Minik Narelle, okula giden kızın peşinde uçuşuyor. Bir yandan da oluşabilecek sıkıntıları engellemeye çalışıyordu. Narelle, kızın kokusunu hayvanların almaması için kendi gücüyle bir bariyer oluşturmuştu. Gücü sınırsız değildi ancak konsey tarafından seçilmiş bir Narelle'ydi. Kız yolda gördüğü köpeğin yanına koşup onun boyuna gelecek bir şekilde eğildi. Narelle sadece bir gün içerisinde yapmış olduğu yirmi üçüncü aynı konuşmasını yaptı. "Bu kız o mu?" dedi köpek hevesle kendisini seven kıza bakarak. "Evet öyle. Ancak bunu hatırlamayacaksın. Tadını çıkar." köpek kafasını kızın koluna koyup iyice sokulmuştu. Neredeyse yirmi dakika boyunca beraber vakit geçirmişlerdi. Kız gitmeden önce sırt çantasında ki mamayı bir tasa koyup köpeğin önüne koydu. Köpek zevkle yemeğini yerken Narelle, köpeğin hafızasından kızı sildi. Kız okuluna doğru yürümeye devam etti. Normalde evi ile okulunun arasında beş dakika olmasına rağmen evden bir saat önce çıkıyor. Yolda gördüğü tüm hayvanları sevip, besliyordu.
Kız okula vardığında ona doğru gelen arkadaşını gördü. "Damla! Nasılsın?" kız arkadaşının yanına hızlı adımlarla yürüdü. "Sadece biraz yorgun hissediyorum. Onun dışında iyiyim. Sen? Ve lütfen 'Damla' diye seslenme Selin. Biliyorsun o isime ait hissetmiyorum" arkadaşı kızın omuzlarını kavradı "Yine mi sabaha kadar ders çalıştın? Minik dahi. Ve bende iyiyim." Selin, arkadaşını anladığını belli edecek bir şekilde kafasını salladı. Beraber sınıflarına doğru gittiler.
🍃🔥
Damla, okuldan çıktığı gibi eve gitmişti. Bitkin bir halde kendini yatağa attı. Annesinin dış kapıya anahtarı sokma sesi gelince hafifçe dikeldi. "Hoş geldin anne!" annesi yavaş adımlarla kızın odasına doğru yürüdü. "Hoş bulduk Damla. Akşam ne yesek? Pizza mı?" kız yüzünü buruşturdu. Ardındansa aklına bir şey gelmiş olacak ki pis pis sırıtmaya başladı. "Ben kosss koca İnci Altınok'sun yemek yapmak mı koyacak sana?" kız neredeyse üç haftadır dışarıda yemekten bıkmıştı. Ayfer, kafasının yerinde olmamasına rağmen kızının dediklerinden sonra heveslenmiş ve bir koşu mutfağa gitmişti. Kızda annesinin peşine takılıp beraber yemek hazırladılar. Bu süreç boyunca da İnci, alkolün etkisinden kurtulmaya başlamıştı. Beraber oturup yemek yerlerken uzun zamandır yapmadıkları anne-kız muhabbetini yaptılar.
"Anne, kızmazsan bir şey sorabilir miyim?"
"Sor bakalım tatlım."
"Babamı özlüyor musun?"
İnci elinde ki çatalını bıraktı " Baban soğuk birisiydi. Beni sevdiğini hep bilirdim ancak hiç belli edemezdi. Odundu yani biraz. Ölümünden ötürü üzülmüştüm ama benim kalbimde çok fazla bir yer edinememiş olacak ki hiç yokluğunu çekmedim. Zaten anneannen katıydı çok buluşamazdık." derin bir nefes alıp verdikten sonra kızına döndü. "Evet özlüyorum." ardından tabağına geri odaklandı. Kız, babasını sadece beş yaşına kadar görmüş sonrasında ise babası vefat etmişti. Ondan geriye aklında kalan tek bir kelime vardı. 'Sen benim kızım olamazsın!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dahlia
Science FictionTanrılar Diyarına hoş geldin! Burada istediğin her şeyi bulabilirsin. Tanrılar Diyarına hoş geldin! Gerçekten buraya ait misin? Tanrılar Diyarına hoş geldiniz. Sadece kaderinizde belirlenenleri yapın. Dahlia, bir cezaydı. Babasının hatası yüzünden...