaya çıkarmıştı. Ama şuan cidden yapabileceğim bir şey yoktu ki zaten burda fazla kalmicaktım. Bir an önce plan yapıp kaçmalıydım.

Tam son olarak aynadan kendime bakarken kapı vuruldu ve gene hemen ardından açıldı. Bu sefer başını eyip içeri girmişti ve kaldırdığında gördüğü şeyden sanki fazla memnunmuş gibi bir ifade vardı yüzünde. Beni baştan aşağı iyice süzdü ve yüzündeki sırıtış daha da büyüdü fakat ben ciddi anlamda rahatsız olmuştum. 

Elini uzatıp tutmam için bekledi tereddüt etsemde en sonunda tuttum elini ve odadan o şekilde çıktık. Beni merdivenden indirene kadar elimden tutmaya devam etti ve aşağı indimizde çok büyük bir kalabalık vardı. Ben şok olmuş durumdayken o elimi bırakıp belime sardı elini. Bu  hareketi ürküp geriye sıçramama neden oldu fakat beni tekrar kendine çekti bu sefer daha da yakındı. Bi anda müzik çalmaya başladı ve beni pistin en ortasına kadar götürdü ve orda beni kendi etrafımda bikaç kez döndürdükten sonra bir elini belime koyup dans etmeye başladı. 

Ben ise hala neyin ne olduğunun farkında değildim fakat kendimi durduramayıp dans ediyordum. Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum fakat hangi dansı ettiğimi de bilmiyordum. Müziği ilk defa duyuyordum, yaptığım hareketleri ilk defa yapıyordum fakat aynı zamanda da gözlerimi bir milim dahi oynatamıyordum. Hipnoz olmuş gibiydim.

Beni tekrar etrafımda döndürdü ve müzik bitti. Fakat o elini belimden çekmedi. Sanki bi tür temas bağımlısı gibiydi. Fakat ben kendimi çok hafiflemiş hissediyordum. 

'' Artık bana neden burda ve bu şekilde olduğumu söylicek misin? '' diye biraz sert bir şekilde sordum o dışarı çıkıp beni de sürüklerken. Bi anda durdu ve bana döndü fakat çok çok fazla yakındı. Kendimi geri çekmek istesem de izin vermedi ve dedi ki '' Sen benim prensesimsin. '' Gözlerim bir anda açıldı gene geriye doğru gitmek istedim ama izin vermedi ve devam etti '' Ben bu krallığın kralıyım ve artık sen de kraliçesisin. Seni çok uzun zamandır bekliyordum. '' dedi ve sanki olabilecekmiş gibi daha da yakınıma geldi. 

Geriye çıkmaya çalışsam da bu imkansızdı artık çünkü arkamda duvar olduğunu o an fark ettim. Onunla duvar arasında sıkışıp kalmıştım ve çok yakınımdaydı. Fakat ben sağlıklı bir şekilde düşünemiyordum. Beynim durmuş durumdaydı ve gene aynı şey olmuştu gözlerimi kımıldatamıyordum. Sanki üstümde bir sihir yapılmıştı ve o ne yaparsa ayak uydurmak zorundaymışım gibiydi.

Öylede oldu iyice yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı fakat bu şevkatli bir ilk öpücük gibi değildi. İlk öpücüğünde dahi fazlaca bir tutku vardı. Kafamın içi ne yaptığımı sorguluyordu ama ben kendimi geri çekemiyordum. İstesem de olmuyordu. Ben kendimi çekmedikçe daha fazla baskı uyguladı dudaklarıma fakat ben de bundan zevk alıyordum. Her şeyi herkesi unutmuştum. Sanki yıllardır ona karşı bi açlık duyuyormuşum gibi öpmeye başladım. O an öpüşüne karşılık verince bir eli belimde kalırken diğer elini kalçama yerleştirdi ve beni kendine daha çok bastırdı.

Bi anda sanki etrafımıza bir kalkan örülmüşte kimse bizi görmüyormuş gibi hissettim. Nefessiz kalmıştım ama ondan kopamıyordum. O an bi şey oldu ve sanki ışınlandık gibiydi. Az önce dışarıda duvar dibindeyken şuan bi yatak odasındaydık. Bunun nasıl olduğunu anlamamıştım. Fakat anlıyacak gücüm yoktu çünkü beynimi istediğim gibi çalıştıramıyordum.

Bir süre sonra dudaklarımı bırakıp boynumu öpmeye başladı ve sanki mümkünmüş gibi zaten kısa olan elbisemi daha da yukarı çekti. O boynumu öperken kafamı iyice arkaya yatırmıştım. Ellerim istemsiz bir şekilde bi anda saçlarına gitti ve bu ondan zevk aldı.

Biraz daha devam ederse kafayı yicektim çünkü kendim gibi düşünemiyor ve kendim gibi davranamıyordum. Sanki birisi tarafından zihnimdeki ipler ele geçirilmişti ve ben farkında değildi.

Zihnimin derinliklerinden gelen bir ses artık durmam gerektiğini söylüyordu fakat Pars daha sert öpüyordu.

...



BİİİİİTTTTTİİİİİİ

Biraz değişik bir bölümdü diğer bölümlere nazaran ama bence güzel oldu.

Fikirlerinizi burdaki yorumlara yazarsanız sevinirim.

Bir sonraki bölümde ( artık ne zaman yazacağım belli olmuyor ) görüşmek üzere. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonsuz Ölüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin