Hayat hakkında düşündüğümde herzaman değişik hissediyorum, bazen "Ulan eğlenceli yaşamak" diyorum, bunu düşündükten sonra etrafıma bakıyorum, hayatın iyilikleri ve kötülüklerini tartıyorum kafamda, bana 5 dakika gibi gelen bir vakit geçiyor üstünden, hem düşünüyorum hemde arkadaşlarımla konuşuyorum. Sonra farkediyorum, aslında arkadaşlarım dediğim insanlar bile beni küçümsüyor. Herzaman aynı sonuca varıyorum, insanların yanında fazla durmak istemiyorum sonra, çekip gidiyorum oradan, saate bakıyorum, aslında 5 dakika değilmiş geçen süre 1 saatmiş. Bazen zaman hızlı geçiyor, insanlar bunun eğlendiğimiz zaman olduğunu söylüyor ama ben öyle düşünmüyorum, asıl zaman düşüncelere daldığında hızlı geçiyor, eğlendiğin zaman yavaş. Sen 1 saat geçmiş sanıyorsun ama daha 10 dakika geçmiş ve sen oyunda dışlanan taraf oluyorsun bir anda, benim derdim dışlanmak değil, alıştım artık ona. Hayatta daha acı verici şeyler var, öyleler ki doğmak bile ağır geliyor insana. Nerede olduğunu, ne yaptığını, neyden zevk aldığını düşünemez oluyorsun bir süre sonra, "Ne de olsa ne yapsam, nerede olsam da aynı şeyler oluyor" diye düşünüyorsun. Düşünmekten vazgeçiyorsun ama seni hayatta tutan yine o oluyor. Merak ediyorsun herşeyi ve birden kendini tekrar düşünürken buluyorsun, "Neden böyleyim? Neden böyleler?"
Birden yine kendimi o lanet olası insanların içinde gülerken buldum, -tabii maske takarken desem daha doğru olur- dıştan eğlenceli, sıkılmayan ve üzülmeyen bir aptal gibi göründüğüme bir kere daha eminim şimdi, ne kadar hiç üzülmüyor gibi görünsemde içimde fırtınalar kopuyor. "Nasılsın?" diyor biri, gülüyorum. "İyiyim, sen?" Aslında içimden hiç iyiyim demek gelmiyor, kötüyüm demek istiyorum, herşeyi anlatmak istiyorum ama olmuyor, insanlar öyle ki bunları acınası buluyorlar. Eğlenceli ya da içini döken bir insan olduğumu düşünüyorum. Her iki tarafta da insanlar bana aptal derdi, bu yüzden gerçekten herşeye gülen bir aptal gibi görünmeyi seçiyorum. Eğer içimi dökseydim birine, bana "Sende ne abartıyorsum be" derdi bundan eminim. Benim yüzüme demezdi ya da arkadaşlarıyla konuşurdu. İnsanlar böyle, kendilerini havalı ve zeki sanıyorlar ama değiller. İyi bir arkadaşım diyorlar ama kendilerini övüp seni gömüyorlar, üstüne geliyorlar, sonra ise "Şaka yaptım" diyorlar. Bazıları beni kopyalardı, sonra da "Öyle düşünmüyorsun değil mi" diye sorardı. Onları kaybettim, aslında isteyerek bıraktım onları. İnsanlar böyle ikiyüzlüler, kendilerini mükemmel sanarlar ama aslında bir bok bilmezler. Olduğunca uzak durmaya çalışıyorum onlardan, uzak duramadığımda ise palyaçoluk görevini üstleniyorum ve onları üstümden atıyorum. Eve gittiğimde rahatlıyorum, birdaha keşke onları görmesem diye düşünsem de okula gitmek benim görevim. Bu konu da asla kafama estiği gibi davranamam. Taklitlerden ne kadar sıkılsamda, sahte gülümsemelerden ne kadar sıkılsamda yapmalıyım. Onlar kendileri hakkında konuşup bana da sormadan kendimden uzaklaştırmalıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐍𝐞 𝐝𝐞 𝐨𝐥𝐬𝐚 𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫 𝐠𝐢𝐛𝐢𝐲𝐝𝐢𝐦
General Fictionİnsanlardan nefret eden bir kızın düşündüğü şeyleri yazdığı bir defter