Min Yoongi
Gözlerimi dinlendirmek için kapattığımda uyuyacağımı düşünmemiştim. Fakat sabah uyandığımda yeni yeni anlamıştım uyuduğumu.
Dün gece komutan Taehyung ile konuştuktan sonra uyumuştum daha doğrusu uyumamak için dirensemde uyumuştum.
Kahvaltıda askeriye de gizli gizli yaptığım tabloların duvara asıldığını görmüştüm. Şokla ağzımı açıp komutanların olduğu yere baktım. Taehyung komutan telefon ile konuşuyor, diğer komutanlar ise kendi hallerinde gülüşüyorlardı.
Kollarıma vurup komutan Jeon ile olan konuşmalarını göstermeye çalışan Jimin'e göz devirdim.
"Hadi ama Yoongi! Baksana şuna aşık bence-"
Bir şey fark etmiş gibi kendi sözünü yarıda bırakıp diğer cümlesine geçmişti. Gözlerinin baktığı yere baktığımda geçen günlerde çizdiğim ama bir anda ortadan kaybolan tablonun orda olduğunu gördüm. Üzerindeki kahve lekesi onu eski bir tablo gibi gösterirken renklerin canlılığı yeni yapılmış bir resim gibiydi.
"Sırf bunları yapmak için mi uyumuyorsun sen!? Hem bu resim kaybolmamış mıydı? Hey! Baksana! Ayakta uyuyorsun."
"Bilmiyorum Jimin. Uykum var bak gözlerime uyku akıyor."
Gözlerimin altı şu son zamanlarda iyice morarmıştı. İçtiğim suyu masaya koyup gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi tekrar açtığımda komutan Taehyung'un iri bedenini karşımda göreceğimi düşünmüyordum.
"Min Yoongi. Kalk asker! Gözlerinin altı neden mor? Son zamanlarda ki uyuşturucu vakasını biliyorsundur umarım."
Gözlerimi şokla açıp ima ettiği şeye kırılmıştım. Ufak tefek bir şey olabilirdi ama yine de kırmıştı.
"O uyuşturucu kullanmıyor komutanım. Sadece geceleri resim çizdiği için gözlerinin altı mor."
Benden önce lafa atlayan Jimin, komutana kafa tutuyordu. Yanımıza yavaş adımlarla gelen Jeon komutanı görünce Jimin'e kaş göz yapmıştım. Anlamamıştı.
"Asker Jimin. Sesini kesip otur. Geceleri resim çiziyorum diye uyuşturucu da kullanabilir. Sonuçta resimi bahane edip her gece çalışıp duruyor sonrasında da Kyun komutana sürtüklük yaptığı için sabah hiç bir koşuya gelmiyor."
Dedikleriyle gözlerim dolmuştu. Neden bana böylesine bir kin duyuyordu.?
Jungkook komutan onu omzundan tutup götürmek istese de gitmiyordu. Gözlerine dolu gözlerimle bakıyordum. Merhamet yoktu, sevgi yoktu ve en önemlisi de aşk yoktu.
Kim Taehyung, herkesin deyimiyle duygusuz komutan.
"Bu dediklerinizi hak etmiyorum. Lütfen böyle konuşmayın, kimseye sürtüklük yapmıyorum."
Ağlamamak için dudaklarımı dişliyordum. Sesim titriyor, önüme geleni söylememek için ağzımı kapalı tutmaya çalışıyordum.
"Dudakların kanıyor."
Ardından hemen bağırdı.
"Herkes bahçeye! Sabah sporuna! Gelmeyen her askere 2 saat yüzme cezası."
Kafamı öne eğdim ve yerimden kalktım. Jimin, Jungkook'a kızıyordu Taehyung'u göndermediği için.
Hızla bahçeye çıkarken bir anda önüme çıkan bedenle geriye sendeledim. Komutan Taehyung peşimi bırakmıyordu.
"Ne bu ağlama taktikleri? Sana acıyacaklar mı sence? Pek zannetmiyorum. Eziğin teki gibisin asker, güçlen."
Beni arkasında bırakarak giden Taehyung komutana baktım. Gözlerimden akan yaşlara karşıt kısık bir küfür savurdum.
***
Neredeyse 2 saattir koşuyorduk. Hemen yanımızda olan Taehyung komutan bizi izliyordu. Üzerindeki asker yeşili kaslarını belli eden bir tshirt vardı. Bakmamaya çalışsamda çoğu kişiye uyup bende arada göz gezdiriyordum.
"Yoruldun mu Yoongi?"
"Daha değil Woo."
"Geçen gün, senin adını verdiğim için özür dilerim. Sinirliydim ve komutan öyle kızınca işte."
"Sorun yok, abartma."
Omzunu sıvazladım. Bana gülümseyerek bakarken kendimden habersiz gülümsedim ona.
Tabii bu konuşmalar şeytanın 2. oğlu Taehyung komutanın kullağına gitmişti. Yanımıza doğru adımlayıp ikimizi de korkutacak bir sesle bağırdı.
"Konuşmayı kesin! İşinize bakın. Daha 15 dakikanız var! 15 dakikanın 1 saat 15 dakika olmasını istemezsiniz. Öyle değil mi?"
"Evet komutan."
"Evet komutanım."
Koşmaya devam ederken susadığımı hissetmiştim. Sabah koşuya başlamadan önce su içmeliydim, sahi bugün hiç su içmemiştim.
Eun woo sanki susadığımı hissetmiş gibi yanında sürekli bulundurduğu su şişesini uzattı. Gülümseyerek suyu elime aldım, buz gibi olduğu dışındaki buhardan belliydi.
Suyu kana kana içerken komutan Taehyung herkesi durdurmuş sıraya sokmuştu.
"Bugünlük bu kadar. Uğraşmamız gereken işler var. Nöbetçiler yerlerini bıraksın, bugün yeni nöbetçiler olacak. Adlarını saydıklarım ormanlık alana dağılsın. Min Yoongi! Kim Yeon! Park Jimin! Han Jisung! Lee Minho! Kim Seok Jin! Herkes dağılsın. Min Yoongi odama."
Al işte adam bana takmıştı. Ona aşık olmama rağmen bazen gıcık oluyordum bu hareketlerine. Bende okuyup doktor olmuştum ama böyle hava atmıyordum.
Ailem bedelli askerlik yapmamı istese de vatani görevimi yerine getirmeliydim ve getiriyordum da.
Sonunda siyah kapılı odanın önüne geldiğimde derin nefes aldım. Kapının önünde yazan ORG.K.K.T.H (Orgeneral komutan Kim Taehyung.) yazısıyla 5 saniye bakıştım. Sonrasında kapıyı çalarak içeri girdim.
"Beni çağırdınız komutanım. Bir sorun mu var?"
Başını defterden kaldırarak derin bir nefes aldı.
"Doktor musun?"
"Evet komutanım. Mesleğimi 3 senedir yapmaktayım. Özel bir hastanede çalışmaktaydım fakat askerlik görevim için geldiğimden beri mesleğime ara verdim."
"Pekala, biliyorsun ki doktorumuz Do- Yun mesleğini bıraktı. Askeriye de kimse doktorluk yapmak istemiyor. Senden başka bilgili bir doktorumuz da yok."
Dikkatla onu dinliyordum. Konunun nereye çıkacağını biliyor gibiydim. Eğer benden burası için doktorluk yapmamı isterse hemen kabul ederdim.
"Demem o ki;
Bizim için askeriye de doktorluk yapar mısın? Para konusunu hallederiz."Kalbimi tutmuştum heyecanla. Tabi ki de kabul edecektim. Aşıktım ben mesleğime hele ki vatanım için yapacaksam daha da aşıktım.
Bağırmamaya çalışsamda yüksek çıkan sesimle konuştum.
"Emredersiniz komutanım!"
Gülümsedi. Bana gülümsemişti, bana evet bana gülümsemişti.
"2 gün sonra başlarsın. Hadi akşam yemeğine yetişmemiz lazım. Hızlı ol da bugün ki nefes tutma antrenmanına başlayalım."
***
Sıra bana gelmişti. Komutan Taehyung gözleriyle suya girmemi işaret edince yavaşça suya girdim. Sudan deli gibi korkuyordum fakat yapmalıydım, derin bir nefes aldım ve komutanın işaretiyle suya girip burnumu kapattım.
Başım dönüyordu. Komutanın sudan çık diye bağırışlarını duysamda çıkamıyordum. Gözlerim benden izinsiz kapanıyordu.
Baş karakterler ölmezlerdi değil mi? Ben neden ölüyordum şuan?
○
Yazım yanlışları varsa affola. Okumadan yayınlıyorum. Görüşmek üzere. Sizi seviyorum💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan|Taegi
General Fictionasker yoongi: komutanım, çizdiğim resmi neden çöpe attınız?