Mingyu suratını asmamak için kendisini zor tutuyordu, babası biraz önce onu yalnız bırakırken bu boktan derneğe sadece aptalca bir burs için geldiğine inanamıyordu ancak babası ve annesi aynı fikirde değildi, Mingyu'nun zenginlerle kaynaşmasını ve aralarında iyi bir yer edinmesini umuyorlardı.
Mingyu'ya sponsor olmayı teklif eden birkaç şirket başkanı Mingyu'nun babası Kim Sangbum'la özel olarak görüşüyordu.
Babası oğlu için en iyisini diliyordu, olacaksa en iyi olmalıydı ancak Mingyu bunlarla pek ilgili değildi. Tabii ki birkaç prestijli firmanın ona sponsor olması harika bir şeydi ancak bu çok erken bir yaşta onun dikkatleri çekmesine neden olacaktı. Bunu istediğine emin değildi, belki gelecekte evet ancak şimdi değil.
Takım elbise giymek çok sıkıcıydı, aptal toplantılar çok sıkıcıydı, sadece kaçmak ve buradan uzaklaşmak istiyordu. Ortam ona fazla geliyordu, buraya ait değildi. Böyle şeyler Mingyu'yu eğlendirmekten çok ruhunu daraltıyor, sıkıntıdan patlamasına neden oluyordu.
Aç gelmişti ancak yemek sonrasında geleceği için daha da huysuz hissediyordu, kenarda bir yiyecek standı olsaydı hiç de fena olmazdı en azından yiyebileceği bir şeyler olurdu. Yemek yemeyi seviyordu ve sporcu olması da buna büyük etkendi, tüm gün yorulup hunharca yemek yemenin verdiği zevki çok az şey veriyordu.
Yavaş yavaş bağış yapanlar ve burs verenler konuşma yapmak için teker teker sahneye çıkmak için hazırlanıyorlardı.
Dernek işleri gerçekten de saçmalıktan ibaretti, herkes yalancıydı. Arkasına gizlenen maskeler ve önceden düşünülmüş cümleler gerçekten de sadece saçmalıktı. Düpedüz yalandı. Her iki taraf da aynı yalana ayak uydururken bu sahte samimiyet gösterileri sadece iki tarafın kendi yazdığı bir senaryoyu herkesin içinde canlı canlı oynuyorlardı. Yüzlerin hiçbiri güven vermiyordu.
Anons edilen isimle alfa irkildi, düşüncelerinden sıyrıldı. "Sayın Hong Eunhyuk'u konuşmasını yapması için sahneye davet ediyorum."
Hong... Geçen gün söylediği yalanı hatırlayınca Hong Eunhyuk adlı kişinin kim olduğuna baktı. Adam orta boylu, sakin bakışlı bir alfaydı. Mingyu'nun babasından daha yaşlı görünüyordu. Geniş bir vücuda ya da çok uzun bir boya sahip değildi ama alfa havası az da olsa hissediliyordu.
"...oğlum Joshua'yı da gelecek yıllarda sizlerin arasında görmek için sabırsızlanıyorum, ona dernekte göz kulak olup, arkasında olmanızı umuyorum."
Oğlunun omzundan tutarken onu dernek üyelerine takdim ediyordu, Mingyu daha önce o omegayı bir yerden görmüş olduğuna emindi.
"Babanı sahnede görmek heyecan verici olmalı."
Mingyu irkilerek yan tarafına baktığında tilki gözlerin sahibiyle bakışları çakıştı. İrkildi. Yakalanmış bir ifadeyle baktı.
Wonwoo gözlerini kıstı. "Hong ailesinden olduğunu söylemiştin."
Ne diyeceğini bilemeyen Mingyu bir şey demesi gerektiğinin farkındaydı. "B-ben-"
Wonwoo'nun kahkahası havada çınladı, işaret parmağı suçlarcasına Mingyu'yu işaret etti. "Yalan söylediğini başından beri biliyordum, bu beni eğlendirdi." Omega durduğu yerde zıpladı.
"Sen kızmadın mı?" Mingyu afallamıştı, Wonwoo neden heyecanla gülüp kahkaha atıyordu? Şimdi ona bağırıp ne kadar ezik ve zavallı olduğunu falan söylemesi gerekmiyor muydu?
Wonwoo omuz silkti. "Hayır, çok komikti ve bu arada berbat bir yalancısın."
Mingyu ensesini kaşıdı. "Eğer olduğum kişi olursam benimle konuşmayacağını düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
xoxo, shadow/ meanie+svt [omegaverse]
FanfictionKendimi tanıtmadım, üzgünüm, bu benim hatam. Ben kim miyim? Sanırım, sizden biri ama aynı zamanda hiç de sizden değilim. Küçük ama ses getiren bir okulumuz olduğu doğrudur, dedikodular çabuk yayılır ama sırlar uzun süre saklı tutulur. Burada sırları...