***
Öğleden sonraydı, bara çıkan merdivenleri tırmandım. Kapı açıktı ama ışıklar henüz açılmamıştı.
"Jisung... Minho..." Diye seslenerek arka tarafa ilerledim. Burada soğuk depo, çalışanlara ait tuvalet, soyunma odası ve ufak bir ofis odası vardı. Ofis odası mali kayıt defterleriyle doluydu. Muhasebeci her ay başı gelir ve bu odada işlerimizi yürütüp giderdi.
Onun dışında Minseo ve ben ceketimizi asmaya gelirdik. Çok bir özelliği yoktu.
Soyunma odasından gelen sesleri duydum ve kapıyı yumrukladım. "Hemen odama geliyorsunuz!" Diye sesimi net! duymaları için yükselttim. Bazen de patronluk işleri için kullanıyorduk işte.
Ben masanın arkasındaki sandalyeye geçip beklerken onlar peşi sıra içeri damladılar. Jisung eliyle dudaklarını siliyor, Minho pantolonunun kemerini düzeltiyordu. Hale bak!
"Bir daha sizi bu konuda uyarmak istemiyorum' demedim mi ben! Oğlum içeceklerinize azdırıcı mı atıyorsunuz lan? Evinizde yediğiniz haltlar yetmiyor mu, buraya taşıyorsunuz?"
Jisung, "Hyung bu tüm gece benimle ilgilenmiyor, içiyor, oyun oynuyor. Sonra olup olmadık yerde sıkıştırıyor." derken Minho pis pis sırıtıyordu arkasından.
"Sen de olur olmadık yerde yaklaşmasına izin verme, çeksin cezasını o zaman." dedim.
"Hyung ne anlarsın sen?" diye sordu fikrimi beğenmeyen Minho.
"İmâ etmeye çalıştığın şey sevgilimin olmamasıysa bunun onunla alakası yok. Burası iş yeri uçkurunuza sahip çıkacaksınız. Ya Minseo duysaydı, utanmayacak mıydınız?"
"O da duydu... O da buraya çekti... Aynı cümleleri kurdu. O da senden utanacağımızı düşünüyor." dedi Jisung gülerek ve kıkırdamaya başladılar. Şerefsiz bunlar. Laftan anlamaz bunlar, boşa konuşuyoruz.
"Changbin ne zaman geliyor? Ne bitmez izinmiş aq!"
"İki günü var daha." Tabi düşer yüzünüz...
"Sizinle bir o baş edebilir. Neyse ki az kalmış. Bir daha masa aralarında yan yana geçerken birbirinizin götünü başını ellediğinizi görmeyeceğim! Gay bar değil burası! İnsanlar kötü kötü bakıyor."
"Keşke gay bar olsaymış off.." der demez Jisung ağzının üstüne bir tane patlattı.
"İşinizin başına!" dedim ve kafalarını sallayıp sırayla çıktılar. Boşa giden 10 dk. Yine bildiklerini okuyacaklardı.
Kapıdan ses gelince Minseo'nun geldiğini anladım. Yine tüm ışıltısıyla odaya girdi. Kardeşim diye demiyorum ama güzeldi.
"Çocukların niye suratı asık?"
"Sana da merhaba güzelim!"
"Jimin... Kalan votkalar bugünü çıkarmaz. Toptancı daha dün geldi ama yazdırmamışım."
"Arasak getirmez mi?"
"Aradım, arabası dağıtıma sayılı malla çıkmış. Bize bırakamıyor."
"Tamam ben giderim. Sen eksikleri bir daha kontrol edebilir misin?" dedim ve rujunu da sürüp makyajını ayna karşısında tamamladı. Kendine bir öpücük atıp bara gitti.
Nasıl olsa daha erkendi, gidip gelebilirdim. Bugün gelecekti çünkü dün gece istemediği bir hareketim olmamıştı. Hatta en sevdiği yemeği bile yapmıştım. Sevgili mevzularını açmadan hoş sohbet etmiştik ama genel durgunluğu gözümden kaçmamıştı. Yakında çıkar kokusu...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpasse / VMinKook
Fanfiction❥VMİNKOOK Üç Adamın Çıkmazı... Jikookundaktilosu'ndan izin alınmıştır... ♥️