yoksa saçını başını yolacağım ha

10 1 3
                                    

"Keehoo söylesene, şimdi ben de seni seviyorum desem ne olur ki?" Keeho ne demek istediğini anlamış ve gülümsemişti. "Ne olmak istersen o oluruz." Soul tuhaf sesler çıkartarak Keeho'nun omzuna yumruk attı. "Şapşal mısın sen?"

Keeho Soul'un yanaklarını işaret ve orta parmağı arasına alıp sıktıktan sonra gülümsedi.

Yanakları farklı bir şeydi.

Biraz ilerideki banka oturmak için biraz mesafe yürüdüler. Soul banka doğru koşarken birkaç saniye arayla başka bir çocuk oturmuştu. Soul kollarını birbirine bağlayıp çocuğa konuştu.

"Kalkar mısın?" Çocuk ona aşağılayıcı baktı. "Neden kalkıyormuşum?" Soul etrafına baktıktan sonra tıpkı karşısındaki düşmanıymış gibi sesini yükseltti. "Burayı ilk biz gördük."

Çocuk inatla daha çok yerine yerleştiğinde Soul fazla sinirlenmişti. "O zaman önce gelseydin, ilk ben oturdum, bizim yerimiz."

"Olmaz ya! Kalk işte."

"Başka yere otur!"

"Hayır! Kalk."

O çocuğun arkadaşı mıdır, yoksa sevgilisi mi bilemezdi Soul ama omzuna dokunulan el ve kalın bir sesle arkasını döndü. "Sorun nedir?"

"Şuna söyle kalksın. Yoksa saçını başını yolacağım ha."

"Sende o güç var mı ki konuşuyorsun!"

Soul hırsla birkaç adım öne atladığında diğer çocuk kollarından tuttu. Keeho bunu gördüğünde oldukları yere gelmesi uzun sürmedi. Keeho Soul'un kolundan çekip o çocuktan kurtardıktan sonra sarıldı.

"Bıraksana bakalım bana gücü yetiyor muymuş?" Soul "Seni öyle bir döverim ki yalvarırsın bana bırakmam için!" diye bağırıp Keeho'nun kolları arasından kaçmak isterken Keeho daha sıkı tutmaya başladı.

"Öyle salak salak bakacağına al arkadaşını!" Diğeri de küçük olanın kollarından tuttuğunda ortam sakinleşene ve iki büyük de küçük olana artık dur demeleri gerektiğini gösterdiklerinde sustular.

"Alıp veremediğiniz ne? Yer kavgası mı yapıyorsunuz? Biz şuraya da oturabiliriz Soul ne abarttın."

"Ben mi abarttım? Bırak Keeho ya." Soul omzundaki elleri ittirdiğinde yürümeye başladı. Keeho diğer ikilinin önünde eğilip özür diledikten sonra Soul'un kolunu tuttu.

"Bırak beni. Madem ben abarttım kendine başka birini bul o zaman."

"Of Soul. Çok zor birisin, ben seni böyle seviyorum anlasana. Hemen kırılma."

Soul kolunu birbirine bağlayıp trip atar gibi kafasını çevirdi. "Sen beni sevmiyorsun. Kıvırtma işi." Keeho aptalca gülüp Soul'a sarıldı. "En çok ben seviyorum." Soul acıtmayan yumruklarından bir kere daha vurduktan sonra o da sarıldı.

"Tamam şuraya oturalım." Keeho'nun kolundan tutup banka oturttuğunda Keeho cebinden yuvarlak bir şey çıkarttı. "Bak bakalım sevecek misin?" Renkli pakete Soul şaşırmışça baktı.

Paketi açtığında o gün markette gözüne takılan oyuncağın olduğunu gördü. Seviç çığlıkları Keeho'yu mutlu ederken gördüğü hello kitty yüzünden daha da sevinen taraf Soul'du.

"Keeho! Sen varya sen, bir tanesin ya!" Keeho'nun boynuna sarıldığında yanağından birçok kez öpmüştü. "Kayboldu demiştin ben de aldım."

"Ben özür dilerim Keeho ya. Çok bağırdım sana."

"Bunu fark etmiş olman güzel ama özür dileme."

"Baksana, sen bana hiç aileni falan anlatmadın. Anlatsana." Keeho gülüp neden böyle bir soru sorduğunu anlamış değildi. Sıradan herkesin ailesi gibiydi işte. "Gerek yok."

"Ben anlatmıştım. Sen de anlat."

"Anlatmadın ki."

"Ya sussana. Niye belli ediyorsun?"

Keeho gülümsedi. "Öyle 'voav' denilecek bir hayatım yok benim. Kanadalıyım, bunu biliyorsun. Buraya okumak için gelmiştim ama okulum birkaç sene önce bitti. Çalışmak için bir yer bulamıyorum onun yerine Intak'ın ailesinin restorantında içecekleri dağıtıyorum. Buraya gelmeden önce ailemle tartışmıştım. Benden pek de haz etmezler, erkek kardeşim, Yechan hariç. Niye bilmem ama sanırım benimle pek anlaşamadıkları için sevmiyorlar beni ama dert etmiyorum. Aile ailedir sonuçta. Burdayken benimle iyi ilgileniyorlar orası ayrı."

"Annenle konuşmanı duymuştum." Soul kısık gözleriyle gülümsedi. "Ah evet. Öyle bir insan. Çok şaşkın, sinirli ve eğlenceli. Sinirlenince sanırım daha çok kızıyor bana. Sevmediği zamanlar bana kızgın olduğu zamanlar olur genelde. Şu aralar iyi anlaşıyor gibiyiz."

"Ya baban?"

"O da aynı işte. İşte çalışıyor, eve geç geliyor, hemen de yatıyor. Pek bir muhabbetimiz olmadı, arayıp da sormaz zaten. Bazen annemle konuşurkan rastgelirsek konuşuruz öyle. Onun harici pek değil."

"Olsun, ben seni severim. Yechan ve ben yeteriz değil mi?"

"Ve Intak ve Jiung."

Gözleri kısılana kadar gülümsedi Soul, tatlı bir sesle "Evet." evet dedi.

-
yakismadibaba
keeho'nun babasına kufur yagmuru!!
arkadasımlar asssssırı mutluyum bi daha bolum atcam
goodbye my chocochips🍬🤍
-

şaka maka mada faka nerden geldin buralara, p1harmonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin