"Evet bu soruyu da Yıldız cevaplandırsın." Uzaklardan kulağımı tırmalayan rahatsız edici ses tonu ve kolumun sertçe dürtülmesiyle yattığım sıradan kafamı hızla kaldırdım dağılmış saçlarımı yüzümden çektiğimde değerli matematik hocamın bana attığı sevgi dolu(!) bakışlarla karşılaşmıştım. İki kolunu birleştirmiş bir ayağına verdiği ağırlığıyla doğrudan gözlerimin içine bakıyordu.
"Daha ne kadar seni bekleyeceğiz Yıldız hanım?" Dediğinde sersemce yüzüne bakmaya devam ettim en sonunda kolumun tekrardan tabiri caizse düşmana vurur gibi dürtülmesiyle yanımda oturan yakın arkadaşıma döndüm siyah saçları, kahverengi gözleri bembeyaz bir teni ve yüzünde dikkatli bakınca belli olan çilleri vardı. Kemerli ama büyük olmayan bir burna ve orta büyüklükte dudaklara sahipti. "Yavaş olsana hayvan."
Tek kaşını kaldırarak bana baktığında bir şey demesine fırsat vermeden emin adımlarla tahtaya doğru yürümeyi planlıyordum ki ayağa kalkmamla karıncalanan ayaklarım bana düşmanmışcasına hareket etmiyordu ve tek adımımda inanılmaz bir biçimde acıyordu.
"Kızım hadi ders bitti!" Derin bir nefesi dışarı vererek Allahtan sabırlar diledim ve adımımı ileriye doğru attım fakat diğer bacağım hâlâ yürümemekte ısrarcıydı.
"Hocam arkadaş yürümeyi unuttu sanırım." Diye bir ses ve ardından gülüşme sesleri geldiğinde arkamı dönerek çok sevgili sınıf arkadaşlarıma sert bakışlar gönderdim ve şansıma bir kez daha lanetler okudum. Hep mi benim başıma gelirdi yahu.
Matematik hocama döndüğümde kahverengi gözleri üstümdeydi ve inatla tahtaya gelmemi bekliyordu.
Görmüyor musun be kadın halimi!
"Anlaşıldı sabaha kadar seni bekleyeceğiz." dedi ve öğretmen masasına doğru ilerlemeye başladı topuklu ayakkabılarının çıkarttığı tok ses beynimin içine içine batıyordu.
"Hocam çabalıyorum bacaklarım beni engelliyor." Dediğimde arkadan gülüşme sesleri yükseldi bir kez daha. Şu anda yürümek için verdiğim çaba takdire şayandı yeni uyanan insana da bu yapılmazdı ki. Neredeydi vicdan? Neredeydi adalet?
"Böyle bahaneyi de ilk defa duydum." Derin bir nefes verdiğimde artık sinirlenmeye başlamıştım ve canım ne kadar acısa da tahtaya doğru yürüyerek elime kalemi aldım ve soruyu çözmeye başladım.
Öylesine zor bir soruydu ki gavur evladına bile acıyıp sorulmayacak türdendi fakat beyin fonksiyonlarımın hepsini devreye sokarak soruyu çözmüş matematik hocasına bakıyordum.
Yüzü bozularak öğretmen masasından kalkmıştı. "Aferin sana zor bir soruydu." Sınıfta soruyu sadece ben yapmıştım bunun gururuyla salına salına sırama oturdum ve oturmamla teneffüs zili kulaklarımı doldurdu. Matematik hocasının sınıftan çıkmasıyla sinirle soludum. "Nefret ediyorum şu kadından."
"Onun da sana pek bayıldığı söylenemez." dedi Ayaz. Koyu kumral saçları ve ela rengi gözleri vardı alıcı gözüyle bakılacak olursa oldukça yakışıklı biriydi ve bir o kadar da çapkın.
"Kahverengi gözleri yeterince korkunç değilmiş gibi o iğrenç topuzunu o kadar sıkıyor ki yüzü de geriliyor ve iyice korkunç bir şeye benziyor."
"O yürüyüşünle asıl korkunç olan sendin bir an felç geçirdin sandım." Bu ses kolumu dürterken az kalsın kıracak olan Defneden gelmişti.
Arkamda oturan Batuhan ayağa kalkarak az önce ki yürüyüşümü taklit ettiğinde diğerleri de ona gülmüştü. "Hiç komik değil! Yürümek için ne kadar büyük bir çaba sarf ettiğimi görmediniz mi?"
"Gördük gördük." dedi Batuhan gülerek ve saçlarını geriye yatırdı. Kahverengi saçları ve yine kahverengi gözleri vardı fakat bembeyaz bir tene sahipti. En az Ayaz kadar yakışıklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia |yarı texting|
Romance"Opia ne demek biliyor musun?" "Hayır ne demek?" "Birinin gözlerine baktığında mutlu olmana sebep olan his demek." "Peki bunu bana söylemenin sebebi nedir?" "Hani sormuştun ya neden sürekli peşimdesin diye Çünkü ben opiamı buldum ve onu tekrar kaybe...