3

60 11 4
                                    

"Hayır, olmadı. Bir daha dene!"

Yeonjun'un gür sesi, iki bedenin dolduramadığı dans salonunda yankılandı. Beomgyu başta irkilse de vücuduna yayılmış yorgunluk ve sık soluk alışverişleri ile dayanamayarak sinirle ayağını yere vurdu ve yakınmaya başladı.

"Bu, koreografiyi on yedinci yapışım. Nesini beğenmiyorsun, anlamıyorum!"

Beomgyu'nun sitemine karşılık kaşlarını çattı, Yeonjun. Beomgyu'nun teklifini başta kabul etmese de sonradan peşinden ayrılmayan ısrarcı çocuk yüzünden kabul etmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise kendi isteğiyle onun öğrencisi olduğu halde çocukça davranarak yakınması Daniel'ı sinirlendirmişti. İki saatten uzun süredir çalışıyorlardı. Yeonjun, onun yorulduğunun farkındaydı fakat zamanı kısıtlıydı ve o Beomgyu'nun içindeki potansiyeli bu kısa sürede ortaya çıkarmak istiyordu.

"Ne kadar da çabuk pes ediyorsun. Kalk ve devam et! Yapabildiğini ben de biliyorum ama kendi tarzını göremiyorum. Tarzını sadece hissederek bulabilirsin! Sadece dans etme, eğlen! Sevdiğin şeyi yapıyorsun, ne diye düşünüyorsun! Kafandaki şeyleri bir kenara at. Sahnedeyken aklındaki düşüncelerin hiçbir yararı olmayacak!"

Hırsla ayağa kalktı, Beomgyu ve içten içe Daniel'a teşekkür etti. Her kaçmak, pes etmek istediğinde neden burada olduğunu ona anımsatan bu dansçıya hayranlığının yanında büyük bir saygı duyuyordu. Annesinin bile onu desteklemediği bu zamanda ona yardımcı olan birini bulmuştu ve o bir kişiyi hayal kırıklığına uğratma şansı yoktu. Ne olursa olsun elinden geleni yapacaktı ki henüz birlikte ilk dersleriydi. Daniel'ın diğer herkes gibi ondan umudu kesmesini istemiyordu.

Şarkıyı tekrardan başlattı ve koreografiyi tekrardan sergilemeye başladı. Gözleri aynadaki bedeninden ayrılmazken aniden kesilen müzik ile sendeleyerek duraksadı. Şaşkın bakışları müziği durduran bedene döndü. Daniel kaşlarını çatmış bir şekilde sert adımlarla salonun ortasındaki bedene doğru ilerledi. Beomgyu yutkundu. Neredeyse adı kadar emindi, azarlanacağından.

"Beni izle," dedi Yeonjun sadece ve gözlerini aynaya çevirerek vücudunu hareket ettirmeye başladı. Önce üst bedenini geriye yatırarak vücudunu dalgalandırdı. Hemen ardından kolunu kaldırdı sert bir hareketle ve kafasını geriye yatırarak diğer yöne çevirdi. Beomgyu'nun hareleri Daniel'ın bembeyaz boynuna ve adem elmasının kavisine takılırken dikkati tamamen dağılmış ve ona hatasını söyleyen bedenin kelimelerini duyamamıştı. Buna rağmen kafasını salladı ve yerini aldı. Hareketi birkaç kez denese de odağını toparlayamadığı için Daniel derin bir nefes vermiş ve Beomgyu'nun arkasına geçmişti.

"Belini bükerken üst bedenini biraz daha aşağı eğ," dedi. Önündeki ona göre daha kısa beden gözlerini aynadaki yansımalarından ayırmadan geriye doğru eğilmeye başladı. Dengesinin bozulduğunu hissettiği için duraksarken Daniel'ın elini sırtında hissetmişti. "Düşmeyeceksin, eğilmeye devam et."

Beomgyu'nun tüyleri diken diken olurken düşmekten çekinse de geriye doğru eğilmeye devam etti. Daniel'ın sırtındaki parmaklarının baskısı artarken aldığı dur komutuyla bakış açısında artık ayna değil, onu sırtından desteklemek için hafifçe üzerine eğilmiş Daniel'ın suratı vardı. Hareleri birbirleriyle buluştu ve ikisi de yutkundu. Beomgyu'nun uzun saç tutamları Yeonjun'un çıplak koluna sürtüyor ve oğlanın içini gıdıklıyordu. Gözbebekleri birbirlerinin siyahına boyanırken Daniel yavaşça Beomgyu'nun sırtındaki parmaklarını çekmişti fakat anın getirdiği hissiyatla Beomgyu bunun farkına bile varmamıştı. Olduğu pozisyonda kaskatı kesilmişti.

"Şimdi hızla doğrul, sol kolunu aç ve kafanı çevir."

Aldığı komutla bir robot gibi Daniel'ın dediklerini yaparken nefes almayı yeni hatırlamış ve göğsü sertçe inip kalkmıştı. Gözleri aynaya dönerken kulaklarının kızardığını fark etmiş ve hırsla dudaklarını dişlemişti. Bu sırada Yeonjun, Beomgyu'ya yaklaşarak kendi kolunu kaldırmıştı. Diğer kolu da Beomgyu'nun boynuna dolanırken dudakları aralandı.

Bohemian, Yeongyu|Beomjun✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin