ACI İHANET

265 15 8
                                    

Hiç birine veda ettiniz mi ? Vedaların hepsi acıdır genelde gidenden çok kalan için , geride kalan için çok zordur . Hastanede herkesler suskunluğunu korurken aile yürekleri parçalamıştı . Yağmura veda etmeleri gerekiyordu Annesi başında son defa en sevdiği ninnisini okudu ama bu sefer ağır , ağır gözyaşları içinde . Yağmur yüzünde tebessüm ile veda etmişti. Herkesler koridorda olan biteni izliyordu Ömer Kıvılcımın elinden tutmuştu birbirlerine kenetlenmişlerdi . Birbirlerine bakmıyorlardı , baksalar kendinilerini tutamayacaklardı . Babanın sesini duymaya başladılar.
- Canım kızım beni duyduğunu hissediyorum , her zaman için elini sımsıkı tuttum bana baba ben büyüdüğüm zaman evlenmeyeceğim hep sizinle kalacağım demiştin . Ben de seni öyle kolay kolay vermeceğim demiştim ne zorluklar ne acılar çekmiştin. Baba ben size yük oluyor muyum demiştin ... Boğazım düğüm düğüm olmuştu cevap verememiştim . Acını en hafife indirmek için elimden ne geliyorsa yaptım , bütün her şeyim vardı param , evim , işim hiç biri seni kurtarmaya yetmedi . Hiç bir şey istemiyorum ben lütfen onu geri getirin ... ben nasıl devam edeceğim , niye ben değil ? Niye ben değil ! Başına vura vura yere çömelir .
Aile yağmur ile zorda olsa vedalaşır.
- Onu öpebilir miyim ?
- Demet : Tabi ...
- Teşekkür ederim.
Hoşça kal meleğim , umarım çok daha mutlusundur acıların son bulmuştur .
Birlikte odadan çıkarlar . Doktorlar ve hemşireler Yağmurun odasının kapısına birer gül bırakır güllerin rengi beyazdır .
Anne , Kıvılcım ve Ömer'in yanına doğru gelir . Onlara tek tek sarılır .
- Anne : Yüzünde ki tebessümün sebebi sizlersiniz . Bir yanım ölsede bir yanım o tebessüm ile yaşıyor .
- Kıvılcım : Buna vesile olmak benim içinde buruk bir sevinç . Sizin için yapabileceğimiz bir şey olursa hep buradayız .
- Ömer : Onu mutlu etmek Dünyanın en güzel duygusuydu bir çocuğun yüzünde ki tebessüm olmak .
- Baba : Bu yüzden eşimle düşündük ve bunu yağmurdan bir hediye olarak kabul edin . Diyerek bir çek uzatır .
- Kıvılcım : Aa hayır ... lütfen
- Ömer : Biz bunu kabul edemeyiz , bunun yerine ihtiyacı olan insanlar için kullanın .
- Baba : Onu da yapıyoruz lütfen bunu kabul edin . Diyerek çeki uzatır . Çek çok yüklü bir miktardadır . Kıvılcım ve Ömer birbirlerine bakar . Kabul etmemekle çok savaşırlar ama Aile bir türlü ikna olmaz çeki almak durumunda kalırlar .
- Ömer : Kıvılcım bu senin ben bunu kabul edemem .
- Kıvılcım : Ömer ben bu kadar parayı ne yapacağım ?
- Ömer : Aile çok istedi yapacak bir şeyimiz yok . Dursun belki daha sonrasında lazım olur .
- Kıvılcım : Sürekli Doğa ve Çimeni aradım nasıllar diye seslerini duymak bana çok iyi geliyor . Düşününce aklıma bile getirmek istemiyorum ama bir gün o sesleri duyamamak .
- Ömer : Kıvılcım , böyle düşünerek kendine eziyet etme . Hayatta oldukları her an bizim için çok değerli . Zamanı iyi değerlendirmek , sevdiklerine daha çok fırsat vermek .
- Kıvılcım : Galiba işime çok fazla kaptırdım onlara çok zaman ayıramadım . Bugün eve gidip onlarla birlikte yemek yemek uyumak istiyorum sıkı sıkı sarılıp .
- Ömer : Benimde uğrayacağım bir yer var .
- Kıvılcım : Metehan mı ?
- Ömer : Evet , onu çok özledim biraz sohbet edip , öyle konuşmak istiyorum .
- Kıvılcım : Seninle gelmemi ister misin ?
- Ömer : Sen evine git ben iyiyim merak etme .
- Kıvılcım : Ömer'e sarılır sımsıkı Ömer Kıvılcımın saçlarından öper içine çeker .
- Ömer : Hadi ben işime döneyim ne kadar adapte olabiliceksek .
- Kıvılcım : Hayat devam ediyor .
- Ömer : Bizim için devam ediyor .
İşlerine dönerler .
- Dilara : Kıvılcım duyduğuma göre aile size çok yüklü bir çek vermiş ?
- Kıvılcım : Evet , kabul etmek istemedik ama elimize tutuşturdu .
- Dilara : Demek ki çok paran olması da bazı şeyleri kurtaramıyor .
- Kıvılcım : Sağlığın olmadıktan sonra o paranın hiç bir faydası yok .
- Dilara : Doğum gününde ölmesi çok acı oldu aile buna nasıl dayanıcak ?
- Kıvılcım : Dayanmak zorunda kalıcaklar . Onları hiç birimiz anlayamayız , kimselerin de yaşamasını istemem . Aklımı kaçırıcak gibi oluyorum .
- Dilara : Bütün bunların üstüne Kenan da çıktı başımıza .
- Kıvılcım : Hiç hatırlatma şunu .
- Dilara : Ve takıntılı bir hasta ile uğraşıyorum.
- Kıvılcım: Takıntılı mı ?
- Dilara : Evet , söylediğin her şeyi tekrar ediyor ve çok fazla değişik takıntıları var . Mesela lambayı kapatıyorum kalkıyor açıyor yatağına giriyor sonra tekrar kalkıp kapatıyor bunu bütün gün yapıyor .
- Kıvılcım : Sorun büyükmüş .
- Dilara : Adı Berk yaşı 40 çocukluktan beri kendine huy edinmiş ve bu yüzden evliliğide bitmiş . İlaçlarını değiştirdim ya sen götürür müsün ?
-Kıvılcım : Olur , bir bakmış olurum .
- Dilara : Bu arada Tunç'un ailesi ile tanıştım dün akşam .
- Kıvılcım : Çok sevindim , nasıl geçti ?
- Dilara : Berbattı , aile beni pek sevmedi sanırım .
- Kıvılcım : Neden ?
- Dilara : Tunç'a kendi istedikleri biriyle birlikte olmasını istiyorlarmış .
- Kıvılcım : Olur mu öyle şey saçmalık .
- Dilara : Zaten Tunç da resti çekti sanırım . Ailesi ile kötü oldu .
- Kıvılcım : Tunç ailesini karşısına aldıysa , seni çok seviyor demektir .
- Dilara : Evet , onu görebiliyorum .
- Kıvılcım : Sen ne hissediyorsun ?
- Dilara : Ben de seviyorum yani ama ailemi karşıma alır mıydım bilmiyorum .
- Kıvılcım : Hımm orasını artık bilemeyeceğim . Ben ilaçları götüreyim . Görüşürüz .
Hastanın odasına gelir ve ilaçları verir.
- Hasta : Tekrar kapıdan çıkıp gelir misiniz ?
- Kıvılcım : Anlamadım ?
- Hasta : Tekrar çıkıp gelir misiniz ?
- Kıvılcım : İç çeker , peki .
Kapıdan çıkıp tekrar içer gelir .
- Hasta : İlaçları uzatır mısınız ?
- Kıvılcım : Buyrun .
- Hasta : Tekrar kapıdan çıkıp gelir misiniz ?
- Kıvılcım : Sanırım takıntınızla ilgili bir problem ama ben bütün gün o kapıdan çıkıp içeri giremem yapmam gerek çok işim var .
- Hasta : Lütfen bir kere daha yoksa ben kalkmak zorunda kalıcam , tamamlayalım .
- Kıvılcım : Peki , son ama .
Kapıdan çıkıp tekrar içeri gelir .
- Hasta : İlaçlarım ?
- Kıvılcım : Artık içmelisiniz .
- Hasta : Biraz daha yaklaşabilir misiniz ?
- Kıvılcım : Tabi , ilaçlarınız .
Hasta Kıvılcıma yaklaşır ve pat diye yanağından öper . Kıvılcım kendini hemen geri çeker .
- Kıvılcım : Ne yapıyorsunuz ?
- Hasta : Özür dilerim ama yapmam gerekiyordu .
- Kıvılcım : Anlıyorum ama bu çok fazla.
- Hasta : Bitirmem gerekiyordu .
Kıvılcım odadan çıkar .
Ya sabır ! Şu hastanede bir günüm olaysız geçmiyor diyerek kahvesini alıp resepsiyona geçer .
- Dilara : Kıvılcım , geçmiş olsun .
- Kıvılcım : Ne oldu ?
- Dilara : Hasta bütün hastaneye olan biteni anlatıp duruyormuş .
- Kıvılcım : Kahretsin ya ! Bazen gerçekten kendimi tutmayacağım diye çok korkuyordum . Sanırım o gün bugün .
- Dilara : Dur dur sinirlenme hemen , hem o bir hasta ya ne olabilir ki başka . Derken Ömer'in ayak sesleri koridorun bir ucundan duyuluyordu . Koşa koşa gelir ve gözlerini kısar Kıvılcıma bakar .
- Kıvılcım : Efendim Ömer bir şey mi oldu ?
- Ömer : Duyduğuma göre hastanın teki benimle tanışmak istiyormuş .
- Kıvılcım : Ömer delirme .
- Ömer : Nasıl öper seni ? Gideyim bir de beni öpsün bakalım .
- Dilara : Gülmeye başlar , takıntılı bir hasta Ömer . Ne yapabilirsin olmuş işte .
- Ömer : Bir kere daha böyle bir şey yaparsa takıntılı falan dinlemem ben de onu öperim !
- Kıvılcım : Saçmalama Ömer . Bir keresi iki keresi yok ! Anlık bir durumdu ve ben gerekeni söyledim .
- Ömer : Neyse tamam . Peki ben öpebilir miyim ?
- Kıvılcım : Sen de öpme ...
- Ömer : Kızdın mı ?
- Kıvılcım : Tamam hadi öp .
- Ömer : Yaklaşır ve yanağından öper . Arkasına baka baka işine döner .
- Tunç : Çok canım sıkkın .
- Ömer : Benimde .
- Tunç : Senin neyin var ?
- Ömer : İlk sen söyle .
- Tunç : Ailem Dilara'yı istemiyor . Ben de hepsini karşıma aldım resti çektim .
- Ömer : Keşke başka bir yol arasaydın , aile çok önemlidir .
- Tunç : Ama seviyorum ve kaybetmek istemiyorum .
- Ömer : Bizimkine bak sen aşık olmuş .
- Tunç : Dalga geçme ya .
- Ömer : Hastanın teki Kıvılcımı öpmüş başka bir zaman yer olsaydı ....
- Tunç : Gülmeye başlar , duydum ama onu çok takma sonuçta elinde olmayan bir şey .
- Ömer : Şunu bir ziyaret mi etsek ?
- Tunç : Ne yapacağız ?
- Ömer : Öperiz
- Tunç : Ağzındaki suyu püskürtür
- Ömer : Yavaş olum yavaş yıkadın beni !
- Tunç : Ciddi değildin dimi ?
- Ömer : Kıvılcım kesildin başıma .
- Tunç : Onu boşverde Demet'in kuzeni gelmiş .
- Ömer : Evet sabahtan beri benimle uğraşıyor .
- Tunç : Zor biri gibi güzelmiş öyle diyorlar .
- Ömer : Pek bakmadım güzelse Allah sevdiğine bağışlasın .
- Tunç : Adı neydi ?
- Ömer : Elif mi öyle bir şeydi .
- Tunç : Anladım .
Birlikte sohbet ederlerken içeriye Elif gelir .
- Elif : Ömer bey .
- Ömer : Buyrun .
- Elif : Benim bir çicek sipariş vermem gerekiyor halleder misin ?
- Ömer : Ben Demet'in asistanıyım ve böyle ayak işlerine bakmıyorum .
- Elif : Of , tamam bunu günde yüz kere söyledin . Sadece bir ricaydı .
- Ömer : Üzgünüm .
- Elif : Peki , çok inatçısın .
- Tunç : O evli .
- Elif : Anlamadım .
- Tunç : Evli Kıvılcımla .
- Elif : Öyle mi ? Allah mutlu etsin de bununla ne alakası var ?
- Tunç : Bana biraz Ömer'i görmek için bahane üretiyormuşsun gibi geldi .
- Ömer : Ayağına vurur , ne diyorsun ?
- Elif : Bencede saçmaladın ben gidiyorum , görüşürüz Ömer bey .
- Tunç : Söyleyeyim senden etkilenmiş .
- Ömer : Bunu Kıvılcımın yanında sakın söyleme .
- Tunç:Hadi ben gidiyorum Dilara'ya sürpriz yapacağım .
- Ömer : Yardım gerekiyorsa buradayım .
- Tunç : Sağ ol , bu arada Kenanla karşılaştın mı hiç ?
- Ömer : Şu adamdan bahsedip durma , yok görmedim .
- Tunç : Şaşırtıcı .
- Ömer : Şaşırtıcı olan ne?
- Tunç : Çok fazla sessiz , içim hiç rahat değil o bu hastanedeyken .
- Ömer : Sesini çıkartıcak hali yoktur . Ne hali varsa görsün .
- Tunç : Hadi görüşürüz .
Kıvılcım eve dönmek üzere hazırlanıyordur , Ömer yanına gelir .
- Ömer : Sen yalnız gidebilir misin ? beni Tunç bırakıcak.
- Kıvılcım : Çocuk muyum ben giderim tabi .
- Ömer : Ondan değil , neyse tamam . O zaman yarın mı görüşüyoruz ?
- Kıvılcım : Evet , biraz özleyelim birbirimizi .
- Ömer : Özlersen beni ara hemen gelirim .
- Kıvılcım : Bak sen , sen özlemeyeceksin yani ?
- Ömer : Ben şimdiden özledim .
- Kıvılcım : Hadi çıkalım yoksa burada sabaha kadar kalırız .
Ömer ve Tunç birlikte çıkarlar Kıvılcım ise tek başına eve doğru yol alır . Yola giderken Dilaraya rastlar . Herkesler hastaneden çıkarken o tekrar hastaneye dönüyordur.
- Kıvılcım : Pişt , hayırdır yolunu mu şaşırdın ?
- Dilara : Şey , yok ya dosyamı unutmuşum hastanede . Zor oluyor yarın gelip bilgisayar ile uğraşmak .
- Kıvılcım : İstersen seni beklerim ?
- Dilara : Benim işim uzun sürer sen eve git .
- Kıvılcım : Peki , görüşürüz .
Kıvılcımın telefonu çalar ve arayan Ömerdir.
- Kıvılcım : Efendim Ömer .
- Ömer : Tam tamına 10 dakika oldu .
- Kıvılcım : Bu bir rekor galiba .
- Ömer : Özledin mi ?
- Kıvılcım : Şu an gayet iyiyim .
- Ömer : Kötüsün , kendini iyi hissetmiyorsun .
- Kıvılcım : Ömer abartma alt üstü bir gün ya .
- Ömer : Tamam ben seni 1 dakika sonra tekrar ararım diyip gülmeye başlar .
- Kıvılcım : Tamam 1 dakika sonra görüşürüz .
Ömer Metehanı ziyaret eder ve adımını attığı gibi rüzgar gülü dönmeye başlar .
- Ömer : Gördün demek ... Nasılsın sorusuna iyiyim cevabını duymayı çok özledim . Seni de çok özledim . Amca demeni boynuma sarılmanı . Seninle dertleşmeye geldim , gidecek başka kimse yoktu . Bu arada Bekir ile telefonda görüşüyoruz aramız çok iyi . Keşke zamanı geri alabilsek sen  o yola hiç çıkmasaydın . O kadar çok isterdim ki . Şimdi kocaman olmuştun , yakında evleniyorum sana şöyle fiyakalı bir takım elbise çekerdik , bütün kızlar etrafında dolanırdı . Kıvılcımda seni çok seviyor ona benden selam götür dedi . Kocaman öptüğünüde . Öpememek , sarılamamak çok kötü . Metehan ben seni çok özledim ... kokunu o yüzünde ki gülümsemeni . Bak fotoğrafın her zaman ceketimin cebinde . Bu kolumdaki de Kıvılcımın,  mor bir fular . İkinizide özlediğim zaman bunlara bakıp öpüyorum . İç çeker , toprağına çicek bırakır . Bu beyaz gül hastanemizde vefat eden Yağmurdan . O da çok küçüktü dayanamadı . Ailesinin durumu ... neyse seninle öyle konuşmaya geldim . Böyle sadece benim konuşmam kalbimi çok acıtıyor . Kader böyleymiş ... Hava kararıyor , burada böyle korkmuyorsundur dimi ? Rüzgar gülü tekrar dönmeye başlar. Ömer bakıp gülümser . Ve ayağa kalkıp mezar taşını öper . Görüşürüz koca bebek ben yine geleceğim.
Eve doğru yola çıkar ve Kıvılcımı tekrar arar .
- Kıvılcım : Efendim Ömer .
- Ömer : Özledin mi ?
- Kıvılcım : Bilmem .
- Ömer : Özledim ama söylemek istemiyorsun ?
- Kıvılcım : Nerdesin ?
- Ömer : Eve doğru gidiyorum .
- Kıvılcım : Anladım , ben de işte kızlarla sohbet ediyorum sana çok selamları var .
- Ömer : Sen de söyle. O zaman görüşürüz .
Ömer canı sıkkın bir şekilde telefonu kapatır . Eve doğru yürürken telefonu çalar . Arayan Kıvılcımdır .
- Ömer : Özledin mi yoksa ?
- Kıvılcım : Hayır Ömer ! Sadece eve vardın mı diye kontrol etmek için aradım .
- Ömer : Vardım evet .
- Kıvılcım : Ne içersin ?
- Ömer : Anlamadım ?
- Kıvılcım : Arkana bak .
Ömer arkasını döner ve Kıvılcım elinde içecekler ile duruyordur . Ömer gülümseyerek bakar telefonu kapatır . Kıvılcıma doğru gelir .
- Ömer : Sen benimle oyun mu oynadın?
- Kıvılcım : Hep sen mi yapacaksın , birazda ben yapayım .
- Ömer : Özledin mi ?
- Kıvılcım : Sence Ömer ? Al şu içeceği hadi biraz yürüyelim .
- Ömer : İçeceği alır bir elini Kıvılcımın omuzuna atar ve gülümseyerek yolda yürümeye başlarlar .
- Kıvılcım : Nasıl geçti ziyaretin .
- Ömer : Nasıl olsun , ben konuştum o dinledi .
- Kıvılcım : Onu çok öptüğümü ilettin mi ?
- Ömer : Evet , o da seni çok öpüyormuş hatta iletmemi değil bizzat öpmemi istedi .
- Kıvılcım : Bak ya fırsatçı .
- Ömer : Kıvılcıma yaklaşır ve dudağından öper .
- Kıvılcım : Hava çok güzel değil mi ?
- Ömer : Evet , tam böyle çocukları alıp parka gitmelik .
- Kıvılcım : Anlaşıldı .
- Ömer : Anlaşıldı mı ?
- Kıvılcım : Yoksa susmayacaksın .
- Ömer : Gülmeye başlar . O zaman tatlılar benden .
- Kıvılcım : Yok ben tatlı almayayım .
- Ömer : Formunuz mu bozuluyor ? Gayet taş gibisin bak dur . Ver elini dön bakayım .
- Kıvılcım : Ömer napıyorsun .
- Ömer : Taş gibisin taş .
- Kıvılcım : Aslında benim aklıma başka bir şey geldi .
- Ömer : Ne geldi ?
- Kıvılcım : Burada bir yerlerde açık hava sineması var . Gitsek mi ?
- Ömer : Ben de çok severim gidelim mısırımızıda alırız şöyle çimlere yayılırız mis .
- Kıvılcım : Sandalye yok muydu ?
- Ömer : Ne gerek var ben sana sandalye olurum .
- Kıvılcım : Hadi çok konuşma fırsatçı . Gidelim .
El ele tutuşup güzel havanın tadını çıkartırlar birlikte açık hava sinemasına giderler . Çimlere uzanırlar Ömer mısırları sağa sola döker . Kıvılcım gülerek onu izler .
- Ömer : At bak bir tane tutucam .
- Kıvılcım : Ömer çocuk gibisin , sinema izlemeye geldik .
- Ömer : Ya atsana sen bi
Kıvılcım Mısırı fırlatır Ömer yakalayamaz .
- Ömer : Al işte oraya mı atılır .
- Kıvılcım : Bana bak Ömer şimdi kalkar giderim...
- Ömer : Tamam tamam kızma hadi gel izleyelim .
Bir diğer yandan Tunç Ömerden aldığı taktiklerle Dilara için güzel bir masa hazırlamıştır . Ona bir yüzük alıp evlenme teklifi edecekti .
- Tunç : Efendim geldin mi ?
- Dilara : Evet , hastanedeyim almam gereken bir dosyam vardı .
- Tunç : Bekle geliyorum yanına diyerek telefonu kapatır . Dilaranın yanına doğru giderken bir anda gözlerinin önüne perde iner ve kafasına bir darbe alır . Gözlerini açtığında ellerinin bağlandığını anlar kafasına ise siyah bir örtü geçirilmişti . Ayak seslerini duyar ve bağırmaya başlar .
- Tunç : Kimsin ? Kim var orada ?
- Siyah örtü kafasından çekilmişti ve tahmin ettiği gibi karşısında Kenan vardır .
- Tunç : Ruh hastası ! Biliyordum senin bir şeyler yapacağını ! Ama yanlış hamle ! Dilara benim gelmediğimi anlayınca hastaneyi ayağa kaldıracaktır .
Kenan Doktor gülmeye başlar ve elini kapıya doğru uzatır "Hayatım" gelebilirsin der ve kapıdan Dilara girer Kenan'ın elinden tutar . Tunç 'un yüzünde acı bir ifade vardır öylece kalır .
- Bölüm Sonu -

Mucize Yaşam Where stories live. Discover now