Sağ ve solunda birer, arkasında 2 ve ayakta duran 4 kişi ile birlikte Lee Minho, karşısında tek başına oturan polis memuruna baktı. Masanın üzerine bırakılan kağıt, polisin parmakları ile Minho'ya taraf kaydırıldı ve ona sunuldu. Ancak Minho kağıtla ilgilenmedi bile. Şaka yapıp yapmadığından emin olmak istercesine adama baktı sadece.
Kendisiyle birlikte odada bulunan 9 kişide gözlerini gezdirip nefesini tuttu memur. Tam tersinin olması gerekirdi. Bir grup çete serserisinin onu görünce her şeyi bir kenara bırakıp kaçıp gitmesi gerekirdi ama şu anda oydu köşeye sıkıştırılan.
Çetenin ele başı, Lee Minho, gözlerini ondan ayırmadan aldı kağıdı eline. Kendisine çevirip düzelttikten sonra sonunda bakışlarını kaçırdı ve satırlarca yazının bulunduğu belgeyi inceledi.
"Basit bir tefeci örgütü değil" dedi polis. Minho'nun tek kaşını kaldırarak ona dönmesine sebep oldu. "Para aldıkları gerçekten çok fazla kişi var. Kaynağının uyuşturucu satışı olduğunu tahmin ediyoruz ama kanıtımız yok. Kazandıkları parayla d-"
Mırıldanarak "Devamını duymaya ihtiyacım yok" dedi Minho. Umursamaz bir şekilde kağıda baktı ama ne yazdığını doğru düzgün okumadı bile. Kağıdı masanın üzerine geri koydu.
"Neden buradasınız?"
Genç komiserin yutkunduğunu fark etti. Pek kontrolsüz birine benzemiyordu açıkçası. Minho ve çete polislerle çok uğraşırdı ama ilk defa böyle biriyle karşılaşıyorlardı.
Bir polisin saçma bir çeteden yardım isteyecek duruma gelmesine neyin sebep olduğunu merak etti.
"Birini kaçırdılar" dedi polis. "Ve buraya gelip saklandılar"
İki kaşını birden kaldırdı Lee Minho. Mantıksız diye düşündü ama aslında bir o kadar da mantıklıydı.
Lee Minho, şehrin bu bölgesinde bulunan bir çetenin 2 liderinden biriydi. Farklıydılar, normal çeteler gibi polisin kolayca baskın düzenleyip içeri alabileceği kişiler değillerdi. Bölgeleri onlara aitti, devlete değil. Resmi olarak devlete ait bile olsa hiçbir polis, ajan veya bir halta yaramayan hangi devlet adamı varsa artık, eğlenmekten öteye giremezdi içeri. Baskın yapamazlardı çünkü buraya geldikleri an polislerden daha fazla mühimmata sahip olan çete tarafından yok edilirlerdi.
İçeride ne yaptıklarını bilmeseler de bildikleri tek şey çetenin, devletin sağlayamadığı adaleti sağladığıydı.
Bir tefecinin kaçırdıkları adamı saklamaları için polisten kaçarken buraya gelmesi tuhaf değildi. Ancak kuralları bilmiyor olsa gerekti. Çete, tefeciliğe izin vermezdi.
"Felix"
Minho'nun arkasında, koltuğun sırt yaslama yerine oturarak polisi dinleyen dövmeli genç "Hm" dedi umursamaz bir şekilde.
Kollarını bağlayıp masaya bakarak "Son zamanlarda yeni gelen oldu mu?" diye sordu Minho.
Çenesine yasladığı elini çekip 4 parmağını gösterdi. "2 aile ve 2 bekar kadın. Şüphelenebileceğin kişiler değiller ama, araştırmıştık"
Masadan bakışlarını kaldırıp memura baktı Minho. Sessizce "Burada değiller" dedi.
"Buradalar" polisin sesi kalınlaștı. "Yeni gelmeleri, yeni taşındıkları anlamına gelmez. Önceden burada evleri veya depoları olabilir"
Minho'nun arkasında oturan herkesten kıkırtılar yükseldi. Minho bile kendini gülmemek için kasıyordu. Yüzünde dudaklarını bastırmıș zarif bir tebessüm vardı ama polis, ona kaşlarını çatarak baktı.
"Adınız Christopher'dı, değil mi?"
"Chris yeterli" dedi hala çatık kaşlarıyla.
Minho masaya kollarını yaslayarak ona doğru eğildi hafifçe. "Burada tefecileri yaşatmayız, Chris" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EviLive [Minchan]
Fiksi PenggemarKomiser Christopher'ın başka çaresi yoktu ve elindeki tek seçenek bir çetenin liderine güvenmekti Top; Chan ¦ Bottom; Minho Side ships; hyunin, jilix, seungbin