⇝20' tahmin edebiliyorum

783 131 85
                                    

Asla sevemediğim düz yazım ve Minho'ya bolca söveceğiniz bir bölüm oldu💖

İyi okumalar💖

"Aptalsın sen."

Önümdeki çelik kapının deliğine anahtarımı sokarken bir yandan da ayakkabılarımı çıkarmaya çalışıyordum.

"Yalnız öyle demesek canım arkadaşım? Üzülüyorum ya hani?"

"Bana ne, aptalsın. En önde gidenisin hatta."

"Of Soobin."

Kapıyı açar açmaz eve adımlayıp salak arkadaşımın telefondan gelen homurdanmalarıyla baş etmeye başladım. Soobin'e yaptığım her şeyi okuldayken teker teker anlatmıştım, yolda bile dur durak bilmeden konuşmuştum ve benden bıkıp hakarete başvurması çok olağandı doğrusu. Ama içimdeki sıkıntıyı yakın arkadaşımla paylaşsam bile içimden atamıyordum.

"Sen onu engelledikten sonra hiç yanına gelip konuşmaya çalışmadı mı? Evde nasıl geçiniyorsunuz ki?" Soobin ardı ardına sorularını sıralarken koridor boyunca adımlayarak odama vardım ve kapıyı arkamdan kapatıp elimdeki küçük market poşetini ve çantamı çalışma masama koydum.

"Hiç gelmedi." dedim iç geçirerek. "Evde de birbirimizi görmemeye çalışıyoruz. Ben genelde odamdan çıkmıyorum. O da..." Minho'nun odasından yükselmeye başlayan gürültülü müzik dikkatimi fena halde dağıtmışken daha da fazla iç geçirdim. "...beni sinir etmek için her şeyi yapıyor."

"Gelmesini ister miydin?"

Yatağıma yavaşça otururken Soobin'in sorusu beynimi ikiye bölmüştü sanki. Gelmesini istiyor muydum? Bir özürü hak ediyor muydum yoksa o özürü veren ben mi olmalıydım?

En çok kırılan kişi özürü hak ediyordu gözümde. Peki hangimiz daha fazla kırgındık?

"Bilmiyorum." dedim dürüstçe. Artık bir şeyleri saklamak vücuduma ciddi açıda zarar veriyordu.

"Bence yüz yüze konuş. Konuşamıyorsan da en azından engelini aç, sana bir şey söyleyecekti di mi? Grupta demişti. Merak ettim neymiş. Biraz tahmin edebiliyorum gerçi ama..." Soobin düşünür gibi konuştuğunda istemeden panik yapmaya başlamıştım çünkü ben de tahmin edebiliyordum. Fakat istiyor muydum veya bunu duymaya hazır mıydım ondan emin değildim açıkçası.

"Ama hala sinirliyim, o adım atmadıkça hiçbir şey yapmam ben." dedim sahte bir sinirle. Soobin ise telefonun karşısından bıkkınca nefes vermiş ve "İşte bu yüzden aptal olduğunu söylüyorum ya." demişti.

Yatağa yüz üstü uzanıp yüzümü yastığıma gömdüm. Tam anlamıyla gömdüm ve nefes almamı engellemeye çalıştım fakat kendimi öldürme teşebbüsümü canım arkadaşım çok güzel bir şekilde bölmüştü.

"Minho senden hoşlanıyor ve sen de ona karşı boş değilsin, haberin olsun."

Tek bir cümle. Bu tek cümle nasıl beynimden vurulmuşa döndürmüştü beni bilmiyordum fakat yataktan aniden dizlerimin üstüne kalkıp kesilen nefesimi düzeltmeye çalışırken yüzümün kızardığına emindim. Hatta kulaklarıma kadar kızarmıştım ve kalbime garip bir sancı bile girmişti. Sanki birileri kalbime küçük tekmeler atıyordu, canım yanmıyordu fakat her tekmede nefesim az da olsa kesiliyordu.

"Biliyorsun benim bir sevgilim va-"

"Ya bir siktir git Allah aşkına." Soobin saçmaladığımı anlamış olacak ki cidden saçmalıktan oluşan cümlemi bölerek sinirle konuştu. "Hay görmesem inanıcam var ya. Oğlum sen gaysin, kendine gel. Damarlarında gaylik var senin, kolunu kessek kanın gökkuşağı akacak. Hala gelmiş sevgilim var diyor. Oraya gelip döverim seni."

closer ζ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin