Askerin iri iri açılmış, ışığını yetirmiş gözlerindeki o boş ifade, bir anda yerini matğını berrak dünyasına bıraktı. Daha yermi yaşında yoktu belki de. Beyaz teninin üzerinde korkuyla yanan ela gözleri vardı. Düşman komutanım, düşman geliyor... dedi soluk soluğa. Düşman tabii ki gelecek mehmet, peki sana kaçmak mı, direnmek mi düşer? Söyle bana mehmet, neden bu haldesin?
Asker mahçup bir tavırla kaçırdı bakışlarını, Arkadaşlarım kaçmaya başlayanınca...
Şimdi beni dinle, diyerek askerin omuzuna babacan bir şevkatle kavradı Talat bey, sana geri dönmeni ve kaçmakta olan arkadaşlarından vazgeçirebildiklerini etrafında toplaması emir ediyorum gerekirse bunun için onları tehtit edebilir havaya ateş açabilirsin anlaşıldı mı?
Asker hayret ve acı dolu bir inlîtiyi de peşi sıra koyuvererk,
Beni cezalandırırlar, dedi.