kahve

20 3 11
                                    

jiung
hadi ama
naz yapma

jongseob
hyung gerek yok

jiung
kizarim

jongseob
cidden gerek yok

jiung
jongseob asagi in dediysem in

jongseob
sadece yuzume bakarak mi kotu oldugum sonucuna vardin

jiung
oglum agridan konusamiyorsun bile
delirtme beni asagi in

jongseob
of pekala
ustumu giyip iniyorum

jiung
bekliyom hadi
acele etme

jongseob
tamam

-

Jiung aşağı inmiş Jongseob'u beklemeye başlamıştı. İlk önce daha yakından bakarak nasıl olduğunu kontrol edecek, daha sonra da ablasının kliniğine gideceklerdi. Apartmandan gördüğü sarı saçlarla pozisyonunu düzeltti ve yaslandığı duvardan ayrılarak birkaç adım ilerledi.

"Jongseob." İlk önce o yanına gittiğinde yüzünü avuçları içine alırken yüzünü inceledi. Endişeyle bakıyorken Jongseob birkaç kez öksürdü. "İyiyim hyung." Jiung ne yaptığını hatırladığında dudaklarını birbirine bastırdı.

"Gidelim mi?" Jiung duyduğu soruya kafa sallayarak cevap verdi. İlk başta bu çocuğun dedikleri o zaman saçma gelse de ilk başta kabul etmeyi düşünmüştü bir an.

Jongseob Jiung'un bu tavrına gülümseyerek yürümeye başladığında Jiung da gülümseyip peşine yetişti.

Jiung yürüdükleri yol boyu Jongseob'a karşı olan davranışlarını düşündü. Acaba ona iyi davranıyor muydu ya da Jongseob bunu hissediyor muydu. Önemli olan buydu ve eğer bunu başarıyorsa kendisi büyük şeylerin üstesinden gelmiş olacaktı.

Hem Jongseob'a layık biri olabilirdi hem de kendi istediği yaşamı onunla kurabilir ve eğlenerek zevk alabilirdi.

Şu zamanlae morali pek de yerinde değildi ne de olsa. Ama Jongseob yanındayken bunu sorun etmiyordu.

Yürüyerek ablasının kliniğine geldiklerinde Jongseob büyük bir iç çekti. Jiung endişeli olduğunu biliyordu. "Sakin ol, derin bir nefes al ve ver. Arkadaşım olduğu için ablam sana iyi davranacaktır endişelenme."

"Ablan senin için bana iyi davranacak değil ya." Jiung kafa salladı. "Sanırım."

"Kontrole gelmeyi unutmayın!" Kapıdan hastasını uğurlayan genç kıza el salladı Jiung. Ablası onu görünce sıkıca sarıldı, onun nasıl olduğunu sordu.

Epeydir buraya uğramıyordu bu yüzden onu görmek iyi gelmişti. "Bu Jongseob, arkadaşım. Durumunu anlatır sana, ben burdayım."

Kız başını salladığında Jongseob'a nazikçe içeriyi gösterdi. Jongseob kalp atışlarını kimsenin duymamasını umarken elini kalbine koydu ve nefes verdi. Yandan boynuna taktığı kumaş çantasını çıkartıp Jiung'a uzattı. "Kalbim atıyor." Jiung güldü.

"Hepimizin kalbi atıyor Jongseob." Jongseob yumruk yaptığı eliyle Jiung'un omzuna vurdu. "Seni aşağılık. Eğer çıktığımda seni burada göremezsem ömrüm boyu yüzüne bakmam."

Jiung elini salladı Jonseob'a karşı.
Henüz Jongseob'un arkasından uzunca baktığını fark etmemişti. Kalbi de hızlanmıştı oysa. İlk defa böyle bir şey hissediyordu ve bu hissin ne olduğunu bilmiyordu. Kendini kötü de hissediyordu ama aynı zamanda iyi de hissediyordu.

Kafası karışmıştı.

Jongseob'u artık her gördüğünde birkaç saniye duraksıyor, ilk önce onun sesini duyması gerekiyor gibi hissesiyordu. Büyük bir iç çektiğinde sandalyelerin birine oturdu, soğumuş ellerini birbirine sürterek stresini azaltmaya çalıştı.

şaka maka mada faka nerden geldin buralara, p1harmonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin