0.0

368 32 8
                                    

Brahim,Jude ve Toni içeride soru soran gazeticini cevapladıkları sırada balkondan yükselen kahkaha seslerine taraftarın gür seside eklenince onlarda merak etmişdiler ne olduğunu. Jude ve Brahim dayanamayarak röportaj işini Toni abilerine devr ettiler. Balkona geçtiklerinde Rudigerin yine mikrofonu eline alıp bir şeyler söylediğini gördüler.

"Noluyor burda?" Brahimin sesini duyan Arda kurtarıcısının yanına ilerledi.

"GÜLER,GÜLER,ARDA GÜLER" Brahim Rudigerin söylediklerini duyduğunda onunda dudakları kıvrıldı.

"Utandın mı?" Arkasına saklanan çoçuğa gözucu baktığında Arda ellerini havada amaçsızca oynattı.

"Bu kadar taraftarın önünde utanmam normal bence" Brahim Ardanın sunduğu gerekçeyle "tabii tabii" dercesine kafasına salladı.

Kutlamalar akşama kadar sürmüştü, çoğu gitsede bir kaç kişi kalmıştı. Jude kafası güzel olan Valverde ile dalga geçiyor, diğerleride onları gülerek izliyordu.

"Sen Grealish değilsin Valverde kendine gel" Camavinganın söyledikleri ile Valverde bile buna gülmüştü. Brahim arkadaşları ile sohbet ettiği sırada ekranına düşen bildirim ile telefonunu eline aldı. Gelen bildirimin Whatsapp'tan olsuğunu gördüğünde iyice meraklandı.


+34 823 ****
■Fotoğraf


Brahim yine herhangi bir taraftarın numarasını biryerden bulduğunu ve rastgele bir fotoğraf attığını düşünüyordu.

Tamam Brahim kendini kandırma gönderilen fotoğrafın rastgele bir taraftardan ve ya rastgele bir fotoğraf olmadığını biliyorsun. Kendini kandırma. Yine seninle kafayı bozmuş herhangi bir genç kızdan geldiğini biliyorsun.

Brahim kafasının içinde yankılanan sesleri susturup, numarayı engelledikten sonra telefonu masanın üzerine bıraktı. Sonra arkadaşlarının ikram ettiği içkiyi alıp kafasına dikti. Boğazını yakan acıyla yüzünü buruşturduğunda yanındaki Ardanın kahkahası kulaklarına doldu.

"Resmen acı çekiyorsun bunu içerken. Mecbur değilsin hepsini bitirmeye Brahim" Arda elini onun omzuna çıkardığında Brahim hafif hafif bulanıklaşan kafasına rağmen ve yüksek sesli müzikten dolayı yerinde kıpırdayıp Ardaya yaklaşıp kulağına eğilerek konuşmaya başladı.

"Bunun tadı bir başka Arda. Acı çekiyorsun ama damarlarına kadar verdiği hazzı hissediyorsun. Verdiği zevkin tirkayisi oluyorsun, kopamıyorsun"  Brahim söylediklerini taçlandırır nitelikte eline aldığı viski bardağını dudaklarına yaklaştırdı ve küçük öpücük bıraktı bardağa. Arda Brahimin yaptığı ile dudakları hafif yukarı kıvrıldı. Brahim ise son bardağıda bitirip Ardaya biraz daha yaklaşıp yüzüne eğildi.

"Mükemmel bir şey, ben daha önce böyle bir görmedim, duymadım" Adamın gözleri Ardanın gözlerine kenetlenmişti ancak Arda adamın bütün yüzünü inceliyordu. Santimlik mesafe vardı aralarında nasıl merakına yenik düşmesin Arda? Önce bütün yüzünü turladı gözleri sonra yanağında olan bene takıldı.
Brahimin onu merakla izlediğinin farkındaydı Arda. Şuan niye böyle bir şey yaptığını asla anlamıyordu ancak. İçinden gelen dürtüye engel olamıyordu. Brahim ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada telefonuna gelen bildirimler Ardanında dikkatini çekmişti aynı zamanda kendine gelmesinede sebep olmuştu.

"Galiba telefonuna bakman gerek" Brahim artık işlevini yarıya yarıya kaybetmiş beyninin küçük oyunlarına kanıyordu. Karşısındaki çoçuğun ne söylediği hakkında hiç bir fikri yoktu ancak hareket eden dudaklara kayan gözleri onu çok pis yola sürüklüyordu. Hâlâ Brahimi yapacağı herhangi rezillikten korumak adına var gücüyle çaba sarf eden ve sağ kalmayı başaran bir kaç beyin hücresi ona "Ardanın yanından kalk!" komutunu verdi. Brahim telefonunu alıp duvarlara tutunarak balkona çıktı. Arkasında şaşkınlıkla arkasından bakan Arda bıraktı.

Brahim mesaj atan kişiye lanetler okuyarak telefonu açtı.

+34 742****
■Fotoğraf
■Fotoğraf
■Fotoğraf
Beni engelleme rica ediyorum sana
Sadece attığım fotoğraflara bak
Ben senin iyiliğini isteyen biriyim


Brahim okuduğu mesajlarla iyice kafası bulanıklaşıyordu. Balkonun köşesine bırakılmış sandalyeye bıraktı kendisini. Mesajlar meraklandırmıştı onu. Fotoğraflara tıkladığında gördüğü şeyle yerinde donmuştu sanki, kafasından aşağı akan buz gibi suyu hissediyordu sanki. Diğer fotoğraflara baktığında yine aynı şeyi gördü ancak farklı açılardan. Kız arkadaşının başka bir adamın kucağında olduğu pozları gördüğünde dünyanın ayakları altından kaydığını hissetmişti. Bir kaç dakika daha balkonda oyalandı. Ne yapacağını bilmiyordu. Kız arkadaşı bir kaç kez onu aramıştı hatta. Telefonu açıp yüzüne karşı bunları niye yaptığını sormak istiyordu ancak bunu yapacak gücü hissetmiyordu kendinde. Bir kaç dakika sonra içeri geçti ve herkes ile vedalaşıp bir sahil kenarına geldi. Saatlerce orda oturdu. Telefonuna gelen sayısız aramayı gözardı ederek denizin sesini dinlemeye başladı. Azda olsa ayılmıştı. Ama kendininde şaşırdığı bir şey oluyordu ağlayamıyordu asla. Tek gözyaşı bile dökemiyordu. Artık soğuk olduğunda eve gitmek istedi sonra aklına kız arkadaşı ile birlikte kaldığı aklına geldi. Onunla uğraşmak istemiyordu. Herhangi bir arkadaşıns gitmek istedi ama sonra çoğunun evli olduğu ve bu saatte rahatsız etmek istemediği aklına geldi. Oturduğu banktan kalkıp arabasına bindiğinde ezbere bildiği yola girdi. 20 dakikasını bile almayan yolun sonuna geldiğinde arabadan indi Brahim. Kapının önüne geldiğinde zili çalmadan önce saçını ve üst başını düzelttiğinde kendine okkalı bir küfür savundu.

"Ne yapıyorum ya ben?" Sonra uzatmadan zile bastı. Bir kaç kez zile bastığında kafasının içinde yankılanan soruları dinledi.

Bir otele gidebilirdin Brahim. Neden burdasın?

Bilmiyordu...
Cevap veremediği soruya ve dakikalardır beklediyi açılmayan kapıya karşılık arkasını dönüp yol almışken duyduğu sesle durdu.

"Brahim?" Adam arkasını döndüğünde pijamalarıyla uykulu gözleriyle ona bakan Ardayı gördüğünde demin kafasında yankılanan bütün soruları unuttu.

"Ne uykucu çıktın sen. Komşular uyandı sen uyanmadın" Brahime karşılık Arda utanarak güldü ve kapının önünden çekildi.

"Geç içeri kapıda kalma" İkiside içeri geçmiş ve koltukta yan yana oturuyorudular. Brahim nerde başlasam diye düşünyordu, Arda ise merakla onu izliyordu.

"Arda ben bir kaç gün sende kalsam olur mu?" Brahim aniden söylediği şeye kendide şaşırsada Ardadan pek abartı bir tepki görmedi.

"Ne demek kal tabii. Zaten annem ile babam tatile gittiler. Menajerim var birde o da anca iş anca iş. Yalnız sıkılıyordum zaten bende"

...
Arda misafir odasını Brahim için hazırladığı sırada Brahim ona yardım etmek istesede izin vermemişti ve şuan adam kapıya yaslanmış Ardayı izliyordu.

"Eveet bitdi" Brahimin yanına gelip hazır olan yatağı işaret ettiğinde Brahim küçük bir gülümsemeden sonra konuşmaya başladı.

"Teşekkür ederim yeniden"

"Önemli değil" Ardada aynı Brahim gibi yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirdi.

"Heh buarada yarın izin günü evde olucam ve erkenden kalkarım ben eğer sabahları müzikten rahatsız oluyorsa söyle bileyim" Brahim ona anlamaz bakışlar yollarken Arda "boş ver" dercesine elini salladı.

İkili bir birine iyi geceler diledikten sonra Arda kendi odasına geçmişti. Brahim kendini yatağa bıraktığında yüzündeki gülüşün ömrü fazla sürmedi. Aklına gelen fotoğraflarla yüzü düştü. Gece yarısına kadar düşüncelere ile boğuşmuş sonra uykunun kollarına teslim etmişti kendini.
   

diamond"brahimdiaz'ardagülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin