2

4 1 0
                                    

Tekli koltukta oturmuş karşımda beni konuşturmaya çalışan doktorun çabalarını izliyorum yine çok bunaltıcı bir hal almaya başladı bu durum. Annemin psikolog arkadaşı bana yardım etmek için elinden geleni yapıyor bunu farkındayım ama benim için çok geç o insan müsveddesi her an bir yerlerden çıkacakmış gibi hissediyorum hala ve bu konuşmaların bana hiç bir faydası olmuyor.
- Kitap okumaya devam ediyor musun Yaren
Sorusuna başımla evet cevabını verdim
- Peki neden konuşmuyorsun en azından ailenle konuş olmaz mı?
Bu soru havada asılı kalmıştı o günden sonra kimseyle konuşmadım yakın arkadaşlarım çok uğraştı benim için o akşam çığlıklarımı kimse duymadı ki şimdi konuşmanın da hiç bir anlamı yoktu artık. Devam ederek
- Böyle olmaz Yaren bu seni dibe çeker anlıyor musun her şeyi içinde yaşamak iyi bir şey değil.
Saatin sesi duyulduğunda ayağa kalkıp dışarı çıktım annem gözlerinde küçük bir umutla arkadaşına baktı derin bir nefes verip.
-Yaren konuşmak istemiyor Zeynep bu onun yaşadığı travma ile alakalı elimden geleni yaptım ama nafile sanki beni duymuyor tepki bile vermiyor. Üzgünüm.
Demesiyle annem başını anladim der gibi sallayıp omuzumu sıvazlayıp başıma öpücük kondurdu o an farkettim ki bu hareketleri içimde hiç bir şey uyandirmiyordu artık sıcaklık bile yoktu. Her şey siyah beyaz televizyondaki görüntü gibi gözümde. Annem boğazını temizleyip
- Çok teşekkür ederim Hale biz seni daha fazla tutmayalim. deyip merdivenlere yöneldi asgiya inerken kolumdan tutup
- Artık buraya gelmeyeceğiz kızım merak etme seni rahat bırakıyorum.
Diyerek önden yürüdü söyledikleri şaşırmama sebep olsa da oda benden usanmıştır artık diyerek devam ettim yürümeye. Eve geldiğimizde babamı düşünceli bir şekilde salonda otururken gördük annem yanına giderken ben kayıtsız bir şekilde odama girdim ve kendimi yatağın üzerine bıraktım.
Bembeyaz tavana gözlerimi dikerek olan biteni düşünmeye başladım meğer insanın hayatı gözlerinin önünde mahvolup giderken sana düşen tek şey izlemek oluyormuş. Herkes bana güçlü olmam ve savaşmam gerektiğini söylüyor peki ne için savaşacağım elimde savaşmak için hiç birşey yok ki. İstemediğim bir olayın içine atıldım ve sonrasında yine benden kendimi kanıtmalamam istendi neden bunu yapmak zorundayım? Niye ?.  Bu soruyu size soruyorum hepinize beni düşüren hayat değil mi neden kalkmak zorunda olayım.
Aşağıdan gelen bağırışmalarla düşüncelerimden ayrılıp neler olduğunu anlamak için kapıyı açtım ve dinlemeye başladım. Babam yüksek bir sesle
- Ettiğini bulmayacak mıydı Zeynep yanına mi bırakacaktim onların
Annem titrek bir sesle yanıt verdi.
- Ama Harun onlar çok güçlü biliyorsun ya yine Yareni suçlayıp ona zarar vermeye kalkarlarsa o bunu kaldıramaz anlıyor musun. Kızımız bizimle konuşmuyor ,doğru düzgün yemiyor bile.
Annemin hıçkırıkları sözlerini yarıda kesmişti .
-Bende bu yüzden o pisliği ortadan kaldırmalarını istedim zaten
Bir müddet büyük bir sessizlik hakim kaldı evde sonra annem fısıldar gibi.
-Nasil o öldü mü?
Duyduğum kelimeleri beynim sürekli tekrar etmeye başladı olduğum yere çökmemle çıkan gürültüye babam ve annem koşarak gelmişlerdi. Bakışlarımı yere sabitlenmiştim hiç bir şey duymuyor ve görmüyordum. Babam dizlerinin üzerine oturup ona bakmam için çenemden tuttu. Başımı kaldırdığım da gözlerinde anlam veremediğim bir tedirginlik gördüm titreyen kısık bir sesle
-O öldü mü baba
Diyebildim sadece asıl endişem babam içindi o umrumda bile değildi ama babamın nefreti hiç bitmeyecekti ve bunun sonunda kendisine zarar vermesinden korkuyordum öncesinde ailesinin şirketini batirmaya çalıştı aslında başardi da şimdide bunu yapması...
Başını hayır anlamında salladığında nefes alıp içimden çok şükür diye dua ettim .
-Hastaneye yetiştirmişler özür dilerim kızım başaramadım.
Babamın boynuna sarılarak
- İyi ki olmamış benim babam katil değil çünkü.
Oda bana sımsıkı sarıldı annem ise gözyaşları içinde bizi izlerken

- Konuştu Harun kızımız konuştu.

Diye tekrarlıyordu. Babamı kaybetme düşüncesi  bile bu kadar kötü hissetmemi sağlamıştı biraz daha sarılı kaldım ona bu olaylardan önce o kadar dağınık bir aileydik ki bazen ölsem kimsenin haberi olmaz derdim kendi kendime tek derdim güzel bir hayat kurmaktı ama ona da izin verilmedi. Şimdi ise öylece savruluyorum ne olacağını bilemeden.
Babam benden ayrıldıktan sonra odamdan çıkıp beni yalnız bıraktılar bütün bunlardan kurulmak için yatağın içine girip uyumaya karar verdim. En azından hala babam benimleydi.
Uyandığımda akşam olmuştu evde muazzam bir sessizlik vardı kontrol etmek için aşağı indiğimde annem ve babam hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardı. Bu hiç hoşuma gitmemişti, geldiğimi bile fark etmemişlerdi.
- Neyiniz var sizin bir sorun mu var ?
İkiside sesime döndüler annem tekrar yere bakarken babam elini koltuğa vurarak
- Gel kızım yanıma otur. Dedi
Dediğini yapıp yanına oturdum ona baktığımda gözlerini benden kaçırıp bir müddet düşündü sonra söze girip
- Şirket uzun zamandır kötü durumdaydı çok çabaladım kızım ama bir türlü düzeltemedim en sonunda da birinden borç buldum kendisi tekin birisi değil ama kabul etti ve bir şart koştu.
Ve yine sessizlik gözlerimi kırpmadan babamı izliyordum hareketlerinden korkusu anlaşılıyordu. Toparlanarak.

- Yaren o adam seninle evlenmek istiyor.

Ben şoka girerken annem Ne diye çığlık atmıştı. Babam benimle dalga geçiyordu sanırım sinirlenerek ayağa fırladım.
- Sen ne dediğinin farkında mısın baba yaşadıklarım dan sonra bunu bana nasıl söylersin.
Gözlerimden yaşlar deli gibi akıyordu ve titriyordum annem yüksek bir sesle.

- Harun sen delirdin mi ? Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Ne demek evlenmek istiyor. Sen kızımızın neler yaşadığını bilmiyor musun. Nasıl onu böyle bir şeyin içine atarsın.
Babam ayağa kalkıp annemin elini tutarak
- Zeynep bir sakin ol tabiki de kızımızi tehlikeye atmayacağım öyle bir evlilik olmayacak. Yareni yurt dışına göndereceğim sonrada Ateşe durumu anlatıp borcumu ödeyeceğim.
Annemin gözleri birden kocaman oldu ve titreyerek
- Sakın bana sana borç verenin Ateş Hanoğlu olduğunu söyleme Harun.
Babam gözlerini kapatıp başını aşağı yukarı salladı. Annem elini ağzına kapatarak
- Allah kahretsin. Ateşi tanımıyor musun sen nasıl biri olduğunu biliyoruz. O çok tehlikeli ne yaptın sen.

Sarp tan sonra birde Ateş diye biri çıkmıştı ortaya ve annemin bu korkusu benimde korkumu kat ve kat artıyordu.
Delirmemek elde değildi gerçekten kaçıyorum olmuyor, kendimi kapatıyorum yine olmuyor. Ne yapacağım ben böyle.Babamin sözleri düşüncelerimi bölerek uyanmamı sağladı.
- Ben her şeyi ayarladım canım hiç bir sorun çıkmayacak tamam mı ?  Sende korkma kızım odana git valizini hazırla yarın gece gideceksin.
- Peki nereye gideceğim baba.
- İtalya ya gideceksin kızım evin, banka hesabın hepsi hazır hiç endişen olmasın bana güven tamam mı?
Başımı sallayarak odama geçtim belkide bu benim için iyi bir şans olur diyerek siyah valizi çıkartıp içine sevdiğim bir kaç elbisemi yerleştirip kitaplarımı da koyup kapattım. Sonra babam ve annemin yanına giderek yapamam gerekenleri öğrenip bir müddet yanlarında kalıp odama geçerek uyumaya çalıştım.

Önce yıllardır yaşadığım eve sonra elimde ki valize baktım tekrardan anladığım kadarıyla  tehlikeli bir adam dan kaçmaya çalışıyorum şuan tabi ki ailemi tehlikeye atmadan yapacaktım bunu ya da öyle görülmesi gerekiyor. Annem ve babam yemeğe gidiyormuş gibi evden çıktıktan sonra bir müddet bekleyip valizle birlikte evden ayrıldım sanki bunu onlardan habersiz yapiyormusum gibi bir saat sonra havalimanına inerek hiç beklemeden biletimi almak için yöneldim işlerimi hallettikten sonra oturup sattimin gelmesini beklemeye koyuldum. Etrafıma  bakınırken insanların hal ve hareketlerini izledim çoğu telaşlı, kimileri üzgün, kimileri mutluydu, ben ise yalnızdım yine her zaman olduğu gibi.
Bir erkek çocuğu takıldı gözüme o an üç yaslarinda sarışın bir çocuk karşısında duran bayana heyecanlı bir şekilde birşeyler anlatıp ellerini çırparak onun etrafında dönüyordu onları izlerken kendi cocuklugum gözümün önünde belirdi birden bende anneme sorular sorup sonrada cevabını beklerdim o ise bana hep güzel cevaplar verip mutlu olmamı sağlardı sonra farkettim ki zaman bizi kopardı. Kendime gelerek tuvalete gitmek için ayaklandım. Orada bulunan görevliye yerini sorduğumda yardımcı oldu hemen . Elimi yüzümü yıkayıp biraz toparlanarak dışarı çıktığımda ise hayatımın şokunu yaşadım karşımda asker gibi duran adam elinde valizimle öylece bana bakıyordu. Tereddüt ederek bir adım geri çekilip.

- Siz kimsiniz ? Valizimin sizde ne işi var.

Diye sordum adam biraz daha bana dik dik bakıp
- Ateş bey sizi almamı istedi onun için buradayım. Bir de zorluk çıkartacak olursanız aileniz zarar görür iletme mi istedi.
İşte yine başlamıştık bir zorba daha ve hayatımı mahvetmeye yemin etmiş biri daha...

Kurtar BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin