sana ait olan seni bulur.
Berk'ten
Üniversitenin ilk günü için alarmım çalarken oflayarak elimle ittim. Yere düşerek muhtemelen kırılan saatin sesi kesilirken esneterek kalktım yataktan.
Bir senede hayatımda ne kadar çok şey değişebilirse o kadar çok şey değişmişti. Önce mezuna kalmış sonra ise tekrar sınava girmiş ve en sonunda kazanmıştım. Nereyi mi?
Mimarlık bölümünü dememi beklemiyorsunuz herhalde. Kıytırık bir bölüm. Ve evet şehir değiştirdim. Artık İzmir'de okuyorum.
Diğerlerini sorduğunuzu duyar gibiyim. Ali futbol ile devam ediyor. İletişimimiz hiç kesilmedi. Kan çekiyo sonuçta.
Zeyno güzel sanatlar okuyor. İyi bir üniversitede.
Arap mezuna kaldı gardaşımız. Babasıyla çalıp söylemeye devam.
Bizimkilere gelirsek.
Hazal. Moda tasarımı okuyor. Tasarım elbiseleri epey ilgimizi çekiyor.
Çağrı. O da mezuna kaldı ama yine pek çalışıcak gibi değil şehir şehir gezmekle meşgul.
Ege. Parasıyla kendi holdingini kurdu. Okumak boş işmiş öyle diyor.
Ve Cemre. Cemre ile iletişimimiz kesildi. Hepimizin. Bunun bir anda olduğunu söyleyebilirim evet. Bir anda kendini çok suçlu hissettiğini söyleyen bir mesaj attı bize. Ve ortadan kayboldu.
Ona kızgın mıyım diye sorarsanız. Hayır. Peki sevgim azaldı mı? Ona da hayır. Onu epey özledim. Ama sanırım artık çok da özlemiyorum. O bizsiz mutluysa diyecek pek bir şeyim de yok.
Zaten eğer birbirimize ait olsaydık elbet karşılaşırdık. Bulurduk birbirimizi. Muhtemelen onun için saçma sapan bir çocukluk aşkı olarak kaldım. Ama bendeki hisler hâlâ bitmemişken bu düşünce biraz acıtıyor da. Neyse.
Okulun önüne geldiğimde etrafa bakındım. İyi bir üniversiteydi. Ama ben kıytırık bir bölümdeydim. Kendi bölümüme doğru ilerlerken tanıdık bir koku oldu beni durduran.
Durdum. Bir koku beyninizde onca anıyı hatırlatabilir mi? O anları bir daha yaşatır mı? Bana yaşattı. Beynimden tüm hatıtalar bir bir geçti.
Etrafa bakındım. İnsanların arasına. Ve onu gördüm. Cemre'yi.
Bi dakika benim kalbim uzun süredir bu kadar hızlı atmıyordu. Onu dikkatlice izledim. Yanındaki çocuğa heyecanla bir şeyler anlatıyordu. Saçlarını boyatmıştı. Siyaha. Bu ona apayrı bi hava katmıştı. Her haliyle nasıl kusursuz olabilir? Kahküllerini uzatarak perçem haline getirmişti. Yüzünde hafif bir makyaj vardı. Üzerine giydiği gündelik elbise açık maviydi.
Sonra yanındaki çocuğa diktim gözlerimi. Cemre'yi dikkatle dinliyor söylediklerine gülüyordu. Cemre'den biraz uzun boyluydu ve üstüne açık mavi bir tişört giymişti. Kıyafetleri uyumluydu. Gülüşme sesleri kulaklarıma dolduğunda bile kıskançlığımın üzerine geçiyordu onun güzelliğinin üzerimde bıraktığı etki.
Kiminle güldüğüne değil, gülümsemesine bakıyordum. İyileşmişe benziyordu. Yine kocaman gülümseyebiliyordu. Tıpkı kardeşi ölmeden ve o hapları kullanmaya başlamadan önceki hali gibi.
Dudaklarım yavaşça iki yana hüzünle yayılırken onun yeşilleriyle göz göze geldik aniden. Şuanda sadece kalp atış sesimi duyuyordum.
Beni gördüğünde yüzü yavaşça düştü. Şaşırmıştı. Ama gözlerini de çekmedi. Bu kez gözlerini çeken bendim.