Karşımda duran adamla tartışma şansımın olmadığını anlayınca uslu bir çocuk gibi onunla birlikte çıkışa yürümeye başladım. Sanırım bu durumda tuzağa düşen tam da ben oluyordum sözde bana ulaşamayacağını söyledikleri adam dakikasında beni bulmuştu bile. Kendime tekrar şans vermeye karar verdiğim anda birinin daha avı olmuştum. Çıkışta bizi bekleyen siyah arabaya baktım, iç çekerek açılan kapıdan bindim sanırım herşey şimdi başlıyordu. Babam herşeyi bilmesine rağmen o anlaşmayı yapıp beni bu adamın ellerine bırakmıştı, o zaman bunun cezasını hepsine birden kesecektim. Gözlerimi sıkıca kapatıp tekrar açtım ayaklarıma bakıyordum sadece... İçimdeki nefreti kusacak birini bulmuştum sonunda beni zorla yanında tutacaksa eğer herşeye de katlanmak zorunda. Derin nefesler alıyordum, korktuğum için değil içimdeki herkese karşı bitmek bilmeyen bu nefret büyüdüğü için. Beni almaya gelen adamın bakışları ile karşılaştığım da
- Ne var hiç mi derin nefes alan insan görmedin.
diye tesleyerek kafamı çevirdim.
Gözlerime dolan yaşların sessizce akmasına izin verdim. Her şey benim iyiliğim için öyle mi lalet olsun odamdan hiç çıkmamalıydım. Kafamda ki susmak bilmeyen seslerle boğuşurken arabanın durduğunu fark ettim. Dışarı baktığımda büyük bahçeli, iki katlı büyük bir ev gördüm. Kapı açıldığında biraz tereddüt ederek aşağıya indim etrafa bakındım, ormanlık alana yakın bir yer olduğunu farkettim. Evde hiç ışık yoktu sanki hiç kimse yaşamıyor gibi bahçesi bu denli bakimli ve güzel olmasa korku filmlerinde ki evlere benziyordu. Bahçeye adım atar atmaz içeride duran bir çok koruma gördüm yanımda ki adamı görünce hepsi ip gibi dizilip gözlerini yere sabitledi.
- Buyrun Yaren hanım buradan.
Diyen adamın sesiyle kendime gelip şaşkın bir şekilde ona baktım sanki misafirliğe gelmişim tarzında ki davranışı sinirimi iyice artırmaya yetmişti.
Dişlerimi sıkarak önden ilerledim adamların yanından geçerken onlara bakmadan dik bir şekilde karşımdaki kapıya odaklandım önüne gelmemizle kapının açılması bir olmuştu. İçeriye girdiğimde kapının arkasında duran kırklı yaşlarında olan bir teyze gördüm hiç bir şey söylemeden devam ettiğim de korumanın ışıklarını açtığı büyük odaya geldim kahverenginin her tonunu bulabileceğiniz bir yerdi. Açık kahverengi ağır koltukların ortasında yine ona uygun oymalı ahşap ağır bir masa duruyordu. Köşe duvarlarda ahşap raflardan kitaplık vardı. Bakışlarımı sağa doğru çevirince tekli koltukta oturmuş beni izleyen adamla göz göze geldim. Sert bir surat yapısı vardı simsiyah gözleri ben tehlikenin kendisiyim diye haykırıyordu sanki. Buğday tenli, uzun boylu, çok genç görünüyordu. Bakışlarımızı kesmeden ayağa kalktı. Hiç hoşnut olmayan bir tavırla beni süzerek...
- Yaren Demir benden kaçabileceğini düşünecek kadar cesur bir kızsın öyle mi ?Sesi çok kibardı bunu tehdit eder gibi değil soru sorar gibi söylemişti ama bu onun beni kaçırıp buraya zorla getirdiği gerçeğini değiştirmezdi. Üzerine birde beni suçlu çıkarıyordu. Kaşlarımı çatıp dik dik baktım cevap vermeyecektim. Şimdiye kadar konuşmadım şimdide konuşmayacağım işte diyordum bakışlarımla.Daha fazla beklemeden başımı başka bir yere çevirdim derin nefes vererek sıkıldığımı belli etmek istedim. Bu tavrım onu sinirlendirmişti anlaşılan sert bir şekilde.
- Yareni odasına götür ve kapısını kilitle sonrada bana getir.
diyerek tekrar oturdu.
Bana doğru gelen korumaya elimi kaldırarak kapıya yöneldim ki ne ara yanıma geldiğini anlayamadığım Ateş kolumu yakalayıp beni kendine çevirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışarak önce ona sonra kolumda ki eline baktım. Kısa bir süre beni izledi ve sonra kulağıma eğilip
- Ben çok sabırlı bir insanım ama sana tavsiyem fazla zorlama olur mu ?
Korkumu belli etmeden kolumu çekerek hemen dönüp korumayı takip ettim. Odanın kapısına geldiğimizde ağaç gibi duran korumaya bakıp yutkunarak içeriye geçtim. Arkamdan kilit sesi duyulunca rahat bir nefes aldım.
Sanırım böylesi daha iyiydi birilerinin tepemde olması beni çok germişti. Odanın loş ışıklarını kapatıp normal ışıkları açtığımda beni cezbeden bir yerle karşılaştım. Duvarları gri olan odanın içinde pamuk şekeri gibi pembe bir yatak vardı, pencerenin önüne ise beyaz bir koltuk ve küçük yuvarlak iki sehpa konulmuştu. Sol tarafımda ise büyük bir elbise dolabı bulunuyordu oda oldukça büyüktü. Yatağın biraz sağında duvarda duran aynadan kendime baktım tenim iyice solgunlasmıştı. Önceden capcanlı bakan yeşil gözlerim ise ışığını kaybetmişti. Uzun cansız saçlarıma ellerimi götürüp baktığımda bana ne olmuş böyle diyen beynime cevap veremedim. Sonradan farkettim ki burada ebeveyn banyosu yoktu,Allah kahretsin diyen iç sesimle elimi alnıma koyarak sabır dileyip yatağın üzerine oturdum.
Yatakta uzanmış tavana bakarken akşam yemeği vaktinin geldiğini söyleyerek kapıyı açtılar ve aşağıya inmemi istediler . Söylenenlere karşı çıkmıyor,elimden geldiğince kaçış planı için hazırlık yapıyordum. Bu adam dan eninde sonunda kurtulacaktım. Salonun bulunduğu koridorda biraz daha ilerleyip sağa dönünce salondan daha büyük gösterişli bir mutfakla karşılaştım. Bu evde ki her şey lüks üzerine kurulmuştu sanki ama buna rağmen çok ferah bir yerdi beyaz dolaplar ve ona zıt olan siyah uzun tezgah birbirini tamamlarken, ortada bulunan yemek masası üzerine sarkan gösterişli avize göze çarpıyordu. Duvarın en tepesinde bulunan tablolar ise ayrı bir evren oluşturmuş, beni gülümsetmişti. Bakışlarımı çevirdiğim zaman dikkatle beni izleyen Ateş'i gördüm. Yüzümde ki tebessümü yok edip yere baktım. Hafiften öksürdüğün de tekrar ona döndüm yanındaki sandalyeyi gözleriyle işaret ettiğinde ilerleyerek oraya oturdum.
İster istemez gerilmiştim hiç tanımadığım bir adamın yanına oturmuş yemek yiyecektim ki iki yıldır hiç insan yüzü görmemiştim bile, rahatsız olarak kıpırdadım yerimde Ateş bana yan bakış atarak...
- Bir sorun mu var ?
diye sordu.
Bakışlarım ellerimde bir müddet düşündükten sonra çekingen bir tavırla ve kısık sesle başka bir düşünce mi dile getirdim.
- Annem ve babamı merak ediyorum.
Çenemden tutup ona bakmamı sağlayarak
- Konuşurken gözlerime bak anlaştık mı ? dedi.
Bunu beklemediğim için refleks olarak gözlerine bakmıştım zaten şefkatli bakışlarıyla karşılaştım. Bu hali bir önceki hali ile tamamen zıttı. O kadar güzeldi ki siyah gözleri... Masada duran telefonu nu eline alarak arama yapıp hoparlöre verdi. Babamın endişeli sesi duyulunca içime bir ferahlık geldi.
- İyi akşamlar Harun bey Yaren sizi merak etmiş o yüzden aradım.
Babamın sesi bir anda gitmişti telefonu bana yaklaştırdığında
- Baba iyi misiniz siz .
diye sordum.
Titrek bir sesle cevap verdi
_ Biz iyiz kızım asıl sen iyi misin ? Nasıl oldu bu! Senin orada ne işin var.
Ateşe bir bakış atarak.
- Ben yurt dışına gitmeye karar verdim ama olmadı iyim ben sorun yok.
Bu konuşma benim için çok zor oldu. Fakat babam bir anda!
- Ateş kızımdan ne istiyorsun sana olan borcumu ödüyorum ben zaten.
Diye sert çıkıştı. Ateş telefonu kendine doğru çekerek
- Borcun ödendi Harun bey bana ait olanı aldım ben gerisini istemiyorum. En ufak yanlış bir hareketini görecek olursam Yareni burdan yurt dışına ben götürürüm anladın mı ?
Onca söylediği cümle arasında beynim de yankılanan yer " bana ait olan "olmuştu. Neden bu kadar garip hissettirmişti ki bu kelime. Sonrasında Ateş konuşmayı bitirerek yemek yemeğe devam etti bende kafamdaki düşüncelerle boğuşmaya devam ettim. Kötü birisi ve çok tehlikeli olduğunu söylemişlerdi. Bazı hareketlerinde ve tavırlarında bu belli oluyordu ,fakat bana çok kibar davranması da neyin nesiydi. Sesiyle olduğum yerde sıçrayıp ona döndüm.
- Yemeğin soğuyacak diyorum .
Yemeğe bakıp çatala elimi uzattım bir şeyler yemek iyi gelebilirdi.- Kendi içinde çatışmayı bırakıp benimle paylaşırsan daha çabuk çözüme ulaşırsın belki.
Tavsiyesi için minnettarım ama gerek yoktu.
Hiç bir şey söylemeden çatalı batırıp yemeğe başladım, onunla konuşmak istemiyordum. Bir an önce bitmesi için biraz hızlanarak devam ettim.
Ateş hiç ses çıkarmayan kıza baktı yüzü düşük duruyordu, onunla iletişim kurmak istese de izin vermiyordu. Başına gelenleri biliyordu. Konuşmadığını da ve ona yardım etmek onun yanında olmak istese de anlaşılan bu çok zor olacaktı. İç çekerek biraz daha izledi Yareni sonra kızın masada duran elinin üzerine elini koydu ve kendisine bakmasını sağladı. Korku ile bakıyordu yeşil buğulu gözleri,onu teselli edercesine
- Benden korkma Yaren sana zarar vermem ve başka birinin sana zarar vermesine de izin vermem. Sadece benden korkma seninle iletişim kurmama izin ver. Başka türlü birbirimizi tanıyamayız.Duyduğum sözlerle ona olan kızgınlığım yerini hayrete bırakmıştı. Neden bana bu kadar iyi davranıyordu ki? Düşüncelerim birden dudaklarıma yansıdı
- Senin tehlikeli birisi olduğunu ve kötü şeyler yaptığını söylediler.
Gözlerini kapatarak burun köprüsünü sıktı derin nefes aldı Ateş...
- Sana karşı elimden geldiğince yumuşak davranmaya çalışıyorum gördüğün gibi...
- Evet haklısın ama ben konuşmak istemiyorum kimseyle.
- Biliyorum her şeyi biliyorum tamam beklerim ben ne zaman konuşmak istersen o zaman konuşuruz.
Yemeği bitirdikten sonra direkt odama çıkmıştım. Odanın kapısını hemen kilitlemişlerdi. Koltuğun üzerine oturup şehrin ışıklarını izlemeye başladım Başıma gelenleri düşünerek kafayı yemeye devam etsem de bunun bana faydası olmuyordu. O yüzden harekete geçmek gerekiyordu. Buradan çıkmanın bir yolu olmalıydı ve bunu bulmak zorundaydım aksi halde yine hayatımı başka birisi yönlendirecekti ve ben bundan çok sıkılmıştım artık.
Öncelikle herşeyi güzelce izleyerek başlamalıyım ve bu süreçte Ateş benden şüphe etmemeli. Bu sefer hayatımın heba olmasına izin vermeyeceğim. Sonucu ne olursa olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtar Beni
RomanceBen Yaren küçücük kendince hayalleri olan hayata neşe ile bakan biriydim bir zamanlar. Şimdi her şey tam tersine döndü. Tam kurtuldum derken döngü yeniden başladı hayatımı kurtarmak bir başkasının eline kaldı. Uçurumun dibinde ki soğuk rüzgarı hisse...