İYİ OKUMALAR DİLERİMMM
GİRİŞ
Ben Eylül Aydın 18 yaşındayım ve hayır Eylül ayında doğmadım.
İsmimden dolayı bu soruyu çok alıyorum ismimi annem koymuş sebebini sorsamda maalesef söylemiyor. Yani bende sizler gibi ismimin anlamını, sebebini merak ediyor ve bilmiyorum. Ama ismimi çok seviyorum. Ben kim miyim ben kuyruğu kopmuş bir uçurtmayım. Ordan oraya savrulan bir uçurtma. Şiddetli rüzgarlara, fırtınalara, yağmurlara rağmen ayakta kalmış bir uçurtma...
1. BÖLÜM: İlk Karşılaşma"Günaydınn" arkadaşım Ezgi'nin sesiyle tüm düşüncelerimden uzaklaştım. Ezgi benim en yakın arkadaşım ve evet biz ikimiz aynı evde kalıyoruz. Kendisi benim ev arkadaşım olur.
"Günaydınn" dedim Ezgi'ye neşeli bir ses tonuyla. Ben uyanana kadar kahvaltıyı hazırlamış ve hatta okul için hazırlanmış bile. Ben mi? Ben daha yataktayım. Yataktan kalktım beyaz mavi benekli yatak örtümü örttükten sonra büyük bir yorgunlukla banyonun yolunu aldım. Elimi yüzümü soğuk su ile bolca yıkadıktan sonra o sabah ilk defa aynada kendime bakmıştım.
Yorgun, halsiz, bitkin o yüzüme, bedenime. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odamın yolunu aldım hava hafif esiyordu fakat soğuk değildi. Üstüme krem ince, uzun kollu ama kısa bir elbise giyindim. İnce, kısa bir kot ceket de giyinip kumral saçlarımı tepeden bağladım. Kahküllerimi de düzelttikten sonra hafif renk bir ruj ve rimel sürdükten sonra mutfağa doğru ilerledim.
Ezgi hayatımda gördüğüm en enerjik insan olabilir. Herşeye pozitif bakan ve hep mutlu duran o kız, Ezgi. Benim en yakın arkadaşım arkadaştan da öte kardeşim. İkimiz de sessiz bir şekilde kahvaltı yaptık normal şeylerden konuştuk. Ezgi sürekli hem okuyup hem çalışmak istiyor ama ben buna karşı geliyorum çünkü okula yetersiz olma ihtimali çok yüksek aramizda her gün olduğu gibi bu konuşmalar tabii ki geçti. En sonunda evden çıkıp okul yolunu aldık. Yani Ezgi okul yolunu aldı. Bizim hikayemiz de Ezgi okuyan ben çalışan tarafım Ezgi hukuk okuyor.
Ben Ezgi'den iki yaş küçüğüm yani Ezgi 20 yaşında ve üniversite 2. Sınıf. Ben istediğim bölüme gidemedim. Bu sene tekrar deneyeceğim bu sırada da çalışacağım. Evde pek zaman harcayamıyorum sabah çıkıyorum bir restoranda garsonluk yapıyorum öğlen çıkıyorum dershaneye gidiyorum dershaneden çıktıktan sonra tekrar restorana gidiyorum yani evi sadece yatmak için kullanıyorum.
Restorant bugün çok sakindi hiç olmadığı kadar hemde. Sebebini pekde merak etmiyordum açıkçası. Restorant sahibini yani Rıza Bey'i çok sevdiğimi söyleyemem o yüzden Bizim için az müşteri her zaman daha iyidir. Derken kapı açıldı hızlı ve sert adımlarla bir genç girdi. Sanki biz onun emir kuluymuşuz gibi " bana bir filtre kahve getirin." Demesi sinir bozucuydu sanki babasının mekânı. Ben Eylül kimse bana emir veremez tam hesap sormaya giderken bir el sol kolumdan tutup beni durdurdu.