Yazar bakış açısı;
Bir hikayeye "sevgili günlük" diye başlanılmaz, bir günlüğe de "sevgili"denilmez. Çünkü bazı günlükler pek iç açıcı değildir, bazı sayfaları yıpranmış'tır, bazı sayfaları incitilmiştir. Atlassa o günlüğün yıpranmış bir sayfasıydı. Atlas hikaye yazdığı gibi günlük yazarken mutlu değildi, acısını günlükten çıkartıyordu. Bu çok yakıcıydı.- Ah! Dizim..." Dedi Atlas çığlık atarak. Hızlıca kaçtığı evden uzaklaşmaya çalışması acınasıydı. Yerdeki taşlardan dolayı olacak ki elleri kanıyordu, ayaklarını serbest bırakarak yere oturdu ve dizlerine baktı. Ayağı çizilmiş ve dizleri kanıyordu.
- Bu kadar kana maruz kalmak zor... Of, dizim acıyor." Diye söylendi ve ayağa kalktı.
- Hızlı olmam lazım, babam yakalayabilir." Diyerek topallaya topallaya düz yoldan ilerledi. Bir grup arabanın olduğu yerde durakladı, resmi takımlar giyen bir grup iri yarı adam bir malikâne'nin kapısının önünde pusu kuruyordu. Atlas bellerindeki silahlardan korktuğuna dair bir ses çıkardı;
- siktir! Silahlarının olduğunu bile bile buradan geçemem. Bir bu başıma eksikti zaten."
Sinirle haykırdığında sesi duyulduğu için adamlardan bir kaçı belindeki silahı eline aldılar ve sağa sola doğru sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırcasına silahı doğrulttular.
- Sıçtım... Arkana bakmadan kaç atlas, yoksa kafana sıkarlar."
Atlas, gittiği yoldan geri dönmek için adimladığında arkasında 10 kişi olduğundan habersizdi.
- hassktir! "
Şuan bir kaçış yolu yoktu, ayakları hala ağırıyor ve toplasan 30 kişi vardı etrafında...
- sıçtın atlas kaya. Hayatının tam orta yerine sıçtın hatta."
Kollarından tutan iki adamla kaçmaya çalışsada bunu başaramamışt.
- bırakın lan beni! Hay, skicem simdi. Bırakın ben bir şey yapmadım oğlum!"
Diye bağırsada adamlar pek umursamıyor ve malikâne'nin kapısının oraya doğru götürüyorlardı. Tam kapının önündeki korumalardan biri konuşmaya başladı;
- demek buymuş o sesi çıkaran. Patrona götürün bunu." Dediğinde atlas'ın kollarından tutan adamlar tekrar yürümeye başladılar. Atlas hala çırpınsada işe yaramıyordu. Malikane'in içinde salon gibu bir yere geldiklerinden burada ne döndüğünü sorguluyordu atlas. Adamlar yuvarlak bir masada oturmuş ve önemli bir şey hakkında konuşuyorlardı, yani galiba...
- patron, dışarıda gördük.
"korel- depoya götürün. Gereken neyse yapılır." Dedikten sonra yarım kalan işini tamamlamak için elinde sıkıca tuttuğu silahı yuvarlak masada oturan bir adamın kafasına isabet ettirip sıkmıştı. Sesleri ve gördüklerini işitemeyen atlas gözlerini kapatmıştı. Korkuyla geriye adım atacakken iki adam kaçmaya çalıştığını zannedip dahada sıkı tutmuştu.
- lanet olsun! Ellerim acıyor gerizekalılar, yavaş olsanıza!" Atlas bağırarak bunu söylediğinde herkesin gözünün onda olduğunu bilmiyordu, özellikle korel'in. Atlas'ın sözleri hiç dinlenilmiyor olacakki hızla çekerek dışarıya çıkarmışlardı. Bir arabanın önüne gelindiğinde arabanın kapısı açılmış ve atlas'ı zorla bindirmişlerdi.
- bırakın diyorum aptallar! Skecem hepinizi!" Diye bağırsada sözlerini pek takmıyorlardı.
Adam1- bu fizikle mi skeceksin? Ne komik ama. Çocuk, rahat dur, yoksa altta ezen sen değil biz oluruz." Adamlardan biri böyle söyleyince atlas göz devirmiş, ve kollarını birleştirmişti. Şu an plan düşünüyordu, bu yüzden biraz daha sakin kalmak daha mantıklıydı. Düşündüklerini bir kenara bırakıp uykuya dalmıştı, aslında dalmak gibi bir isteği yoktu ama o kadar koşmuştuki artık bitkin düşmüştü. Uykusu güzel ilerliyordu, normalde kabus görerek uyanırdı fakat şimdi ne kabus ne de rüya görmüştü, garipti... Taki o güzel uykudan silah sesi duyarak uyanana kadar.Korel'in anlatımından;
Masada oturuyor, söylenilenleri dinlemeye çalışıyordum. Otoriter sahibi bir adamdım fakat bu tür konuşmalarda havam kaçıyordu.
Adam1- korel bey, bence babanızın ölmesi size dahada yarar kattı. Şirketin durumu iyileşti, uyuşturucu deposuda gayet iyi ilerliyor. Sizcede ölmesi daha iyi olmadı mı? "
Korel- bu sözü söylerken ne düşünerek, hangi vasfa sahip olarak söyledin? Benim kim olduğumu bilmiyor musun? Babam olmasa sen bir hiçtin kıraç. "
- korel bey, öyle demek istemediğimi biliyorsunuz değil mi? Yanlış anladınız."
Korel- ben yanlış anlamam kıraç. "
Bir anda sağ tarafıma dönerek sesin kimden çıktığına baktım. Adamlarımdan ikisi ve yanında bulunan fazla ses çıkaran çocuğa döndüm, bu kim mk?
Koruma- patron, dışarıda gördük."
Korel- depoya götürün. Gereken neyse yapılır." Belimdeki silahı çıkartıp adamın kafasına doğru götürdüm ve sıktım. Bir silahına bakıyordu öldürmek. Kimse böyle konuşmazdı. Bunu bilmeleri gerekiyordu. Sağıma tekrar döndüğümde çocuk korkmuş olacak ki hafif geriye gitti, fakat korumalar bunu kaçmak olarak algıladığı için dahada sıkı tuttular çocuğu. " Lanet olsun! Ellerim acıyor gerizekalılar, dikkatli olsanıza! " Diye bağırdı çocuk. Sonrada korumalar dışarı çıkarttılar, onunla depoda özellikle uğraşacaktım, bizi gördü çünkü. Malikâne'yi, birisini öldürdüğümü, toplantı yapıldığını... Her şeyi gördü, ve onu sağ çıkarmam mümkün değildi...AGAGAGGAGA İLK BOLUM BİTTİ BENCE GAYET GUZELDİ BURAYA SACMA SAPAN SEYLER YAZİP BOLUMU UZATİCAM AKLİMA BİSEU GELMEDİ VUNKU 676 SUAN GAGAGAGAGA ARKADASLAR LUTFEN DALGA GECMEYİN UZULUYORUM KİRİLİYORUM 1 AYDA ATABİLECEGİM NE KADAR BOLUM VARSA ATİCAM ONDAN SONRA KACİCAN YAZ GELİYOR SONUCTA NEYSE GORUSURUZ😽😽😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iz
Teen FictionKorel umursamaz bir yaratıktı, insanların ne düşündüğünü umursamıyor kendine göre hareket ediyordu. Atlas ise albino bir erkek ve hemen kırılan, hemen incinen bir tipti. Peki bu ikili birbirlerine nasıl iz bırakmadan yaşayacaktı?