sabahıma bir gül tak,
o gülle soldur beni
akşamına bir mum yak,
o mumla söndür beni.....
Yedinci günün yedinci kez ortama yayılan sesiydi.
Zil sesi.
Birinci gece nasıl adım atacağını dahi bilememişti, Jeongguk. Bir hastalığa yakalandığını ve bitkisel hayata geçiş yapacağını sandı. Biraz korktu, çokça ağladı.
İkinci gece gücü kendinde bulamasa da yatağından doğruldu. Telefonu kapalıydı. Ne ona gidebiliyordu ne ondan gelebiliyordu. Bir araftaydı. Ateş toplarının yükselip canını adeta güle güle yaktığı bir araftı. Banyoya ilerledi sessizce. Aynada kendisine baktı. Parlayan gözler bunlar mıydı gerçekten de? Bir gece de dağılan gözler parlayacak kadar güçlü müydü sahiden? Düşünmedi. Birkaç kez su vurdu yüzüne. Belki, dedi, belki tüm yanıkları hafifletir. Olmadı. Hafifleyip yükselemedi gökyüzüne.
Üçüncü gece uyudu. Uyudu, uyudu ve uyudu... Umdu ki uyursa geçer. Umduğuna ulaşamadı. Geceyi sabah etti.
Ertesi sabah, dördüncü geceye varmadan, zili çaldı. Ardından telefonu. Bir arkadaşı yüzlerce kez aramıştı. Kapıda olanın o olduğunu düşündü ve günlerdir çıkmadığı yatağından sıyrıldı. Kapıyı araladığında arkadaşının ifadesi onu endişelendirdi. Bir an bayılacak sandı. Onu tuttu ve içeriye davet etti. Kapı önünde başlayan küçük muhabbet gece yarısına dek bir çığa dönüştü.
Beşinci gece artık dayanamadığını fark etti ve telefonu eline aldı. Birkaç mesaj attı. İletişim kurmalıydı. Aslında kırgındı, Jeongguk. Konu kendinden bağımsızken bir anda terk edilmiş hissine bırakılmak onu çok kırmıştı. Sonra aradı. Tahammül seviyesi öyle azalmıştı ki yüzlerce cevapsız çağrı bıraktığının farkında bile değildi. Ağlamaya başladı. Gözyaşları içerisinde uyuyakaldı.
Altıncı gece hiçbir şey yapamadı. Arkadaşı tekrar gelmişti ancak ne susabildi ne konuşabildi. Tanrı biliyordu ya içinde büyüyen fırtınanın gürültüsünü.
Yedinci gece...
Sınırları zorlanmıştı. Yapılan haksızlığa göz yumamadığından gücü bir anda vücudunda hissetti, Jeongguk. Günlerdir alamadığı duşu aldı ve Sisu'nun kapısına vardı. Önce ne yapacağını bilemedi ve daha fazla düşünmenin saçmalıktan ibaret olduğunu fark ederek zile bastı.
Taehyung zili duyduğunda ölecekmiş gibi hissetti. Tan patilerinden çıkardığı seslerle duyduğu tıkırtıya sevindiğini belli eden havlamalar bırakıyordu etrafa. Zil üst üste çaldı ve durdu.
Jeongguk şimdi alnını kapıya yaslamış yalvarıyordu. Düştüğü hâle sinirlendi ve yeniden zile bastı. Yedinci kez zile bastığında kapı aralanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
come to love | taegguk
Fanfictionkalbimi çaldın bir anda kaçmamı beklemedin sen belki de hep zile basıp da kaçmayı sevdiğinden