4.

129 20 20
                                    

Kim Taehyung

Başımın belası Min Yoongi ile hastanedeydim.

Saatler önce suda 2 dakikadan fazla kalması ile hepimiz işkillenmiş ve korkmuştuk, geri karaya çıkmasını söylediğimizde ses alamamıştık.

Yaşadığım endişe ile hızla denize atlamış herşeyimi kaybetme korkusunu hissetmiştim. Rütbemi kaybedebilirdim bir asker bozuntusu yüzünden.

Sonrasında ise onu hızla hastaneye getirmiştim. Tanrıya şükür ki şuan gayet iyiydi sadece 1 gün bekleteceklerdi.

Şuan ise yaptığım tek şey Yoongi'nin karşısında oturup sinirli sinirli ona bakmaktı.

"Herşeyimi kaybedeceğim zannettim asker!"

Gözleri bir anda parlamış ve şokla ağzını açmıştı. Bu ifadesi bir anlık hoşuma gitse de hemen kendime gelmiştim.

"Ne? Yani şey,
Ben herşeyiniz miyim?"

"Hayır. Sen değil, rütbem. Eğer orada ölseydin ben sorumlu tutulacaktım. Sen benim için sadece askersin. İyileş ve revirde hemşire olarak işe başla."

Gözlerinde kırıklığı tam anlamıyla görmüştüm. Dolu gözleri daha fazla dolmasın diye dudaklarını ısırırken içim acımıştı nedense.

Daha fazla konuşma uzamasın diye yerimden kalkıp kapıya doğru adımladım tam kapıyı açıp çıkacakken duyduğum cümleler için durmak zorunda kaldım.

"Komutanım? Neden beni sevmiyorsunuz? Ben sizin için asker parçası mıyım gerçekten? Bu kadar değersiz miyim gözünüzde? Lütfen bir kerecik beni sevmeyi deneyin. Benden nefret etmeyin, ben size hiç bir şey yapmadım...

Lütfen, lütfen yapmayın bunu. Siz bana böyle nefretle bakarken çok canım yanıyor. Ben orada ölseydim umurunuzda olmayacak gibi konuşmayın. Biliyorum üzüleceksiniz hatta-"

Ona bakmadan konuşmaya başlamıştım. Dolu gözlerini burdan bile hissediyordum hatta göz yaşları güzel gözlerinden çıkmıştı.

"Orada ölseydin yanan kariyerime üzülecektim. Neden bir asker parçasına bu kadar üzülüp seveyim ki?"

Ağlıyordu.

Kelimelerimden sonra ağlıyordu. Yakmıştım canını, herkesin canını yaktığım gibi onunda canını yakmıştım.

"Siz tam bir-"

"Sus asker. Uyumaya bak gece gelirim."

"Defolup gidin."

Odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapatmıştım. İçeriden gelen hıçkırıklı ağlama sesleri moralimi bozuyordu.

Aklımda hızla hastaneden çıkıp birazcık içmek vardı sadece.

Arabama binip hızla deniz kenarına sürdüm. Yolda giderken çalan şarkılar üzülmemi sağlıyordu. Aşk ne bilmezdim ben. 9 senedir aleksitimi hastasıydım ve çoğu duyguyu unutmuştum. Hislerim yoktu ama üzüntü kalmıştı nedense üzülmek vardı.

Radyoda çalan şarkı gülümsememi arttırdı. Deli gibi gülümseyip şarkıya eşlik ediyordum.

"Çoktan unuturdum ben seni
Çoktan!
Ah şu şarkıların gözleri kör olsun."

Deniz kıyısına geldiğimde arabayı hızla park  ettim. Arabadan inip siyah ile mavi karışımı manzaraya baktım.

Işıklar yanıyordu her bir yanda. Sonra ışıklar tek tek söndü, kalbimdeki duygular gibi.

Cebimden sigara paketini çıkarıp hızla yaktım sigarayı. Ağzıma koyup içmeye başladım. Dumanı havalandıkça içimde ki üzüntü gidiyordu.

Sürekli çalan telefonumu sinirle elime aldım. Arayan tek kişiydi, Jeongguk.

"Efendim?"

"Neredesin sen amına koyayım."

"Noldu?"

"Yoongi'nin başında hiç kimse yok. Atak geçirmiş haberin var mı? Yoktur tabii."

Kaşlarım çatılmış hızla ayağa kalkmıştım. Arabama doğru yürürken konuşuyordum.

"İyi mi şuan? Yanına gidiyorum."

"Gitme. Uyuyor şuan. Yi Hyun yanında. Sakinleştirici içirmişler. Sen mi bir şey yaptın Taehyung?"

"Ben hiç bir şey yapmadım."

Telefonu sinirle kapatmıştım. Demek Yi Hyun yanındaydı ha. Beni aramak yerine onu aramıştı.

Bende ne bekliyordum ki. Beni mi arayacaktı o kadar sözden sonra? Ben olsam aramazdım.

Böylesi daha iyiydi benim için, uzaktık.

Arabama binip evime sürdüm. Askeriyeye uğramayacak kadar yorgundum. Beyaz binaya yaklaşınca arabamı park yerine park ettim.

Evime girip yatağa attım kendimi. Min Yoongi'nin ağlayışını unutamıyordum.


İyi geceler guzellerim okumadan gönderiyorum sınav haftasından önce yazalım da

Aleksitimi: Duygusal körlük. Duyguları bilmeme, hissedememe durumu.

Komutan|TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin