-oy vermeyi unutmayınnn"the only flaw, you are flawless"
Jeon Jungkook yeni bir güne uyanmıştı.
Kulağına inatla dolan alarmı lanet ederek kapatmış ve derince bir iç çekmişti. Başı ağrıyor ve hala kendini uykusuz hissediyordu. Dünden kalma yorgunluğu vücudunda şimdi etkisi gösteriyordu. Hem ruhen hem bedenen bir yorgunluk vardı üstünde.
Gözlerini aralamaya mecal bulduğunda içeri vuran güneş ışığı ile iç geçirdi. Gözlerini oflayarak kıstı.
Yatağın ucunda arkasını dönük durumdaydı. Ve hala uykusu vardı. Belki biraz daha uyuyabilirim diye düşündü. Ve onun için en konforlu uyku Taehyung'a sarılarak uyumaktı.
Bu yüzden olduğu yerde yanına döndü ve elini yanına attı. Fakat tam o an kaşlarını çattı. Yanı boştu.
Yataktan doğrulduğunda gözlerini ovuşturdu. Taehyung uyanmış olmalıydı. Aslında bu kadar erken uyanan biri olduğu da söylenemezdi. Daha doğrusu her sabaha onunla uyanmaya alıştı için de böyle gelmiş olabilirdi. Jungkook ne zaman erken uyansa yanında hala uyuyor olan hyunguna sarılır biraz daha uyurdu. Bunun Taehyung üzerindeki etkisini bilmiyor olacaktı ki Taehyung da onu kollarında saklıyor, kokusu içerisinde huzur buluyordu.
Jungkook huysuzlanmıştı.
Taehyung ile arasının bozuk olmasından nefret ediyordu.
Aslında araları bozuk muydu? Hayır. Ama aradaki soğukluğu hissetmişti.
Neden olduğu açıktı. Dün Taehyung eve geldikten sonra bir sessizlik yaşanmıştı. Taehyung herhangi bir tepki vermese de bu Jungkook'un daha çok zoruna gitmişti. Çünkü dün Taehyung eve geldiğinde yalnızca Jungkook'u kontrol etmiş ve sonra kendisi akşama kadar ders çalışmaya çekilmişti. Jungkook akşam yemeği hazırladığında ise Taehyung aç olmadığı söyleyerek uyumuştu.
Fakat onlar... Aynı yatakta uyuyorlardı. Bu yüzden ondan birkaç dakika sonra ise Jungkook gelmişti yanına. Sarılmadan uyuyamayan arkadaşların arasına bir şeyler girmişti dün. Ve sanki iki yabancıymış gibi uyumuşlardı.
Garipti. Arkadaşlıkları çok garipti. Taehyung'un kendi tarafından kabullendiği şeyler vardı zaten. Fakat bir karşılık alamayacağını düşünmesi hareketlerini belirleyememesine sebep oluyordu.
Onu herkesten sakınabileceğini düşünürken kendinden bile sakınıyordu. Bazen kucağına alarak uyuttuğu bedenin kendisine bir başkasının dokunmasına izin verdiğinde bile kafayı yiyecek gibi oluyordu. Bunun bencilik olduğunu düşünse de önüne geçmek imkansız gibiydi. Sadece iki yıl önce hayatına giren çocuğu dünyası yapmıştı. Bazen umutlandırdığı hareketleri oluyordu. Ya da öyle hissediyordu.
Hoş, kim 'ev arkadaş'ının kucağında huzur bulup uyuyabilirdi? Kim 'ev arkadaş'ı ile birbirine iltifat ederdi?
Bunlar gerçekten normal miydi yoksa umut verebilecek hareketler miydi artık Taehyung ayırt edemiyordu.
Taehyung kendinin farkındaydı.
Fakat Jungkook'un bir şeylerin farkına varması için yaşaması gereken bazı şeyler vardı.
Jungkook dünki olanları şöyle bir kafasından geçirdiğinde içi daha da huzursuz olmuştu. Taehyung ile konuşmalıydı. Ne diyeceğini dahi bilmese de sadece aralarının böyle kalmasını istemiyordu. Bu yüzden yavaşça olduğu yerden doğruldu gözüne vuran güneş ışığını önemsemeden. Esnedi genişçe. Üstündeki geniş tişörtü ve altındaki boxerı dışında bir şey yoktu üstünde. Buna alışıktı. Evleri sıcak olduğundan dolayı hep böyle giyinirdi. Bundan rahatsız değildi. Hatta çoğunlukla üstünde Taehyung'un tişörtlerinden biri olurdu. Bunu severdi. Çünkü Taehyung'un kokusu onu çok rahat hissettirirdi. Ve tişörtleri üzerinde kocaman dururdu. Bunu severdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F-R-İ-E-N-D-S /taekook
Fiksi Penggemarf-r-i-e-n-d-s, get that shit inside your head taekook au friends şarkısından esinlenilmiştir