Seraphina, moda dünyasının ışıltılı ve karmaşık atmosferinde adımlarını dikkatle atıyordu. Büyük şehirlerin pırıltılı sokakları ve zarif vitrinleri arasında kaybolmuştu. Kafasında bin bir tasarım fikri dolaşırken, kalbinin derinliklerinde hissettiği bir boşluk vardı. Her ne kadar başarılı bir moda tasarımcısı olsa da, içindeki yaratıcı ateşi sürekli besleyecek bir ilham kaynağına ihtiyaç duyuyordu.
O gün, şehrin en prestijli moda etkinliklerinden birine davet edilmişti. Venedik'te düzenlenen bu etkinlik, dünyanın dört bir yanından gelen en ünlü tasarımcıları ve sanatçıları bir araya getiriyordu. Seraphina, dalgalı gümüş rengi saçlarını zarifçe topuz yapmış, göz alıcı mor gözlerini daha da belirginleştiren dumanlı bir makyaj yapmıştı. Üzerinde kendi tasarımı olan, bedenini saran, siyah ipek bir elbise vardı. Elbisenin derin sırt dekoltesi, narin omuzlarını ve uzun boynunu öne çıkarıyordu.
Balo salonuna adım attığında, büyüleyici bir manzara ile karşılaştı. Yüksek tavanlı, kristal avizelerle aydınlatılmış salon, her biri birbirinden şık ve stil sahibi konuklarla doluydu. Duvarlarda asılı olan devasa aynalar, mekanın ihtişamını iki katına çıkarıyordu. İnce dokunuşlarla dekore edilmiş masalarda, kristal kadehler içinde parlayan şampanyalar ve çeşitli egzotik meyveler bulunuyordu.
Seraphina, salonun ortasında duran devasa buz heykeline doğru ilerlerken, kalabalığın arasında bir çift yeşil gözle karşılaştı. Kael, oradaydı. Gözleri bir an için Seraphina'nın üzerinde durdu, sonra tekrar etrafındaki insanlara odaklandı. Seraphina'nın kalbi hızla çarpmaya başladı. Kael, o ana kadar tanıştığı hiç kimseye benzemiyordu. Koyu kahverengi saçları hafifçe dağılmış, yüzünde ise çekici bir ifade vardı. Kael'in varlığı, sanki odadaki tüm enerjiyi kendine çekiyordu.
Kael, bir grup insanın arasında duruyordu. Elleri cebinde, hafif bir gülümsemeyle çevresindeki konuşmaları dinliyor gibi görünüyordu. Seraphina, onunla tanışmak için doğru anı bekliyordu. Ancak Kael'in bakışları tekrar Seraphina'ya döndüğünde, aralarındaki mesafe erimiş gibi hissetti. Kael'in yeşil gözlerinde, merak ve hayranlıkla karışık bir ifade vardı.
Seraphina, yavaşça Kael'in bulunduğu gruba doğru ilerledi. Her adımında, sanki zaman yavaşlıyor ve dünya sadece ikisine odaklanıyordu. Kael, Seraphina'nın yaklaşmasını izlerken, gözlerindeki gülümseme daha da belirginleşti. Seraphina, sonunda Kael'in yanına geldiğinde, hafif bir eğilme ile selam verdi.
"Merhaba," dedi Seraphina, sesi hafif bir tınıyla çıkmıştı.
"Merhaba," diye karşılık verdi Kael, gözleri Seraphina'nın gözlerine kilitlenmişti. "Ben Kael. Siz de burada tanıdık yüzlerden biri değilsiniz sanırım."
"Seraphina," diye tanıttı kendini, elini uzatarak. "Bugün buradaki tüm ihtişamın arasında kaybolmuş hissediyorum."
Kael, Seraphina'nın elini nazikçe tuttu ve hafifçe sıktı. "Bu ihtişamın arasında kaybolmak, bazen en doğru yolu bulmamıza yardımcı olabilir," dedi gülümseyerek.
Bu kısa tanışma, Seraphina'nın kalbinde derin bir iz bırakmıştı. Kael'in sesindeki sıcaklık ve bakışlarındaki derinlik, onun sıradan biri olmadığını gösteriyordu. Seraphina, o gece boyunca Kael'in yanında kaldı. Her konuşma, her gülümseme ve her bakış, aralarındaki bağın daha da güçlenmesini sağladı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, balo salonunun dışındaki terasa çıktılar. Teras, Venedik'in büyüleyici manzarasına hakim bir konumdaydı. Ay ışığı, şehir kanallarının üzerinde parlıyordu. Seraphina ve Kael, terasta yürürken birbirlerine hayatlarından, hayallerinden ve korkularından bahsettiler.
Kael, fotoğrafçılığa olan tutkusunu anlattı. Dünyanın dört bir yanını gezmiş, birçok farklı kültürü ve insanı tanımıştı. Ancak her zaman, bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordu. Seraphina ise, moda dünyasında zirveye ulaşma hayalini paylaştı. Tasarımlarının, insanların hayatlarında nasıl bir fark yaratabileceğini anlatırken, gözlerindeki heyecan ve tutku belirginleşiyordu.
O gece, Venedik'in büyülü atmosferinde, iki ruh birbirine daha da yakınlaştı. Seraphina ve Kael, sadece bir tanışmanın ötesinde, derin bir bağ kurmuşlardı. Her şeyin başlangıcı olan bu gece, hayatlarının geri kalanını etkileyecek bir dönüm noktası olacaktı.
Bölüm sonu:
Böylece Seraphina ve Kael'in kaderi, şehvetin kanatları altında birleşti. İlerleyen günlerde neler olacağını bilmiyorlardı, ancak birbirlerine duydukları çekim ve tutku, onları daha da güçlü kılıyordu. Göz kamaştıran karşılaşmalarının ardından, aşkın ve tutkunun derinliklerine doğru sürüklenmeye başlamışlardı.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHVETİN KANATLARI
RomanceSeraphina, moda dünyasının büyülü atmosferinde hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışan tutkulu bir tasarımcıdır. Ancak, hayatı beklenmedik bir şekilde değişir, Kael adında gizemli bir fotoğrafçıyla tanıştığında. Kael, sadece Seraphina'nın değil, ay...