10

85 10 15
                                    

Düz yazı bölümüne hoşgeldiniz! Keyifli okumalar dilerim, yazım hatalarım varsa kusura bakmayınız 💖

-

wonwoo
sen istedin

mingyu
neyi ben istedim

wonwoo
aşağı in

"Ne saçmalıyor bu?"
Kendi kendime söylenerek birazdan olacaklardan habersiz bir şekilde camımın önüne yaklaştım ve perdeyi küçücük aralayarak dışarıya baktım. Karşılaştığım görüntü ise beni şaşırtmaktan çok oldukça germişti. Jeon Wonwoo kaşlarını çatmış ve ellerini yumruk şekline getirmiş bir şekilde araladığım perdeden bana bakıyordu.

Şokla açılan ağzımı durduramayarak ani bir şekilde perdeyi kapattım ve kafamı hemen toparlayıp, daha doğrusu toparlamaya çalışıp, telefonumdan tekrar mesajlar kısmına girdim ve Wonwoo'ya tıkladım.

mingyu
sen kafayı mı yedin
napacaksin
beni mi döveceksin

wonwoo
konuşucaz mingyu
yüz yüze

Derin bir nefes aldım ve stresin getirdiği durumla dudaklarımı dişledim. Ne diyecektim ki ona? Wonwoo, seni seviyorum ve sevgimden dolayı kafayı kırmak üzereyim. Kafamı iki yana salladım. Hayır, bunu yapmam imkansızdı. Gerçekten imkansız.

Gecenin soğuk olduğunu bildiğim için kapımda asılı duran ince hırkamı alıp üstüme geçirdim ve hızlıca kapıya yöneldim. Her bir adımımda kalp atışlarım da doğru orantılı olarak artıyordu ve kafamda milyonlarca senaryo kuruyordum.

Kapının kolunu çevirip dışarı çıktığımda yolun karşısında beni bekleyen Wonwoo ile göz göze geldim. Tuttuğum nefesimi burnumdan sesli bir şekilde geri bıraktım ve onun tam karşısına gelene kadar yürüdüm. Önünde durduğumda, "Ne kadar yüzsüz olduğumu bir de suratıma mı söylemek istedin Wonwoo?" dedim ellerimi cebime sokarken.

"Dino'dan mı hoşlanıyorsun Mingyu?"

Kendimi tutamayıp kahkaha attım ve ellerimi cebimden çıkarıp Wonwoo'yu sanki çok doğru bir çıkarım yapmış gibi alkışladım. Bu çocuk gerçekten de salaktı. Gözünün önündekini göremeyecek kadar.

Şimdi siniri iki katına çıkmış gibi dururken havada ona alkış tutan ellerimi tek eliyle itti.

"Bana cevap ver Mingyu. Seninle oyun oynayacak vaktim yok!"

Wonwoo'nun ilk defa sesinin bu kadar yükseldiğine şahit oluyordum. Açıkçası bu derece bağırabildiğini bile bilmiyordum ve bu yüzden sesi yükseldiğinde ağzım şaşkınlıktan hafifçe aralandı ve bir adım geriye gittim.

Gözleri hareketlerimi tek tek izlerken kendimi mikroskop altında gibi hissediyordum. İçimde yavaşça yükselen sinirimle baktım ben de ona. Ellerimi cebime geri soktum ve artık ona biraz açıklama yapmaya başladım. Bu hareketleriyle bir bok hak etmiyordu gerçi, yine de beynimle değil kalbimle hareket ettiğim bir andı.

"O kadar körsün ki. Yani kör olduğunu biliyordum ama bu kadar kör olduğunu bilmiyordum," dedim aramızdaki mesafeyi azaltırken, onun aksine çok sakin konuşuyordum, "Evime kadar gelip olay çıkartman... Bu kadar mı aklını kaybettin Jeon Wonwoo?"

Cümlemi bitirmemle birlikte hırkamın yakalarına yapışan bir çift el ve beni o an, o sırada yok etmek isteyen bir çift gözle baş başa kaldım. Ne yaptığını sanıyordu bu? Artık yükselen sinirimle kollarını tuttum ve yakamdan çekmeye çalıştım ama pek mümkün durmuyordu, bu çocuk hep bu kadar güçlü müydü sahiden?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

teklif [minwon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin