yaşım yirmi altı.
sana kırk senedir âşığım.....
"Kalbimi çaldın bir anda," zil sesi tüm evi kapladı bir anda. Ardından tekrar duydum içime işlediğim sesini, "kaçmamı beklemedin sen," kurduğu cümleler tanıdık gelmiyordu, bahsettiği beni uçurum kenarına sürüklüyordu. "Belki de hep zile basıp da," yutkundu. Demir kapının ardından hissettim çaresizliği. "Kaçmayı sevdiğinden..." son kez zili çaldı. Anladım, alnı kapıya yaslandı, sağ eli kalbi üzerine... Günler evvel yaşadığım gibi yaşadı. Acımın her milimini acısına kata kata hissetsin istedim.
Konuştuğu sözlerde benden bahsettiği bir yıldırım gibi düştü zihnime. Ondan evvel âşığım belirdi dört duvar arasında. Gözlerimi siyaha bürüdü ardından tüm vücudumu sardı sıkı sıkıya. Aramıza engel olan demir kapıyı açtım. Ne olacaksa olsundu. Kopacaksa kıyamet ben dizlerindeyken kopmalıydı. Şaşırdı evvela, ardından sevindi, anladım, gözlerinin içi güldü.
Öfkem katladı da katladı kendini. Hangi hak ile, dedim, hangi hak ile sevinirsin!
"Jeon-" adım sesinden intihar etmesin istedim. Bir ayağı sandalyeye dayalı asılı kaldı ses tellerine. "Adımı anma," diye söylendim. Adımı ara vermeden sıralasın diye ne hâller yaşadığım düştü zihnime. Öfkem kendini üzüntüye adadı. "Konuşalım, lütfen konuşalım," içeriye davet ettim. Hoş, nasıl kırgın, nasıl kızgın, nasıl bitap düşmüş bir davettir.
Sanki, sanki tüm öfkem kapı kulbundaki elime toplandı yahut evimin hüzün rüzgarı sert esti gürültülü kapanmaya sebep oldu. Ürktü, ürktüğüne dağlandım. Geri adım atmadım. Dahası sakin kalamazdım, kalamadım.
"Konuş," holdeki adımları durakladı. Soluklanacağına ihtimal verdiğini düşündüm. Yanılmıştı. Âşkım, öfkeme kalkan olamıyordu. "Kapı önünde bahsettim, duymadın mı?" bir süre sessiz kaldım.
"Jeongguk, Jeongguk, Jeongguk, Jeongguk, Jeongguk, Jeongguk ve Jeongguk... Binlerce kez Jeongguk. Jeon Jeongguk. Güzeller güzeli Jeongguk, ömür esintisi Jeongguk, kalbimi çalan, ardına bakmayan Jeongguk..." ses telleri haykırdı. İntihar etti adım. Ardından kölesi oldu, bitap düştü tekrar dökülmek adına.
Gözyaşlarım haykırdı, intihar etti vücudum. Ardından kölesi oldu, bitap düştü. Tutmadı dizlerim yükümü taşımaya. İki belki üç adımda bitti yanımda. Yeniden seslendi. Yine yeniden. "Taehyung," adını andım. Dilime prangalıydı, bilinmez.
"Jeongguk'um, yapma, ağlama... Sen ağlama," dediklerini işittim. Duydukça içim dağlandı, sesi bana vardıkça burkuldum. Kollarıma tutunuyordu, onu görmemi ona varmamı istiyordu. Şuurum yitiyordu sanki... Sanki onu görmek istedikçe silikleşiyor, ona varmak istedikçe taşlar yağıyordu yoluma. "Sevgili! Ne olur gör, gör Jeongguk... Yalvarırım, yalvarıyorum..." Gözyaşlarımı tembihliyordum, yolunuz şaşsın yanaklarımdan süzülmeyin, diyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
come to love | taegguk
Fanfictionkalbimi çaldın bir anda kaçmamı beklemedin sen belki de hep zile basıp da kaçmayı sevdiğinden