re

19 9 107
                                    

The emptiness you left behind fills me with longing for more

_____☆_____

Gözlerimi açtığımda dört duvar arası bir yatakta koluma serumlar takılı bir şekilde yanlız başına yatıyordum. Başım çatlayacak derecede ağrıyor ve en kötüsü ise vücudumu kıpırdatamıyordum.

Yaklaşık bir dakika sonra neden burada olduğumu ve yaşadığım herşeyi hatırladım. Gözlerimden ufak bir damla yaş aktı. Kendimi yere vurarak öldürmek istiyordum. Neden karşıma çıktın ki, güzel çocuk? Neden seni görmek zorundaydım ki? Seni görmesem belki herşey daha iyi olurdu. Belki... Daha iyi olurdu.

Ben bunları düşünürken kapı açılmış ve abim içeriye girmişti. Yüzünde sinirli bir ifade vardı, bense ifadesizdim. Baş ucuma gelip sandalyeyi çekerek oraya oturmuştu. Yüzüme bakmıyordu ama içi içini yiyordu, hissediyordum.

"Neden sözümü çiğnedin?"

Gözlerimi ona çevirip bakmaya devam ettim. Konuşacak halde değildim çünkü.

"Senin iyiliğin için yapıyorum bunca şeyi sen niye kendin için çabalamak istemiyorsun?"

Sesi sakin geliyordu ama içindeki tüm acıyla birlikte söylüyordu sanki. Bunu titreyen şakaklarından anlıyordum.

"Söylesene değdi mi?"

Bu sefer gözlerimi tavana diktim. Ağlamamı ancak bu şekilde durdura biliyordum.

"Onu gördüm."

Ağzımdan sadece bu kelime çıkmıştı. Abime dönüp baktığımda ne dediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Kimi?"

Ellerimi de kıpırdatamıyordum ve çaresizliğin dibini yaşıyordum o an. Ama abim beni anlardı ki anlamıştı da zaten.

"İmkansız."

Ona "hayır" anlamında kafamı salladım. Hala inkar ediyordu ama anlatamıyordum işte.

"Minho bu imkansız. O öldü bunu anla artık."

"Ölmedi. Gördüm dedim."

"Bende hayır dedim. Doktorların da söylediği gibi, kötü durumdasın. Halüsinasyon görmüşsün kesin."

Kendimi şu an şu saniye yere vurup paramparça etmek istiyordum aynı gitarım gibi. Ama elimden sadece ağlamak geliyordu.

"Değil. Halüsinasyon değildi."

"KES ARTIK."

Bağırdığı an kendimi çaresiz çocuk gibi salmış ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Chan sinirle yerinden kalkıp odayı turluyordu bir o yana bir bu yana. Hep düşünürdüm bunu, niye bu haldeydim ben? Belki de abim haklıydı. Değmezdi bunca şeye.

"Yeter tamam. Ağlama artık."

Chan sakinleşip tekrar yerine oturunca göğsüme bir ağrı girmişti. Acı yüzünden inlemiştim o da belli ki endişe etmişti.

missing you // minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin