Kulüpten dışarı çıkar çıkmaz ciğerlerini temiz havayla doldurup iç çekti Minho. Kulüp gürültüsü yerini dışarıdaki gürültüye bırakırken temiz havanın da varlığından rahatsız olup kendine acı çektirmekten zevk alırcasına bir sigara yaktı.
Güçlü araba motorunun sesini duyduğunda çığlıklarla tezahürat eden kalabalığın arasından ilerliyordu. Gözlerini yiyişen çiftler ve yarışçılar arasında birbir gezdirip motorcuları bulmaya çalıştı. Genelde burada dönen partinin hep sağ tarafındaki köşede takıldıklarını bildiği için oraya yol aldı, ancak Felix'i bir türlü göremedi.
"Patron?"
Arkasından seslenen Johnny'i duyunca dönüp selam verdi. Çabucak konuya girip "Felix'i gördün mü?" diye sordu.
Minho sigarasından bir nefes çekerken az ileriyi gösterip "Ah, evet." dedi. "Hyunjin'in mekanına gittiler"
Çabucak teşekkür edip oraya doğru yürüdü.
Hyunjin'in dövme dükkanı araba ve motor yarışlarının döndüğü parti alanı, yani kulübün direkt girişinin daha ilerisinde sessiz bir köşede bulunuyordu. Dövme delisi olan Felix ile, piercing delisi Jisung'un yiyişmek dışında bir şey yapmaya karar verdikleri zaman takıldıkları 1 numaralı mekandı aynı zamanda.
Minho içeri girdiği sırada ortadaki koltukta uzanan Felix omzu ile sırtına dövme yaptırırken Jisung ile flörtleşmeye devam ediyor, Hyunjin sadece işine bakıyor, Jeongin ise köşedeki tezgaha yaslanmış halde onları seyrediyordu. Çalan zil sisiyle hepsi dönüp patronlarına bakmış ve arsızca sırıtan yüzleri çabucak düşmüştü.
Bir eli cebinde, diğer elinde ise sigarayla kapının önünde dikilip "Ne sikim yapıyorsunuz burada?" diye söylendi.
"Hey!" başını sonunda işinden kaldırıp tehdit edercesine parmağını doğrulttu Hyunjin. "Dükkanımda şu şeyi zıkkımlanma!"
Baygın gözlerini onda gezdirip bir nefes daha çekti Minho. Dumanını dükkanın içine üfledi. "Sen de Jeongin'i zıkkımlanmayı bırakıp işine bak"
Ağzı açık kalan Jeongin şoka girmiş halde kalınca "Nereden uyduruyorsun bunları!?" diye çıkıştı Hyunjin. Bakışlarını kaçırıp kızaran suratını gizledi.
Sarı filtreyi çöp kutusuna yollayıp "Sürekli baş başa olmanızdan" diye söylendi. En sonunda kapıyı da arkasından kapatıp yanlarına gelmişti. "Neyse"
"Herkesin burada olması işime geldi"
Cebinden telefonunu ve zarfı çıkarıp Jeongin'in yanında tezgaha yaslandı o da. Changbin'i arayıp saniyesinde telefonu açınca hoparlöre alıp bıraktı. Zarfı açıp resimleri diğerlerine gösterdi.
"Bu sefer elinde kanıtla gelmiş"
Arkasında numara yazılı kağıda bakarken "Bu kardeşi mi?" diye sordu Jisung.
"Bu da tefeci olmalı" diyerek elindeki fotoğrafı Hyunjin'e uzattı Jeongin.
Hyunjin ikisine de uzunca bakarken "Bu ikisini daha önce göreniniz yok, değil mi?" diye sordu Minho.
Koltuktan doğrulup Hyunjin'in elindekilere bakarken gözlerini kısıp "Bekle, bir saniye..." diye mırıldandı Felix. "Şu tefeciyi görmüş olabilirim. Sanki kulübe gelmişti daha önce"
Minho'ya bakıp "Bu fotoğraf ne zamanın?" diye sordu. Yaklaşık 1 hafta önce olduğunun bilgisini aldıktan hemen sonra başını eğip "Yanlış hatırlamıyorsan 1 hafta önceydi, evet" diye mırıldandı. "Hatta kıyafetleri de aynı böyleydi. İlk geldiği gün görmüşüm"
"Daha sonra ne yaptığını gördün mü?" diye sordu Changbin.
"Hayır, sadece kulüpte oturup birkaç bardak bira içti. Sonra da kalkıp gitti. Bir daha da görmedim"
En önemli fotoğrafı Jeongin'e uzatıp köprü girişindeki fotoğrafı incelemesine izin verdi Minho. "Bana kamera kayıtları lazım. Chris, tefecinin buraya girdiğini ve kardeşinin o valizin içinde olduğunu düşünüyor"
Ensesini kaşıyan Felix "İyi de girişten öyle büyük bir bavulla elini kolunu sallayarak geçemez. Kontrol edilmiş olmalı" dedi.
"Ya tuzaksa?"
Hyunjin'den gelen öneriye karşılık "Olası" dedi Minho.
"Ama benim aklımda başka bir düşünce de var" kollarını bağlarken gerginlikle "Tefeci diye bize gösterdiği adam kendi adamları olabilir. Bu tamamen içeri sızmak için oluşturulmuş bir senaryo gibi" diye konuştu.
Changbin saniyesinde dahil olup "Katılıyorum" dedi.
Jeongin ilk defa söze dahil olup "Kusurlu bir düşünce" diye yanıtladı. "O halde adam nereye kayboldu? Bir daha dışarıda görülmemiş olması hala burada olduğu fikrini çıkarır"
"Ama bavulda rehine yoksa neden burada bulunsun?"
"Bavulda ne vardı?" abilerinin tamamında gözünü gezdirip "Asıl önemli nokta bu" dedi.
"Polis ilk geldiğinde tefecilerin para kaynaklarından birinin uyuşturucu satışı olduğundan bahsetmişti. Buradaki işleri tamamen polisin kardeşinden ibaret olmayabilir."
Herkes sorgularcasına birbirine bakınca gözlerini yumup iç çekti Minho.
"Hepiniz gidip araştırmalarınızı yapın. Jeongin senden özellikle kamera kayıtlarını istiyorum. Felix, giriş görevlileri ile görüş. Hyunjin uyuşturucu ve dedikodu ağına baksın. Son 1 hafta içerisinde bölgeye fazladan uyuşturucu girişi olup olmadığını öğrenelim."
Dönüp telefona doğru baktı. "Changbin, sen şirketle ilgilenmeye devam et." en sonunda boşta kalan Jisung'a döndüğünde "Sen de..." diye mırıldandı. "Yap işte bir şeyler."
Çetelerinin eğitim ağından sorumlu olduğu için güldü Jisung. Onun işi çoğunlukla sadece çocukların notlarıyla ilgilenmek hakkında olurdu. Böyle aksiyonlu olaylar onu bağlamazdı pek ama Felix'e eşlik ederdi her türlü.
Saati kontrol eden Minho "2 saat içerisinde ofiste olun." dedi. "Yarın sabaha kadar bir karar vermemiz gerekiyor. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EviLive [Minchan]
FanfictionKomiser Christopher'ın başka çaresi yoktu ve elindeki tek seçenek bir çetenin liderine güvenmekti Top; Chan ¦ Bottom; Minho Side ships; hyunin, jilix, seungbin