Tarih herhangi bir Mart günü
Cemre tüm gün çekim yaptıktan sonra her ne kadar eve gitmek istese de arkadaşlarını kıramayıp Özgür'ün düzenlediği partiye gelmişti. Sadece bir saat kalıp dönmeyi planlayarak girmişti partinin olduğu eve.
Eve girdiği anda büyük bir koridor karşıladı onu. Koridor'un hemen ilerisinde de eski bir kaç tiktoker. Onlara selam vererek devam etti ilerlemeye. Koridorun sonunda nihayet parti sahibi ve arkadaşlarının olduğu topluluğu gördü ve selam verdi. Yanlarına gelerek masadaki bardaklardan birini aldı ve sohbet etmeye başladılar.
Ortam beklediğinden daha güzeldi. Ev büyük ve bu kalabalığa rağmen ferahtı.
Özgür: Çekimde olduğunu söylemiştin Cemoş.
Dedi biraz heyecanlı bir sesle. Cemre'nin gelmesini o da beklemiyordu esasında. Çünkü bu yüzden başka misafirler de davet etmişti. Cemre'nin gördüğünde Özgür'e kızacağını düşündüğü misafirleri vardı şuan evde. Cemre henüz görmemiş olmalı ki böyle gülüyor diye düşündü Özgür içinden.
Cemre: Evet ama bu taraftaydım bir uğramadan gitmek istemedim.
Özgür elindeki bardaktan bir yudum aldı ve gülümsedi. O gülümsemeden bir tuhaflık olduğunu anladı Cemre ancak yorgun olduğundan pek önemsemedi ve sohbete devam etti.
Geçen 15 dakikanın ardından Cemre çantasını masaya bırakarak eline bardağı aldı ve köşede gördüğü Didem'e selam verdi ve onu bu salona çıkaran koridora çıktı.
Henüz birkaç adım atmıştı ki tam karşıda gördüğü silüet gözlerini birkaç kere kırpmasına sebep oldu. Heyecanlanmış aynı zamanda da Özgür'ün az önceki halini anlamıştı.
Yürümeye devam etmeli miydi bilmiyordu. Olduğu yerde duramıyordu. İçi içine sığmıyordu adeta deniz gözlü mavi kızın.
Cemre olduğu yerde dururken karşısındaki adam telefondan kaldırdı kafasını.
Şaşkın bir sesle "Cemre?"
Dedi inanamadığını belli edercesine. Gözlerini kırptı gerçek olmamasından korktu adeta. Çok uzun zaman olmuştu Cemreyi bu kadar yakından görmeyeli. Onun özlemi sarmıştı adeta adamı.
Olduğu yerde hala duran Cemre karşısındaki adamın kendisine doğru adımlamasını izlerken sessiz bir şekilde fısıldadı.
"Deniz."