3

321 33 5
                                    

Emre ve Volkan, acilden ileri girmişlerdi. Barış'a kısa bir tedavi uyguladıktan sonra serum takmışlardı ve şuan Emre ile Volkan naşında oturmuş bekliyordu. Barış ise eskiden İsmail ile ilk tanıştıkları zaman İsmail'e söylediği şarkıyı mırıldanıyordu.

•Geçmiş

"Hem gündüzüm, hem gecem. Her saniyem, her bir hecem. Her cevabım sensin, hem de her bilmecem..."

"Durup baktım göz ucuyla, başka biri vardı yanında. Sakin kalamazdım benim, olacağını bilmesem..."

•Geçmiş

İsmail kızardığı için kafasını cama doğru çevirmişti. Barış ise şarkıya devam etmişti.

"Bilmem kaç yüz kişi içinden, gördüm deli gözlerini birden, belki tanımazdım seni, o konsere gelmesen... Gece sonunda kayboldun, baktım sana yok olmuştun, sakın kalamazdım benim olacağını bilmesem..."

Şarkının bir bölümünü atlayarak söylemeye devam etmişti Barış.

"Bahsettiğim seks değil, o da içinde ama tek değil. Türkçe yazılmış bir şiiri, sana çevirircesinden. Saçlarında kayboldum, dudaklarında kavruldum, rüzgarlarında savruldum. Gel durdur istersen???"

.

Sabah olmuştu ve İsmail yanındaki bebek ağlama sesi ile uyanmıştı. Akşamdan belli ölüm uykusuna yatmış gibi uyuyordu ve Altay ile Kerem'de uykusunu alması için onu uyandırmamış, Atakan'ı iyice sevip yorduktan sonra uyutup İsmail'in yanına bırakmışlardı.

İsmail, Atakan'ı kucağına aşığ ayağa kalktı ve salona doğru ilerledi. Kerem ve Altay uyanıktı.

"Günaydın uyuyan güzel."

Dedi Altay dalga geçerek.

"Artık umursamıyorum Altay istediğin kadar geçebilirsin dalganı."

"Ha bu arada İsmail birşey diyeceğim sana."

"Efendim Altay?"

"Dün işte Emre ve Volkan abi hastanede sabahlamış, Emre abinin storysinden gördüm. Bende bize kahvaltıya gelin dedim, hem sürpriz misafirde var dedim. Ve Barış'ta gelebilirmiş."

"Barış ne alaka?"

"Barış dün fazla alkolden bayılmışta, midesini yıkamışlar sanırım."

"Anladım tamam, gelsinler."

"Biz Kerem ile kahvaltıları hazırlayalım, sende otur Atakan'a bak."

"Akıl verdiğin için saolasın Altay bey."

Altay, Kerem'i omuzundan tutup kendine çekti ve mutfağa gittiler. İsmail'de koltuğa oturup oğlunu göğsüne koydu. Daha sonra aklına gelen ana kucağı ile oğlunu koltuğa koyup yanına yastık koydu ve ayağa kalktı.

Büyük çuvalı getirip içini açtı ve içinde sallanır ana kucağının parçalarıno çıkarttı. Ana kucağının parçalarını taktıktan sonra koltuğa biraz yaklaştırıp oğlunu içine koydu. Sonra çuvalın ağzını tekrardan bağlayıp geri yerine götürdü. Koltuğa oturup tek ayağı ile de ana kucağını sallamaya başladı.

...







Böyle sevmek olur mu? - BaismHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin