"Selam!"
Kahve renkli saçlı oğlanın kendisine cevap vermeyi bırak yüzüne bile bakmamasıyla kaşlarını çattı mavi saçlı. Diğerinin kulağında gördüğü kulaklıklaysa gülümsedi bir anda. Yanındaki gencin koluna dokundu yavaşca. Uzun olan irkilirken kendisine bakarak kulaklığını çıkardı.
"Üzgünüm. Etrafdaki gürültüyü duymamak için müziğin sesini fazla yükseltiyorumda."
"Sorun değil!"
Dedi hala yüzünde yer alan gülümsemeyle. Kendisinin aksine kahveli olan tamamen düz bir ifadeyle kitabına bakıyordu.
Benden utanıyorsun!
Gülümsemesi sırıtışa dönerken konuştu.
"Eee? Nasıl hissediyorsun?"
"Garip. Yani tüm gün birliktemi olucaz?"
Kafasını salladı onaylarcasına.
"Kısmen."
Diğerinin yerinde kıpırdanmasıyla dudağını sarkıttı mavi saçlı.
"Yoksa bu seni rahatsız mı ediyor?"
Büyüğünün telaşla kafasını iki yana sallaması gözüne aşırı tatlı gelirken bunu söyleyip söylememek arasında kaldı.
"Hayır. Sadece birinin beni sürekli izlediğini bilmek..."
Sol eliyle sağ kolunun dirsek kısmına resmen tırnaklarını geçirerek sıkarken bir yandan da sürekli arkasına bakıyordu tedirgince. Felix bununla kendisini kötü hissederken kendisini açıklama gereği hissetdi.
"Beni yanlış anladın. Tüm gün seni gözetliycek değilim tabiki. Zaten sınıflarımız bile aynı değil sen benden büyüksün bir kere. Ben tüm gün derken tenefüsleri kast etmiştim aslında."
"Her kes bize bakıyor."
Hyunjinin etrafı süzerken konuşmasıyla şaşırdı Felix. Bunun az önce söyledikleriyle hiç bir alakası yoktuki.
"Ne?"
"Neden bize öyle garip bakıyolar? Biriyle konuşmam bu kadar anormal bir durum mu sizin için?"
Hyunjin geldiğinden beri ilk defa Felixe bakarken heyecanlandığını hiss etdi mavi saçlı. Kafasını salladı ardından aşağı yukarı.
"Yanii. Biriyle konuştuğunu hiç görmedik sonuçta. Cidden bunu nasıl başardınki? Hiç mi ilgini çeken birileri olmadı? Yada arkadaş olmak istediğin biri?"
Aslında Felix bunların hepsinin cevabını kendisi biliyordu. Sonuçta böyle olan tanıdığı tek kişi Hyunjin değildi. En yakın arkadaşı Chanında Hyunjinden pek farkı yoktu hatta arkadaşının durumu daha da vahimdi bile diye bilirdi çünkü Hyunjin Chanın aksine açık sözlüydü ve aklındakini birilerine söyleye biliyordu fakat Chan için durum bir az farklıydı.
"Oldu aslında..."
Hyunjin gözlerini kaçırarak sanki çok büyük bir suç işlemiş gibi mahcupca söylemişti bunu.
"Kim peki? Kaç kişi? Biriyle konuştun mu hiç?"
Kafasını hayır anlamında iki yana salladı Hyunjin
"Konuşmadım."
"Niyeki? Kim söylesene?"
Çekinerek kenarda oturan iki kişiyi gösterdi Hyunjin.
"Ciddi olamazsın!"
"Niyeki? Kötüler mi? Yani ben pek tanımıyorum. İsimlerini bile bilmiyorum sadece gördüğüm kadarıyla ilgimi çekmişlerdi. Sen tanıyor musun?"