Canım yanıyordu... çok canım yanıyordu.
Kimsenin umrunda olmamak, kandırılmak, dövülmek ve dahası. Alıştığım için tenim acımasada kalben acıyordu işte.
Onun dışında kimse bana 'iyi misin?' diye sormuyordu. Ailem bile bana yabancıymışım gibi davranıyordu,
Sanki onlara zararım dokunmuş gibi.
Belki de ben bilmiyordum yaptığımı.
Lee Felix, yaşamamın tek sebebi. Kalbim onun için atıyordu. Bir sorun olduğunda anlıyor, anlayışla yaklaşıyor, bana sevginin ne demek olduğunu gösteriyordu.
O benim şu hayattaki tutunduğum tek daldı, bir gün kırılacak diye çok korkuyordum.
Ona karşı içimde daha fazlası var aslında. Yaşadığım his tam olarak aşktı. Aşk kavramını hiç bu kadar güzel düşünmemiştim.
Yüzümü avuçlarımın arasına koymuş yatağımda otururken kapının sertçe açılmasını duydum, annem gelmiş olmalıydı. Başkası nefretini kapıyı açma şekline yansıtmazdı.
"Neden eve geç geliyorsun!? "
"Yüzüme bak! "
Ellerimi çekerek annemin gözlerine baktım. Bakışları her zamanki gibi karaydı, bana karşı her zaman sinirliydi.
Önce ne diyeceğime karar verememiştim ancak yalan söylersem birgün illaki yakalanacak, daha çok tepki verecekti. Yalan söylemenin faydası olmayacaktı.
"Ben, okul çıkışı çalışmak için kafeye gidiyordum."
"Biz sana para vermiyor muyuz, karnını doyurmuyor muyuz ? Daha ne istiyorsun!?"
Benim istediğim biraz sevgiydi sadece, aile ne demek onu bilmekti.
Annem bana yaklaşırken sesimi çıkaramıyordum, yerimden kıpırdayamıyordum. Olanlara alışmıştım.
Beni her dövdüğünde olumlu düşünüyordum, ne aptalım.İnsan diye düşündüm, o da insan böyle yanlış anlamalar olabilir diye. Ben de böyle biriydim işte, kim ne yaparsa yapsın iyi yönünden düşünüyordum.
Yaklaşan adımları ile sadece oturduğum yerden ayağı kalkabilmiştim.
3 karışlık mesafeyle önümde durmuş, bana karşı duyduğu nefreti hissettirmekten çekinmemişti.
Yanağıma inen tokatla dengemi kaybettim, yere düşmüştüm.
Bu da yetmemiş gibi karnımı tekmelemeye başlamıştı."Bir daha eve geç gel bak ne yapıyorum Hyunjin!"
"Aklın başına gelene kadar hiçbir şey yok sana, ne halin varsa gör!"
Kapıyı sertçe kapatarak çıkmıştı.
Benim tek yapmak istediğim aileme yük olmamaktı, kendi paramı kazanmaya çalışıyordum. Bu yüzden kafede işe başlamıştım.
Bir süre kıpırdamadan öyle bekledim, sonra kendimi toparlayarak eski oturduğum yere geçtim. Ne zaman üzülsem üzüntümü biriyle paylaşmaya gerek duyardım, yani ona yazardım.
Felix beni neşelendirebilirdi. Beni hep mutlu etmeyi başarıyordu.
Hyunjin
Merhaba Felix
Felix
Selam Hyunjin
Nasılsın?
Hyunjin
Her zamanki gibi
Felix
Yine mi!
Yanına gelmemi ister misin?
Hyunjin
Bilmiyorum
Eğer gelirsen tepkisi daha kötü olabilir.
Olmaya da bilir
Felix
Saat zaten geç olmuş
Yarın konuşuruz
Kendini sakın üzme
Şimdi iyice uykunu al tamam mı güzelim
Hyunjin
/güzelim mi dedi
Tamam teşekkür ederim Felix
İyi geceler
Felix
İyi geceler
Tek kelimesiyle beni mutlu edebiliyordu. Bana güzelim demişti, beni düşünmüştü. Kimsenin yapmadığı davranışı tekrar yapmıştı.
Dediği gibi yapmaya karar verdim, uyursam düşüncelerden uzaklaşabilirdim.
Işığı kapatarak yatağıma girdim.
"Tekrar teşekkür ederim Felix. "
"Herşey için teşekkür ederim. "Gözlerimi kapatarak uykunun bedenimi sarmasına izin verdim.
●○●○●○●○
İlk kez angst yazacağım
Açıkçası heyecanlıyım
Giriş bölümü olduğu için kısa
Beğenirsiniz umarım
Sonraki bölümlerde görüşürüz😽💙
![](https://img.wattpad.com/cover/370201984-288-k840273.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SayaMin√ʰʸᵘⁿˡⁱˣ
Fanfiction"Sen sadece piyondun Hyunjin." Felix'in ağzından çıkan kelimeler, Hyunjin'in canını ilk defa yakmıştı. Önceden olanlara rağmen ilk defa canı bu kadar acımıştı. Bunu yapan tek sevdiğiydi. İşte o gün yaşamak için çaba sarf eden oğlan ölmek için yalva...