Telefonuma gelen mesajla kafamı bilgisayardan kaldırdım kesin gruptan gelmiştir bizim kızların yine dedikodu saati gelmişti. Baktığımda
Bilinmeyen: "Selam 🙋"
Lan bu bilinmeyen kim be manyaklar mı bana mesaj atmışlar.
Hazan: "Kimsin?" Yazmamla çevrimiçi olması bir oldu beni mi bekliyordu lan hızla
Bilinmeyen: "Kim olduğumu bilmeni isteseydim gizliden yazmazdım değil mi?" Dediğinde hızla
Hazan: "Kim olduğunu bulmam uzun sürmez bunu umarım biliyorsundur bir daha bana yazma işim var gücüm var ayol senle mi uğraşacağım ben" dedim ve engeli bastım evet işime geri dönebilirim ben güzel bir teknoloji şirketinde yazılımcı olarak çalışıyorum evet evet yazılım mühendisliği okudum hihihi çatlayın fesatlar. Şu sıralar çok yoğun bir tempoda çalışıyorum ve yemek yemeğe bile fırsat bulamıyorum bazen annemin ağzıma tıkıştırdıkları ile yaşıyorum resmen 😳😳 neyse o yüzden bu bilinmeyen numaranın üzerine fazla düşmedim. Günler birbirini kovalarken çalıştığımız yazılımın başarılı olmasıyla ben de rahat bir nefes alabildim neredeyse 10 gündür şirketin bize ayarladığı otel odasında yatıp kalkıyorum ve toplasanız 10 günde 10 saat uyumamışızdır. Üstümde tayt ve sweatshirtle mahalleye girdim sabah erken saatler olduğu için fırına uğradım
"Cemal amca günaydın" dedim uykulu bir şekilde
"Günaydın kızım hayırdır nereden böyle hiç iyi görmedim seni" dediğinde yorgunca gülümseyip
"10 gündür önemli bir projenin üzerinde çalışıyordum Cemal amca onun yorgunluğu" dediğimde. Arkamdan
"Cemal amca 2 ekmek 2 simit alabilir miyim?" Dediğinde miraç olduğunu anladım. O beni görmezden geliyor ben de onu. Cemal amcaya hızla
"Cemal amca bende 2 simit alayım" dedim o ikimizin istediklerini hazırlarken ben gözlerimi kaşıyordum çünkü artık bilgisayara bakmaktan göz falan kalmadı. Cemal amca
"Oy güzel gözlü kızımmm çok mu kötü oldun" dediğinde uzanıp tezgahın üstünden yanaklarını sıkıp
"Tontoş uyursam geçer merak etme ben kaçar hadi görüşürüz sonra" dedim ve arkamı dönüp hızla kapıya ilerledim Cemal amcanın Miraç'la sohbet ettiğini duydum o insanlarla muhabbet etmez yani şöyle söyleyim benimle diğer herkesle konuşur hal hatır sorar ama benim yüzüme bile bakmaz ha bir de abimle yakın arkadaşlar bazen bize geldiğinde ikimizde birbirimizi yok sayıyoruz o ben yokmuşum gibi konuşur ben de o yokmuş gibi neyse ağır adımlarla yürürken belalım çıktı karşıma Murat bana aşıktı ben onu defalarca uyarmama rağmen hala bana yavşamaktan vazgeçmiyordu. Kollarını açmış bana sarılacakken hızla koluna vurdum
"Murat seni gebertirim oğlum yorgunluktan ölüyorum demem seni mahallede dört döndürürüm bir rahat bırak lan beni çıldırtma" dediğimde bir adım uzaklaştı
"Çok yorgun görünüyorsun gel göğsümde yat uyu diye sarılacaktım" dediğinde Allahım çaldırmamak elde değil yorgunluktan esnedim ve cevap verecekken
"Murat hadi kardeşim uza az öte de oyna" dediğini duydum Miraç'ın hayır ona neydi Murat korkuyla
"Miraç abi sende mi buradaydın" derken ben umursamazlıkla muratın yanından geçip gittim evet evet bu kadar umursamazım ne yapayım onlar konuşsunlar ben tırtıkladığım simitle karnımı doyurdum eve gidip uyumak kalıyordu bir tek. Hızla bahçe kapısından girecekken aklıma gelen bilinmeyen numarayla yerimde durdum olabilir miydi lan. Hızla arkamı döndüm biraz sesimi yükselttim
"O bilinmeyenden mesajları sen mi attın?" Diye sormamla ikisi de bana bakakalmıştı.