Elif öğle yemeği zili bile çalmadan sınıftan çıkmıştı ve beni deneyimizin planlarıyla masanın üzerine yayılmış halde bırakmıştı. İç çekerek bütün dağınık kağıtları bir araya topladım ve klasörüme tıktım. Üzerindeki karalamaların çoğu benim akıcı el yazımla yazılmıştı ama birkaçında Elif'in sert el yazısı da vardı. Planlamanın çoğunu ben yapmıştım ama Elif birkaç kısa fikirle bana katıldığında, en azından deniyormuş gibi görünmek için çaba gösterdiği için minnettar olarak onları dikkate aldım.İstediğim notları aldığım sürece iyiydim.
Odadan çıkarken Eda hoca'ya teşekkür ettim, kadın elini sallarken notlarından başını kaldırmadı, hızlı bir şekilde dolabıma doğru ilerledim, Zehra çoktan oradaydı ve sabırsızlıkla beni bekliyordu. Çantamı çıkarıp dolaba tıkan Zehra, beni aceleyle kantine götürürken neredeyse tökezletiyordu; kantin yiyecek bir şeyler almaya çalışan insanlarla doluydu.
Zehra ile yoğunlaşan kalabalığın içinden geçmeye çalışırken kaşlarımı çattım, başaramayacağımı anlayınca Zehra'ya para uzatıp ne istediğimi söyledim, hafifçe esneyerek, kalabalığın arasından sıvışmadan önce parayı eline tutuşturdu.Kantinin kenarları boyunca geri çekildim ve kalan
kalabalığın başlarının üzerinden Zehra'yı aramaya çalıştım;Hâlâ tezgaha ulaşmaya çalışıyordu."Selam, İlkin!" Kalabalığı yarıp geçen bir ses, sesin nereden geldiğini anlamayarak etrafıma baktım.
Arkamdan bir kahkaha yükseldi ve ardından omzumda bir dokunuş hissettim. Döndüğümde Alexia'nın bana gülümsediğini gördüğümde şaşkın yüzüm daha da aydınlandı. Elinde kahverengi bir kese kağıdı tutuyordu ve yanıma geçip kalabalığa bakarken, Zehra'nın makarna kutusunu sanki yeni doğmuş çocuğuymuş gibi başının üstüne kaldırırken muzaffer bir edayla gülümsediğini görünce kaşını kaldırdı... Ben gülüp omuz silkerken Alexia,"Okulumuzun Aslan Kral'ın canlı versiyonu olduğunu bilmiyorudum" dedi.
"o kadını tanımıyorum" dedim, Alexia, gülerken burnu sevimli bir şekilde kırışıyordu. Zehra yanıma gelip gevşekçe omuzlarıma dolandığında göz devirdim.
"Evet, kesinlikle onu tanımıyorsun," dedi Alexia, Zehra yüzünde sıcak bir gülümsemeyle Alexia'ya dönmeden önce bana baktı.
"İlkin'le konuştuğun için teşekkür ederim, insanlarla hiç konuşmadığı için asosyallikten gebereceğini düşünmeye başlamıştım." dedi, ben donarken Alexia elinin arkasından zarif bir şekilde kıs kıs gülerken sahte bir hıçkırık attı. Elif'in vücudumdaki dövmeli kolunun görüntüleri bir an bile kaçırmadan aklıma geliyordu. Başımı sallayarak Zehra'nin kolunun altından çıktım ve Alexia'ya dönmeden önce ona kısa bir dirsek geçirdim.
"Onu görmezden gel" dedim, Zehra sızlanırken Alexia bana nazik bir şekilde gülümseyerek, başını avludaki masalardan birinin etrafında oturan bir grup insana doğru uzattı.
"Arkadaşlarımla burada öğle yemeği yiyoruz. Bize katılmak ister misin?" diye sordu Alexia, şefkatle kolumu çekerken gözleri umut doluydu.
"Karşılığında sana matematik notlarımı vermek zorunda değilim, değil mi?" diye sordum, Alexia göz kırpıp sahte bir şekilde elini ağzına götürüp Aaaaaa derken bende hafifçe güldüm. Alexia beni, arkadaşının masasına doğru çekerken ,elleri hâlâ kolumun üstündeydi onlara yaklaşırken
hepsi merakla başını kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[İlkEl]You belong to me -(g!p)
FanfictionBiraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Elif şahin'nin çarşaflarında uyanmak? İlkin için bir kabusun canlanmasıydı.