2) Konser

127 16 15
                                    

/Fang Pov/
Babam artık onlarla birlikte yaşayamayacak kadar büyüdüğümü söyleyip beni Çinden bu tuhaf küçük kasabaya gönderdiğinden beri burda yaşıyorum. Yani, şikayetçi değilim. Ama hala alışamadığım şeyler var tabii. Bir de yetmezmiş gibi geldiğim gibi işe girdim çünkü kalıcak yerim yoktu. Neyse, en azından beleşe mısır yiyebildiğim bi işe girdim. Ayrıca iş yerinde kafa dengi birkaç kişiyle tanıştım. Insanlarla çabuk kaynaşabilen biri olduğum için tanıştığım herkesle samimi oldum, bir kişi dışında.

O emo çocuğu sinema salonunun karşısındaki hediyelik eşya dükkanında görüyordum bazı zamanlar. Genelde ya kafasını telefondan kaldırmıyordu ya da ona baktığımda ruhumun derinliklerini dikizliyordu. Colette beni onunla tanıştırdığında aslında göründüğü kadar korkunç biri olmadığını anladım ama yine de soğuktu. Bunun bana özel bir şey olduğunu düşünmüyorum sonuçta ben harikayım ve genelde insanlar bana bayılır ama o çocuk herkese karşı böyleydi. Içine kapanık ve telefon bağımlısı. Yine de onunla arkadaş olmak istedim çünkü Bibi'lerle olan ortamımda tek erkek biziz. Yani o grubu seviyorum ama aralarında tek erkek olmam biraz tuhaf olurdu, ayrıca kız muhabbetine ayak uydurmak da çok zor. 

Neyse, o akşam ona numaramı verdiğime inanamıyorum harbiden almayı kabul etti. Siklemeden döner gider sanıyordum ama etkinlikte gerekli malzemeleri bulmama bile yardım etti. Belki de ben abartmışımdır, sanırım o kadar da kötü birisi değil ama yine de çok soğuk ve duvar gibi. Onunla nasıl samimiyet kurarım bilmiyorum, zor birine benziyor.

Sabah erkenden dükkana eşyaları almayı gittim, içerde oturuyordu. beni görünce kalktı ve bir koliyle kapıya doğru yürüdü.

F: "Günaydın!"

E: "bulabildiklerimin hepsi bu."

koliyi bana doğru uzattı. daha yeni tanıştığım birinden iyilik istemek beni mahçup hissettirdi, sanki sadece çıkarım için onunla samimiyet kurmuşum gibi. ama o da bana bayılmıyor zaten, bunu düşüneceğini sanmıyorum. memnun ve büyük bir gülümsemeyle koliyi elinden aldım.

F: "Aa bu arada"

E: "hm?"

F: "Konsere gelicek misin? Yarın akşam"

E: "sanmıyorum."

F: "Gerçekten mi? Sanırım Janet'dan sonra birkaç sanatçı daha çıkacak, biri rock yıldızı diye duydum."

hahaha bunun işe yarayacağını biliyordum, onun gibi tuhaf tiplere hitap eden müzik türlerini de. tam dükkana geri girecekken durdu.

E: "belki düşünebilirim."

F: "Ah, harika! Kesinleştiğinde haber verin, arkadaşımın arabasıyla gideceğiz."

hiçbir şey demeden içerir girdi. nedenini bilmediğim bir şekilde tarzı ve kişiliği ilgimi çekiyor bu yüzden onu daha yakından tanımak istiyorum.

Çok yorucu bir gündü, etkinlik boyunca ben etrafı toparlamaya çalışırken Buster çocukların peşinden koşturdu. Neyse, sonunda akşam oldu ve bütün çocuklar gitti. Çöpleri atmaya çıktığımda birden biri arkadan omzuma dokundu. Olduğum yerde irkildim ve arkamı döndüm.

C: "Korkma korkma benim!"

F: "Haa....Ne korkması canım, erkek adam korkar mı hahahaha..."

ödüm bokuma karışmıştı.

C: "Nasılsın? Etkinlik nasıl geçti?"

Colette'ın koskoca gülümsemesi beni de gülümsetti. iç çekip ona baktım.

F: "Off..bu veletleri zapt etmek çok zor."

C: "Heheheheh~ Ama çok şirinler!"

F: "Ne şirini ya vahşi hepsi.."

C: "Hehe, bu arada konsere gidiyoruz dimiii??"

F: "Evet öyle gözüküyor. Kimler geliyor?"

C: "Iıı...Ben, sen, başkaaa..."

F: "Edgar geliyor mu?"

C: "Bilmiyorum ki ısrar ettim ama bir şey demedi."

F: "Ha anladım... "

C: "Neyse, işiniz bitti mi?"

F: "Birkaç şey kaldı, çıkacağım birazdan bugün mesaim yok."

C: "Haa tamam, bu arada-"

Maisie: "Faaaang!!! Şu kusmuğu temizle!"

C: "Pffft Hahahaha!"

F: "Uff, neyse, yarın görüşürüz"

C: "Görüşürüüzzz, kolay gelsin!!"

F: "Kolaysa başına gelsin.." diye mırıldanıp içeri gittim.

-Ertesi Gün, Akşamüstü-

Buster'ın arabasıyla Colette'ın evden çıkmasını bekliyorduk. Maisie beni arkaya atıp ön koltuğa oturdu. Ben camdan bakarken birden biri yanıma oturdu, kafamı döndürünce onun siyah saçlarını gördüm. Colette'a cam kenarına oturmak için ısrar ediyordu ama Colette çoktan yerleşmiş kapıyı kapatmıştı. Edgar söylenip kulaklığını taktı, Colette'a gülümseyip selamladım, sonra yola çıktık.

Yolda radyodan şarkı dinledik, bir yandan sohbet ediyorduk. Tabii Edgar bambaşka bi dünyadaydı. Onlar konuşurken benim dikkatimi Edgar'a kaydı.
Kollarını bağlaştırmış, gözleri kapalı müzik dinliyordu. Ne dinlediğini merak edip telefonuna bakıcaktım ki hemen telefonunu kaptı. Bana soğuk bi bakış atıp gözlerini yine yumdu. Biraz gerizekalı gibi hissettim.

Konserden sonra hepimiz yorulmuştuk, ama çok güzel geçmişti. Ayrıca Edgar'ın da eğlendiğini görmek beni mutlu etti çünkü çok içine kapanık ve hep somurtuyor. Birde Janet'dan sonra çıkan metalci çocuk da fena değildi, daha önce hiç o tür dinlememiştim ama dürüst olmak gerekirse poptan iyiydi.
Maisie yine öne oturmama izin vermedi, ve Colette beni ortaya attı çünkü ikisi de cam kenarını istiyordu. Herkes yorgun olduğu için radyodan daha sakin bi müzik açtı Buster, konser hakkında konuşuyorduk.

Ben susup onları dinlemeye başladım çünkü hiç konuşacak halim yoktu. O ara Edgar'ın bana baktığını gördüm, ilk ne yaptığını anlamadım, sonra fark ettim ki kulaklığının tekini bana uzatıyormuş.
Biraz şaşırdım çünkü yani ne bileyim, sabahki olaydan sonra benden nefret ediyor sanmıştım. Tuhaf bi gülümsemeyle kulaklığı taktım, tam o anda kulağım patlayacakmış gibi hissettim. Ama sonra dinlediği şeyin metal olduğunu anladım. Aslında hiç fena değildi.

Edgar kafasını cama yasladı, bende arkama yaslandım.
Şarkılar değiştikçe daha çok hoşuma gitmeye başladı. Yavaş yavaş gözlerimin ağırlaştığını hissettim, gözlerim kapanırken başım da Edgar'ın omzuna düştü. Tabi ben o sıra rüya gördüğüm için bunu fark etmedim, umarım rahatsız olmamıştır.

Buster beni uyandırdığında arabada sadece ben kalmıştım. Buster'a iyi geceler diyip sallana sallana eve gittim.

------------------
Sınav haftam oldugu icin bu hafta baska bolum atabilir miyim bilmiyorum, birde hic fikrim yok ne yapacagim hakkinda istekleriniz varsa yazabilirsiniz bolumlerde yapmaya calisirim🙏🏻

Fang x Edgar -Türkçe- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin