-4-

393 39 22
                                    


Derslerime zorlu ve dikkatim dağılmış bir başlangıçtan sonra, sonunda kötü
düşüncelerimden kurtulmayı başarmış ve dikkatimi çalışmalarıma odaklamıştım. Yaz tatilinin bir kısmı full çalışıp bir kısmını da dönemin ikinci yarısında Alexia için bazı sınav ve revizyon notları yazmaya harcadığım için bitmişti. Onu gerçekten tekrar görebileceğimden tamamen emindim. Hoş bir kıza benziyordu ve ben onunla arkadaş olmaya karşı çıkmazdım. Onun gibi insanlarla geçinmek benim için kolaydı; çalışkan, rahat,nazik ve güvenli. Annemin eve getirdiğimi görünce çok sevineceği türden bir kızdı; Demir'in hemen hoşlanacağı ve benim hakkımda dedikodu yapacağı türden bir kızdı.

Sabah dersleri yavaş yavaş devam ediyordu, teneffüs geldiğinde midem guruldamaya başlamıştı. Kısa tatil sırasında Zehra ile buluştuğum için onu es geçip, erkenden bir sonraki sınıfıma gitmeyi ve orada bir şeyler atıştırmayı seçtim. Masalar düzgün bir şekilde sıralanmıştı ve her masa iki kişilikti.Şimdi sınıfta tek başıma otururken, arka planda klima tembelce uğulduyordu rahat bir nefes verdim. Dersten önceki garip karşılaşmamızdan bu yana Elif'i hiçbir yerde görmemiştim ya da duymamıştım ve muhtemelen dersi asip sigara içtikten sonra kampüsten ayrıldığı düşüncesiyle kaslarımın gevşediğini hissettim.

Belki o sabahki kızla ya da ekibinden başka bir kızla gitmiştir. Her iki durumda da, o burada değildi, bu yüzden mutluydum; ondan kaçınmak için omzumun üzerinden bakıp köşelerden eğilmek zorunda kalmamak güzeldi.

Bu sabah tramvay' da okuduğum kitabı bir paket bisküviyi yırtıp birkaç tanesini ağzıma atarken açtım, dirseğimi masaya dayayıp başımı açık avucuma yasladığımda yüzümde küçük bir gülümseme vardı. Zaman yavaş geçiyordu, sınıfta tek gürültü, çevirdiğim sayfalarım ve arada sırada çıkan çıtırtı sesleriydi. Yirmi dakikalık aranın yarısında kapı aniden açıldı ve sıramda zıplamama neden oldu.
Saçları geriye doğru dağılmış, birkaç tel gözlerinin üzerine düşmüş olan Elif, koyu kaşlarını çatmış, gözleri inanılmaz derecede parlak ve bana bakarken orada duruyordu. Kapıyı arkasından kapatırken ağzım açıldı, uzun bacaklar çok geçmeden sağımdaki sandalyenin yanında durdu.

"O sandalye'ye oturmaya cesaret etme," diye yalvardım zihnimin içinden, gözlerim Elif'in vücuduyla yanımdaki sıra arasında geziniyordu. "Yapma, yapma, yapma, yapma... ah, kahretsin." Elif ağırlığını sandalyenin üzerine bırakmadan önce ayaklarıyla sandalyeyi itip oturuken hiçbir şey söylemedi. Elif bitkin bir iç çekip kollarını
göğsünün üzerinde birleştirdiğinde, gömleğinin
kollarını dirseğinin kıvrımının hemen altına kadar çektiği için sol koluna dağılmış koyu renk
dövmeleri ortaya çıkmıştı hafifçe yutkundum. Sert sırada rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu.

"Ş-şey" diye başladım ama Elif sadece homurdandı ve bana solgun bir bakış atmak için tek gözünü açtı.
"Ne?" diye sordu, sesi kalın ve boğuktu
"Hiçbir şey" dedim kısaca, yalan dilime biraz ekşi geldi. Zihnimde pek çok soru dönüp duruyordu ama yoğun bir şekilde yutkunurken onları bastırdım; göğsüm sıkıştı ve gözlerimi etraftan çekip Elif'e baktım. Sınıfın sessizliğinde, başı yavaşça göğsüne düşerken nefesinin yavaşlamaya başladığını duyabiliyordum, uyuklarken dudakları hafifçe aralanmıştı.

Sabahın geç ışıklarının gölgeleri, her nefes alışında titreşen uzun kirpiklerine gölge düşürüyordu. Kitabımı sessizce kapatıp elimle masanın
üzerindeki kırıntıları silkeleyerek Elif'in yüzüne tekrar baktım ve onun neden tüm gün boyunca boş bir sınıfta yanımda oturup uyuduğunu merak ettim. Yanında uyandığımdaki haline o kadar benziyordu ki, bu düşünce titrek bir nefes vermeme neden oldu.
Gerçekten biraz güzeldi. Ama sadece biraz.

"Gördüklerini beğendin mi?" Elif birden konuşurken, sırtım yanımdaki duvara çarpana kadar ondan uzaklaşırken dudaklarımdan bir ciyaklama kaçtı. Elif'in ağzı biraz yukarı kıvrıldı ama o her zamanki umursamaz bakışına bürünüp bana doğru dönerken gülümsemesi tekrar kayboldu.

[İlkEl]You belong to me  -(g!p)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin