Jeongin
"Jeongin."
Baristanın bana seslenmesiyle hazırladıkları kahveyi alıp sıkıntılı bir nefes vererek kafenin dışında oturan arkadaşlarımın yanına gittim. Ben geldiğimde konuştukları konuyu hemen kısa kesip gülerek bana bakmaya başlamışlardı. Ne konuştuklarını bildiğim için şimdi böyle gülmeleri hiç samimi gelmiyor.
"Hoşgeldin!" Felix'in neşeli sesine karşılık bile verme tenezzülünde bulunmadan sandalyeye oturdum. Nasıl hissettiğimi en iyi onlar biliyordu, o yüzden bir kaç gün belki de birkaç hafta beni böyle görmeye alışsınlar.
"Buranın kahvesini de ne çok abartıyor insanlar. Özellikle internete koydukları videodan sonra ünlendi ya sırf bu yüzden fiyatlarını da uçurdular! Resmen sinsi bu işletmeciler." Diyerek mekana göz deviren jisung'a baktım. Kendisi işletme okuyor.
Seungmin onun kafasına vurup tabaktaki damla çikolatalı kurabiyeye alıp sıcak sütüne batırdı. Kahve sevmiyor. Onun gibi. O da sadece soğuk kahve seviyordu. Daha doğrusu tercih ediyordu. İlk tanıştığımızda öyle söylemişti.
"Bence kurabiyeleri gayet kaliteli. Baksana Felix." Felix de ortadaki kurabiyeden bir ısırık aldı. Ağzından düşen parçalara dudaklarını büzerek baktı. Bebek gibi.
Her ısırdığında yüz şeklini değiştiriyor. İlk başta tadını anlamak için kaşlarını çattı sonra elindeki kurabiyenin içini inceledi çattığı kaşlarını havaya kaldırarak. En sonunda geleceğin şefinden onay almıştı tabii. Gülerek kafasını salladı seungmin'e. O da beğenmişti.
Gözlerimi onların üzerinden çekip telefonu çıkarttım. Masaya koyduğum telefonun şifresini girip binlerce bildirimi yok sayarak Instagram'a girdim. İnsanların sahte hikayelerini, tanıdığım kişilerin fotoğraflarını incelemeden beğendikten sonra oflayarak telefonu kapatıp ellerimle yüzümü kapattım.
"İyi misin jeon-"
"Hayır değilim." Dedim jisung'un ağzına lafı teperek. Daha sorusunu sormadan cevapladım çünkü halimden görüldüğü üzere iyi olacak gibi mi duruyordum da böyle saçma bir soru soruyor bana?
"İstersen ders başlamadan bir kaç şey yapıp kafanı dağıtabiliriz." Ne yapacaklar? Ne yapabilirler ki?
"İstemiyorum."
"Yardımcı olmaya çalışıyoruz."
"Çalışmayın."
Üçü de sert bakışlarımdan sonra aynı anda gözlerini benden çekti ve kendi aralarında bakışmaya devam ettiler. Aynen böyle yapın işte.
"Jeongin herkesin başına gelebilecek bir olay bu." Seungmin'e bakmadan kafamı salladım.
"Bence sen fazla ümitlendin jeongin. Sana ben başından dedim. Ezik birisiydi işte."
"Jisung kes sesini." Çok sakindim. Sessiz ve yumuşak bir dille söylemiştim bunu. Onlar da buna şaşırmıştı zaten. Bağırıp çağırmamı bekliyorlardı.
"Üzülme ya. Daha iyilerini bulursun." Felix'e 'sen ciddi misin?' bakışı attıktan sonra telefonum çaldı. Masadaki telefona dördümüz aynı anda eğildiğimizde diğer üçüne bakıp "hayırdır?" Dedim ve arayan kişiye baktım. Onlar gördüğü için sessiz sessiz açıp açmayacağıma bakarken onların gözünün içine baka baka aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma götürdüm.
"Efendim hyunjin?"
🌊🌊🌊
-1 ay önce-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aleksitimi, hyunin
Teen Fictionhisleri olmayan hyunjin'e aşık olan jeongin. Hwang Hyunjin Yang Jeongin