final

28 9 144
                                    

They said time would pass, but time went and did not come.

_____☆_____

1 yıl sonra

Yazardan:

Bulutlu ama rüzgarsız bir mart günü yavaş adımlarla önündeki mezarlara doğru yürümeye başlamıştı genç oğlan. Elinde iki adet çiçek ve önünde de iki adet mezar vardı.

Siyah saçları yaz rüzgarı altında sallanan genç ilk önce soldaki mezara doğru bir adım atmıştı. Elindeki çiçeği eğilip oraya bıraktıktan sonra siyah mermeri eliyle okşamıştı.

"Doğum günün kutlu olsun, Hyunjin."

Daha sonra ayağa kalkmış ve yandaki mezara da çiçeği bırakıp üzerindeki tozları silmişti. Ve tekrar soldakine dönüp yine dizleri üzerine çökmüştü.

"Biliyorum gelmeyeli epey zaman oldu ama sana anlatacak çok şeyim birikti."

Daha sonra gülümsemişti.

"Kesin şuan benimle dalga geçiyorsundur sadece bir gün gelmedin ne bu drama diye."

Boğazı düğümlenmişti gencin. Ama yine de ağlaması yoktu. Bu gün güzel gündü ama değil mi?

"Anla beni. Bir gün geçse dahi çok şey yaşıyorum ve senden başka gidecek kimsem olmuyor."

Karşı taraftan bir ses gelmemesi acı vericiydi ama genç bu duruma alışıktı. Mermerin üzerindeki gözlere bakarak konuşmasına devam etti.

"Her gün burada oluyorum ama sana olanlarla ilgili hiçbir şey anlatmıyorum, farkındayım. Ama bu gün senin doğum günün olduğu için herşeyi anlatacağım, kardeşim. Herşeyi."

Daha sonra arabasının arka koltuğuna bıraktığı kocaman pastayı da getirmişti.

"Bu burada dursun. Ben de sana herşeyi anlatayım."

Sessizlik...

"Sen gittiğin günün üç gün sonrası ameliyat olacaktım. Reddettim ve olmak istemedim çünkü benim için bir yaşam sevinci yoktu. Ama sonra senin katilini buldum. Ve onun ölümünü görmeden ölmemeye söz verdim."

Nefeslenip devam etti konuşmasına.

"O gün yeniydi mermerlerin. Tazeydi. Seni ilk kez böyle ziyaret ediyordum. Garipti ama aldırmadım. Seninle hiçbir şey olmamış gibi konuştum. Hatırlıyorsun zaten. Ama sonra bir arama aldım. Jeongin benden hızlı davranmıştı. Elini benden önce kana bulamıştı. Doğru, katil olmuştu ama kurbanı gözler önünde can verirken bile gram vicdan azabı hissetmedi. Onun için bu bir intikamdı. Senin intikamını almıştı. Şuan Jeongin nasıl diye sorarsan, iyi. Her hafta hapishaneye onu ziyarete gidiyorum. Seni soruyor, hala seni özlediğini bil. Ama merak da etme. Yakında çıkacak sevgilin."

Daha sonra elini yeni çıkan göz yaşına götürüp yok etti onu.

"Ağlamak yok, biliyorum. Devam edelim öyleyse."

Sanki minik bir çocukmuş gibi pastayı çıkardı ve dilimledi.

"Hayatımda kötü olaylar gibi iyileri de oldu. Abim askere gitti, Changbin'in de yardımıyla tekrar gitar çalmaya başladım ve şuan yarım bıraktığım hayallerimi devam ettiriyorum. Besteler yapıp geceleri gitar çalarak eğleniyorum işte."

Sonra yanındaki tabağa uzandı ve dilimin birini oraya koyup poşetten kola çıkardı.

"Kuzenim ve Changbin de baya iyi anlaştılar. Harika bir ilişkileri var, kardeşim."

missing you // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin