The Three : LEON

102 9 37
                                    

Sting - Shape Of My Heart

Sting - Shape Of My Heart

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kaybolmuş gibiydim. Son bir aydır hiçbir işime odaklamıyor ve sadece bir şeyler karalayıp bir şeyler okuyarak kendimi uyuşturuyordum. Yalnız hisseden bir insanın bir kişiye ya da bir şeylere bağımlı hale gelmesi aslında sevdiğimi sandığım çoğu şeyi gerçekte sevmediğimi fark ettirmişti bana. Bu hayatta yalnız olduğunu bilmek ve sürekli birinin bu durumdan seni sevgisiyle çıkaracağını sanarak umut aramak, bulamayınca ise kendi iç dünyasına kapanmak ve tutkunu aramak, hayatta kalmak için tutkuna tutunmaktan başka çaremin kalmaması itmişti beni ilk yazmaya.

Okuduğum kitaplara ve sevdiğim yazarlara imrenip bende onlar gibi olmak için uğraşırdım. Bundan dolayı İngiliz Edebiyatı okumak benim için bir tutku gibiydi. Fakat şöyle bir problem vardı ki ben sadece okumaz ve yazmaz bildiğin kitabı yaşardım. Bundandır yazmaya başladığım andan itibaren deli gibi hoşuma gitmesine rağmen, hayatı unutup gitmem. Yazmaya başladığım an tek derdim yazmaktır. İlham habersizce ve genelde birden gelir. Geldiği anlar yazamaz ve kaçırırsam bir daha asla aynı cümleler gelmez hatırıma. Küserler.

Yazmaya ilk kez babam bizi bir yüz lirayla terk edip gittiği zaman başladım. Lise birinci sınıftaydım ve babamın sütten çıkmış ak kaşık olmadığını bilmeme rağmen harika bir babaydı işte. Onu çok severdim. Evet iyi bir koca olmadığını biliyordum. Annemi aldatmıştı. Yinede babaydı işte. O gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı hayatımda.

Ona sorsanız hayatındaki en mutlu olduğu anın benim doğum anım olduğunu bilirdim. Böyle hissettirirdi. Benim çocukluk kahramanım benim eğitimim ve mutluluğum için çok çabalar, gece gündüz çalışırdı. Önüme dünyaları sererdi ve bunu benim mutlu olmam için yapardı. Beni seviyordu o , öyle değil mi? Gittiğinde artık bu yalana inanmayı kestim.

Ben onunlayken hiç yalnız hissetmezdim. Ev gibi hissettirirdi. Birlikte oyun oynar, dondurma yemeye ya da sinemaya giderdik. Ben o beni çok küçükken sinema salonuna koyup sigara içmek için dışarı çıktığında bile filme odaklanamaz ağlayarak her yerde onu arardım. Beni bırakıp gitmesinden, kaybolmaktan ve onu bulamamaktan korkardım. Ve derler ya hani insanın korktuğu şey başına gelir. Gerçekten de geliyordu. Babam bana 'Geri döneceğim bekle. ' sözü verip gitmişti. Bir daha hiç geri dönmedi.

İnsan sevdiği kişi onu bırakıp gittiğinde hayatındaki kimse ona bir daha değer vermeyecek sanıyor. Sevdiği herkes bir gün onu terk edip gidecek gibi geliyor. Biri ile arkadaş olmak bu yüzden benim için çok zordu. Birine bağlanır ve beni bırakıp gitmemesi için ona sürekli iyilik ve fedakarlık yapma gereği duyar, onun basma kalıplarına katlanır, olmadığım bir kalıba girerdim lisedeyken. Hem de hiç olmadığım bir kalıba. Onlar iyi insan arıyordu ve bende iyiyi oynuyordum. Bundan kolay ne vardı ki? Sonra anladım ki biri sizi sevecek olduğu zaman , sizi her şekilde kabul edip seviyor. Şunu asla unutmayın: Bütün hatalarınıza, bütün yanlışlarınıza rağmen doğru kişi sizi asla terk etmez.

Mathilda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin