1

129 29 72
                                    

Oylamayı unutmayın :)


Ah, yine başım ağrıyor. Acilen yeni bir portre çizmek için tabureme oturmalıyım...

Siktiğimin orospuları bir fikir getirin artık aklıma! Bu defa nasıl bir insan çizmeliyim ha?! 

Geçen seferki gibi ağzı kulaklarında ve kendi ölümünden önce almış olduğu iyi bir haberle ölümünden önce dünyanın en mutlu insanına dönüşmüş o zavallılardan birini mi çizmeliyim yine?

Lanet olsun, yepyeni bir karakter istiyorum! Ama o karakter bana acılarımı hatırlatmasın istiyorum...

Hadi çizdim diyelim, peki ya nasıl bulacağım ki lanet olasını?!

Ne yapabiliyorum ki sosyal hayatımda? Sadece bunları düşünürken ''Kahretsin!'' diye haykırdım ''Etraf nasıl bu kadar dağınık ve lanetli?!''

Yürüyüp içinde bulunduğum geniş yatak odamdan dışarı çıktım.

Halbuki yatak odamdaki dağınıklığın yalnızca yatağımın üzerine atılmış olan iki veya en fazla üç parçadan oluşan küçük bir dağınıklıktan ibaret olduğunun farkındaydım; odamın dışındaki dağınıklık ise farklı bir boyuttaydı...

Kapıyı açıp odamdan çıkacakken üşenerek yere eğilip odamın kapısının tam olarak önünde, yerde duran kanla kaplı İngiliz anahtarını elime aldım.

''En son onu bu şeyle bayıltmıştım sanırım'' deyip kendimce küçük bir kahkaha attım.

''Bir daha mı bunu kullansam? Çizeceğim yeni karakterimin gülüşünü de ilk olarak bununla mı söndürsem?''

Gülümseyerek elimdeki kanlara bulanmış İngiliz anahtarına bakmaya devam ettim, ''Bu sefer mükemmel bir sanat eseri çıkaracağına eminim, sana inanıyorum!'' dedim kendimi gaza getirirken.

Küçük adımlarla dağınık salonumu turlamaya devam ettim, ''Ah şununla sarışın Amerikan kadınını öldürmüştüm, şu pense ile de önce kedileri öldüren şişman ve kel adamın kulaklarını koparmış ve sonra da şuradaki çekiç ile kafatasını parçalamıştım...''

Elimdeki İngiliz anahtarını sallamaya başladım, o bu defa benim baş ilham kaynağım olacaktı.

Salonun içerisinde biraz daha ilerledim, kırık camlar, yere düşüp dağılmış olan alet ve edevatlar, geçenlerde yine birilerini cezalandırmadan önce kafasında kırdığım o saksının parçaları ve ondan dökülen toprak, kan ile temizlenmiş kanepem ve onun kırmızıya bulanmış örtüsü...

Kan kirletmez, temizletir elbette!

Ona, kedileri öldüren adama, hâlâ öylesine sinirliyim ki onu yeniden dirilse yüzlerce kez işkence ede ede öldürebilirim.

Kötü ve kirli olan, leş gibi kokup acımasızlık duygusuyla yanıp tutuşan, merhameti olmayan ve gözünü kırpmadan masumların canına kıyabilen tek varlık insan iken kedilerin ve diğer canlıların ölmesi hak mı?! 

İnsanların ölmesi gerek, onların değil!!

Ben de bir insanım, bu yüzden kendimden tiksiniyorum. Tıpkı diğer insanlar gibi ben de zavallının tekiyim fakat ben hayvan öldürmüyorum, bitkileri zehirlemiyorum, denizleri kirletmiyor ve en önemlisi kendime zarar vermiyorum.

Lanet olası vicdanımı rahatlatmam gerek bu nedenle insan öldürüyorum! Diğer insanların yaptıklarını yapmaktansa kendi türümün soyunu kurutmayı yeğliyorum.

Kendini cezalandırmak mı? Bunu ancak bir aptal yapar! Ben, benim gibileri cezalandırıyorum çünkü bunu hak ediyorlar!

Kendimi hızla kanepeye attım, kanepe kanlar içerisinde ve çoğu zaman bana huzur veren bu oluyor.

KATİL RESSAM / TAEKOOK  [+𝟏𝟖]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin