Azerbaycan' da her gün bir KAOS

28 12 12
                                    

  -2020-

Sabah büyük bir gürültü duymamla uyandım. Battaniyemi üzerimden atıp lavaboya ilerledim. Lavaboya girdiğimde gürültüler hala devam ediyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Hızlıca yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Odama gidip dolabımdan aldığım kıyafetleri giyip pijamalarımı dolabın içine doğru savurdum. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradıktan sonra odamdan çıktım. 

Ben merdivenlerden aşağıya inerken mutfaktan cam kırılması sesi geldi. Ben annemin bardaklardan birini düşürdüğünü sanıp anneme yardım etmek için adımlarımı hızlandırdım.

   Mutfağa gittiğimde hiç de beklediğim bir görüntü yoktu karşımda. Annem mutfak sandalyelerinden birine oturmuş yere bakıyordu. Annemin hemen önünde yere çökmüş olan babam annemin kanayan parmağına yara bandı yapıştırdıktan sonra anneme bir bardak su verdi. Annem ağır ağır suyunu içerken ben beni fark etmeleri için hafifçe öksürdüm. Babamın bakışları bana dönerken annem hala yere bakıyordu. 

'' Anne, iyi misin? '' dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Korkuyordum. Bir şey olduğu belliydi.

'' Yok bir şey kızım. Hadi, ablanın yanına çık sen. '' dedi babam annemin yanından ayrılmadan. Babam böyle dediğinde genelde bu '' Anneniz iyi değil. Ben size sonra anlatacağım. '' anlamına geliyordu. Başımı tamam dercesine sallayıp ablamın yanına çıktım. 

   Ablamın yanına çıktığımda gördüğüm manzara beni şaşırtmamıştı. Yine sabah sabah balkona çıkmış bir eline aldığı kahvesini yudumlarken kitap okuyordu. Benim geldiğimi görünce kahvesini balkonun ortasındaki yuvarlak masaya bırakıp sandalyede oturuşunu dikleştirdi. Ablamın ne okuduğuna baktığımda yüzüm bir tebessüm oluştu. Okuduğu kitabı ben de okumuştum ve çok duygusal bir kitaptı. Ablama baktığımda ağlamaktan kızarmış gözlerini görünce dudaklarımdan keyifli bir kahkaha kaçtı. Ancak aklıma annem gelince gülüşüm yavaşça kayboldu.

'' Neyin var zurna? '' dedi ablam. Yüzümün düştüğünü görünce onun yüzünü meraklı bir ifade aldı.

'' Aşağıya indim. Annem bir bardağı düşürüp elini kesmiş. Sandalyede oturup öylece yeri izliyor. Babam da ona moral vermeye çalışıyor ancak bana ne olduğunu anlatan kimse yok. '' dedim isyankar bir şekilde.

''Narahat olma, Zurna, anam sakitləşəndə ​​atam bizə deyəcək.'' dedi ablam rahat bir şekilde. Tabii o alışmıştı kaosa. Ben daha on üç yaşındayım nasıl alışayım. 

   Bu arada ablamın söylediği şey ''Merak etme Zurna, annem sakinleştiğinde babam bize anlatır.'' demek. Şimdi benim hayatımı okuyan Türk arkadaşlar anlamazsa yazar açıklamak zorunda kalmasın.

   Biz ablamla sohbet ederken babam geldi ve anneme ne olduğunu anlatmaya başladı. Onu en dikkatli halimle dinlemeye çalışıyordum. Ancak babamın arkasında kitap okuyup salya sümük ağlayan ablama bakmak işimi zorlaştırıyordu. 

   Meğer annemin iş arkadaşlarından biri kaza geçirmiş hastanedeymiş. Annem de yakın bir arkadaşı olduğu için olayı duyunca şok olmuş. Babam yarım saat sonra annemin arkadaşını görmeye gideceklerini ve bizim için kahvaltıyı hazırladığını söyledikten sonra odadan çıktı.


🌸

Evett sevgili okurlarımm bu bölüm de biraz kısa çünkü bunlar geçmişten sahneler.

Bu arada bu bölümün bir bağlantısı yok sadece Azerbaycan' da olan yaşantılarını görmeniz için yazılmış kısımlar bunlarr



Yıldıza basılsınn

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yıldıza basılsınn

Sen de YalancısınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin