Giriş

34 6 22
                                    

"Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak"

- NAZIM HİKMET

Tarih : 11/11/2000

Saat : 04.18

Yer : Diyarbakır


İkra Bayazıt'dan

Duyduğum tiz çığlıkla gözlerimi araladım. Alt kattan gelen sesin kime ait olduğunu gayet iyi biliyordum. Neredeyse her gece bu seslerle uykumdan uyanıyor, çığlıklar dinene kadar bekliyor ya da dışarı çıkıp yardım etmeye yeltenirken engelleniyordum. Alışmıştım artık. Göğsümde kıpırdanan oğlumu beşiğine bıraktım ve üstünü güzelce örtüp odadan dışarı çıktım.

Kocam olacak adamla kayınvalidem ortalıkta görünmüyordu. Kızın çığlıklarını bir tek ben mi duyuyordum? Tereddütle sağa sola bakındığım sırada alt kattan az öncekine kıyasla daha şiddetli bir çığlık yükseldi. Olduğum yerde çakılıp kalırken aklımdan tek bir şey geçiyordu. Doğum başlamış olabilir miydi?

Henüz erkendi, çok erkendi.

Altı ay önce ürkek bakışlarla gelmişti o kız bu eve. Başına gelecekleri bilmeden. Küçücük yaşında karnında beş haftalık bir bebek olduğunu öğrenmiş, utana sıkıla girmişti eşikten içeri. O kadar yıkılmıştım ki onu görünce. Hem kendime hem ona acımış, bizi bu adama mahkum eden hayata lanet etmiştim.

Babam 20'im de vermek istemişti beni ona. Zorla ikna edip vazgeçirmiştim. Ama o benden vazgeçmemişti. Efken Bayazıt bu güne kadar her istediğini almıştı. O zaman istediği bendim, almıştı. Şimdi bu genceciği istemişti yine almıştı. Rezil herifin tekiydi. Babamdan da ondan da ölesiye nefret ediyordum.

Minik Meryem...

Kayınvalidemden çekmediği kalmamış, karnında bebeğiyle ölümlerden dönmüş, yine de hayata tutunmayı başarmış güzel kız.

Her gece onu kurtarması için Allah'a dua etmiştim. Babasına hayran gözlerle bakan oğlum ve onun için ellerimi semaya kaldırmıştım her seferinde. Ve yine onlar için dualar edip ellerimi yüzüme sürmüştüm. Kendimi kurtaramayacaktım biliyordum ama benimle birlikte biri daha yansın istememiştim.

Dalgın bakışlarım ve düşüncelerim duyduğum patırtılarla son buldu. Bir şey devrilmişti. Vicdanım sızlarken kocamın ya da bir başkasının bir şey yapmayacağını anladım ve hızla aşağı inmeye başladım. O kadar gürültüye yatağından kalkmaya bile tenezzül etmemişti. Böyle vicdansız bir adamın eşi olmaktan ölümüne utanıyordum. Beni ona veren babamın yüzsüzlüğünden, onun yaptıklarına susan ailesinin terbiyesizliğinden de utanıyordum. Herkesin yerine ben utanıyordum ve yine kabahatli ben oluyordum.

Merdivenleri indiğim gibi seslerin geldiği odaya ilerledim. Yan tarafta süs için duran saksının altında ki anahtarı aldım. Ahırda ki hayvanların bile kapısını rahat etsinler diye kilitlemeyen adamın kızcağıza yaptığı hareketler midemi bulandırıyordu. Hayvanları kadar değerimiz yoktu gözünde. Sırf nikahım var diye insani ihtiyaçlarımı karşıladığını defalarca yüzüme vurmuştu. Nikahım olduğuna şükrettiğim günler yaşamıştım. Bu kızsa çaresizliğin içinde yitip gidiyordu.

İKİ SATIR YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin